Baykal, böyle bir düzenleme yapılması durumunda, ''okulların hastanelerin, mahkemelerin, güvenlik güçlerinin ve giderek silahlı kuvvetlerin dini ve siyasi simgelerin yayılma hedefine dönüşmeleri kaçınılmaz'' olduğu görüşünü savundu.
CHP Genel Merkezi'nde bir grup gazeteciyle sohbet eden Baykal, türban tartışmalarına değindi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, bu konuda İspanya'daki değerlendirmelerinin ardından Türkiye'ye dönüşünde de açıklamalarda bulunduğunu hatırlatan Baykal, şunları söyledi: ''Başbakan'ın kendisi uzun süre türbanın dini inanç gereği kullanıldığını iddia ettikten sonra şimdi siyasi simge olduğunu da itiraf etmiştir. Türban, Başbakan'ın anlayışına göre hem dini hem siyasi bir simgedir. Anayasa'nın 24. maddesi ise herkesin vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahip olduğunu belirtiyor. Kimsenin devletin sosyal, ekonomik, siyasi ve hukuki temel düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandırma veya siyasi, kişisel çıkar nüfuz sağlama amacıyla dini ya da din duygularını, dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemeyeceğini ve kötüye kullanamayacağını belirtiyor.
Başbakan, dini, aynı zamanda siyasi simge olan türbana anayasal zemin oluşturmaya çalışmaktadır. Bu hem Anayasa'nın 24. maddesine hem değiştirilmesi teklif edilemeyecek maddelerine hem de başlangıcına aykırıdır. Bu sorunun yeni Anayasa yapılarak aşılabileceğini düşünüyorlar. Bugün var olan Anayasa'ya yeni bir madde eklemek suretiyle gerçekleştirilecek Anayasa değişikliği mevcut Anayasa'nın yürürlükte olan 24. maddesi ve değiştirilemeyecek maddelerine aykırı olacaktır. Bu açmaz karşısında AKP'nin Anayasacıları 'yapılacak yeni Anayasa değişikliği Anayasa Mahkemesi'ne götürülecek olursa esastan incelenemez usul açısından incelenebilir' demektedirler. Böylece kendileri yapılacak değişikliğin esasa aykırı olacağını da kabul etmiş oluyorlar.''
''TEHLİKELİ AÇILIM''
''Siyasi ve dini simgelerin, özgürce kullanabileceğini ama bunun bir Anayasal dayanağa kavuşturularak, kamusal yayılmaya açılmasının çok sakıncalı olacağını'' ifade eden Baykal, sözlerine şöyle devam etti: ''Dini ve siyasi simgelerin bir anayasal ve hukuki meşruiyet zemininden güç alması halinde, başlayacak sürecin nerede duracağını kimse bilemez; sadece kamu hizmeti alanlarla bu süreci sınırlamak söz konusu olamaz. Kamunun her alanında hizmet alanların ve verenlerin bu anayasal dayanak ortaya çıktıktan sonra dini ve siyasi simgeleri kullanmaya yönelmesi kaçınılmaz olur.
Zaten böyle anayasal bir meşruiyet ortada yokken dahi, dini ve siyasi simgelerin kamusal alanda nasıl yaygınlaşmakta olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu düzenleme sonrasında okulların hastanelerin, mahkemelerin, güvenlik güçlerinin ve giderek silahlı kuvvetlerin dini ve siyasi simgelerin yayılma hedefine dönüşmeleri kaçınılmazdır. Böyle bir düzenleme Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasal tarihinde derin bir kırılmayı ortaya koyacaktır. Anayasamızın, hukukumuzun ve cumhuriyetimizin kendisini savunma mekanizmalarının böyle tehlikeli bir açılım karşısında görevlerini yapabileceklerini ummak istiyorum.''
''ÇÖZÜM ANAYASA'DA''
Başbakan Erdoğan'ın, İspanya'dan dönüşünde, kendisinin ''türban-başörtüsü'' ayrımına yönelik sözlerini, ansiklopedilere atıfta bulunarak eleştirdiğini anlatan Baykal, ''Başbakan ansiklopedi maddelerine bakacağına Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 24. maddesine baksın. Bu sorunun çözümü ansiklopedilerde değil, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'ndadır'' dedi.
''Başörtüsünün Anadolu'nun her köşesinde kullanıldığını, ancak türbanın İran'da Humeyni rejiminin işbaşına gelmesinden sonra yaygınlaşmaya başladığı'' görüşünü savunan Baykal, ''Başörtüsüyle ilgili kimsenin bir problemi yok. Türban belli bir yorumu, anlayışı, inancın ve dinin gereği dile dayatma zorlamasıdır'' diye konuştu.
Baykal, ''Cumhuriyetin savunma mekanizmalarının görevlerini yapmaları yönündeki'' sözleriyle neyi kastettiğinin sorulması üzerine, ''Anayasa Mahkemesini, medyayı, sivil toplum kuruluşlarını, siyasi partileri, üniversiteleri, sendika ve meslek kuruluşlarını, gençleri, kadınları ve bütün vatandaşları kastettiğini'' söyledi.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...