Göklerde yıldız misali süzülürken aşk uğruna yeryüzüne inip erkeğin cebine giren kadınlar tanıdım.
Ait olmadığı bir yerde ışığı solduğunda “ Aaa bu mu yıldız yahu! “ cevabıyla karşılaşıp kendilerini parçalara ayırıp, yıldız tozu bırakıp gittiler.
Kimi kadınlar ait olmadığı topraklarda her çiçeğin solacağını bilip verimli yerlerde renklerini ve kokularını bırakıverdiler.
Kimiyse doğaya küstü kendi değerini bilmeden, boynunu büktü.
Oruçken çıkılan bir alışverişte sepetine doldurduğun tüm gereksiz yiyecekler gibi yalnızlığında aldığın abur cuburdu kimileri,karnın ağrıdı. Bazı insanları gluten gibi düşün ve sen çölyaksın.
Bırak cepler boş kalsın,bırak verimsiz toprakların üzerinde çiçek açmasın.
Ait olduğun gökyüzünde ışılda, yediveren kokunu bırak ve ziyafetteki ana yemek ol.
Kimlik kartında erkek yazan herkesi öyle sanma,erkeklik nüfusta verilir,adamlık başka bir şey.
Adamlara rastgelesiniz.
Şuraya da bir güfte bırakayım,adam olanlar alsın;
Bıraksan ne olur sanki elimi,
Eller tutar ardımdan öyle bakarsın
Hayatının son baklava dilimi,
İster yaşar, istemezsen yakarsın
Erkek doğmuş, adam olamamışsın,
Sen yasak gecelerdeki yabani aşksın.
Yıldızları indirip taksan saçıma,
Bulutlar utanıp önünü kapar
Başlatma içindeki derin acına.
Seven korkakça böyle mi kaçar