Ekonomide kesinlikle sert iniş olmayacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Bu konuda bir tehlike görmüyoruz. Kısmi gerilemeler olabilir büyüme hızında ama negatif tarafa kesinlikle geçmeyiz" dedi. Yılmaz, Türkiye’nin mevcut orta gelir tuzağından düşük emek ücretiyle çıkamayacağını, teknolojinin artırılması gerektiğini bildirdi.
OVP’de enflasyonla ilgili Merkez Bankası’nın teknik değerlendirmelerini esas aldıklarını vurgulayan Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanı’nın uygulanan programa güçlü siyasi desteği olduğunu, ekonominin koordinasyonunda sorun olmadığını kaydetti.
Teşvik sisteminin daha etkin hale getirileceğini, bu kapsamda hedef odaklı sadeleştirmeye gidileceğini belirten Cevdet Yılmaz, "Bilgi temelli, teknoloji temelli daha verimli daha rekabetçi bir yapı oluşturma meselesi, Türkiye bu eşiğe gelmiş durumda ve bunu da aşacağız." diye konuştu.
Orta Vadeli Programda (OVP) nasıl bir güncellenmeye gidilecek? Enflasyon hedeflerinde değişiklik öngörülüyor mu?
Orta Vadeli Programı ana politika çerçevemizi koruyarak güncelleyeceğiz. Temel hedefleri koruyarak, bu arada Türkiye ve dünyada yaşanan gelişmeleri dikkate alarak bir güncelleme yapacağız. Bütün makro rakamlar güncelleniyor büyüme, istihdam, dış ticaret, turizm ve bu arada enflasyon da. Ama enflasyonda Merkez Bankası ile diyalog içerisinde o günkü şartlar ne ise ona göre tekrar bakılır elbette. Sonuçta bu bir hükümet dokümanı tabi. Biz burada temel olarak tabii Merkez Bankamızın teknik değerlendirmelerini ve verilerini esas alıyoruz ve onlarla diyalog içerisinde bakıyoruz.
Merkez Bankasının da kendine göre bir süreci oluyor tabii enflasyon raporları vs. o süreçte kendi mecrasında yürüyor. OVP’de her sene bu rakamlara yeniden bakılıyor. Şu anda da dezenflasyon sürecine girmiş durumdayız. Başından itibaren geçen dönemde OVP’yi açıklarken üç dönem olacak dedik. Birinci dönem geçişi dönemi, ikinci dönem dezenflasyon, üçüncü dönem kalıcı fiyat istikrarı.
Birinci dönem olan geçiş sürecini tamamlamış olduk. Şimdi artık dezenflasyon dönemine girmiş bulunuyoruz. Enflasyon oranlarının gerileyeceği bir dönem Haziran ayı ile birlikte başladı. Temmuzda 61,8 oldu, ağustosta düşük 50’lili seviyelere geleceğini Eylül’de de 50’nin altının göreceğini tahmin ediyoruz. Şu andaki teknik rakamlarla baktığımız da gördüğümüz bu. Tabii ki, dünyada da kontrol edemediğimiz bir gelişme bir sürpriz olmaması kaydıyla. Her zaman olumlu ya da olumsuz göremediğimiz şeyler olabilir ama şu anda gördüğümüz bu. Dolayısıyla ciddi bir gerileme sürecine girmiş durumda.
Burada iki etki var: Biri baz etkisi diğeri program etkisi var. Şu anda baz etkisi bize yardımcı oluyor ama program etkisi olmadan baz etkisi de olmaz. Ben hep bunu söylüyorum, sanki baz etkisi otomatik bir şeymiş gibi konuşuluyor bazen. Siz bir program uygulamazsanız o program bir sonuç vermezse o baz etkisi de oluşmaz. Dolayısıyla hem baz etkisi var hem program etkisi var. Bu iyi bir şey bu beklentilerin hedeflere ulaşması bakımından da önemli bir süreç. Merkez Bankamız son dönemde hem profesyonellerin hem vatandaşın beklentilerini yayınlamaya başladı.
ARADA BİR FARK VAR…
Orada profesyoneller daha çok verilere bakıyor, daha çok gelecek odaklı bakıyorlar gidişata ve eğilime bakıyorlar. Vatandaş ise daha çok geçmişe yaşanan tecrübeye bakarak beklentisini oluşturuyor. Dezenflasyon sürecinde bu düşüş devam ettikçe vatandaşın beklentilerinin de biz gerileyeceğini düşünüyoruz. Belli oranda vatandaşın hissettiği enflasyonla yaşanan enflasyon tüm dünyada böyledir, vatandaşın daha yüksek olur çünkü enflasyon dediğimiz sonuçta yüzlerce malın Türkiye genelindeki bir ortalaması. Vatandaş belki kendisinin hassas olduğu bir ürüne bakarak bir algı oluşturabiliyor dolayısıyla belli oranda bir fark bütün dünyada olduğu gibi bizde de olacaktır ama bu giderek daha yakınlaşacaktır diye düşünüyoruz.
Enflasyon 40’lı rakamlara doğru gelirse 50 ile 45 filan olursa bir faiz indirimi söz konusu olur mu?
Bu tartışmalara açıkçası girmek istemiyoruz. Merkez Bankamızın bileceği iş, enflasyon raporunda dolayısıyla gidişatı görecekler enflasyonun ana eğilimindeki gidişata bakacaklar bunu söylüyorlar. Beklentilere bakacaklar şartlara bakacaklar ve buna göre karar verecekler ama siyaseten şunu söyleyebilirim yüksek enflasyonda iyi bir şey değil yüksek faizde iyi bir şey değil. Sonuçta orta vadede ikisini de daha düşük seviyelere taşımayı hedefliyoruz, inşallah bunu da başaracağız 2026’da tek haneli enflasyon hedefimiz var geçmişte 2013’te Türkiye bunu yakalamıştı. 2013 Mayıs’ta faizler 4.5’a kadar düşmüştü, enflasyon 6.2’lerdeydi dolayısıyla Türkiye bunu geçmişte başardı tekrar başaracağız.
Ama ithalat kapısını da erken açmıyor muyuz?
Yatırım sürecinde belli bir sınırlı sayıda imkan, kota veriliyor. Onun da mantığı şu: Sonuçta bu işler bir network geliştirme ile ilgili. Bir yatırım yaptığınızda yatırım bitti üretime başladınız ama istasyonlarınız yoksa, bakım servis ağınız yoksa, bayileriniz yoksa bunu sürdüremezsiniz.
Türkiye bir üretim üssü olsun istiyoruz, kendimizi daha elverişli bir ortam olarak konumlandırmak durumundayız. Avrupa’dan veya başka ülkelerden de gelseler, burada üretip bizim ithalatımız da azalsın, ihracat imkanımız da olsun. Dolayısıyla bu elektrikli araç sayıları önümüzdeki yıllarda çok başka yerlere gidecek. Bir süre sonra belki geleneksel otomotivden bahsetmeyecek hale geleceğiz. İşte bu dönüşümü ne kadar hızlı ve erken yapabilirsek o kadar avantajlı bir konuma sahip olacağız.
"YAPISAL REFORMLARI HAYATA GEÇİRDİĞINİZ ZAMAN PIYASA AKTÖRLERİNİN BEKLENTİLERİNİ DE İYİLEŞTİRİYORSUNUZ..."
Yapay zeka konusunda yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yapay zekada bir eylem planı oluşturduk ve ilan ettik. Sağlık Bakanlığında, tarımdaki sulamalarda vs. üretim süreçlerinde, hizmet süreçlerinde kullanımı konusu üzerinde çok duruyoruz ve yapay zeka yeni imkanlar getirecek. Türkiye eğitim kapasitesi insan gücü ile bir yere geldi, şimdi bu adaptasyonu yapıp teknolojik seviyemizi bilgi temelli üretim süreçlerimizi geliştirmemiz gerekiyor. Asıl kalıcı kalkınma böyle oluşur, bu aynı zamanda enflasyon süreçlerine de katkıda bulunacak. Siz daha rekabetçi daha planlı ve daha verimli bir yapı oluşturduğunuz zaman maliyetleri de etkileyecek enflasyonu da etkileşecek bir süreç.
"YABANCI YATIRIMDA YENİ MÜJDELER BEKLİYORUZ"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, dün gerçekleştirilen Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) Toplantısı’nda Yatırım Danışma Konseyine yabancı yatırımcıları davet ettiklerini açıkladı. Uluslararası firmaların Türkiye’ye yatırım kararını açıkladığı bir döneme girildiğini vurgulayan Yılmaz, “Önümüzdeki dönemde yeni müjdelerin gelmesini bekliyoruz. 28 Eylül'de yapılacak Yatırım Danışma Konseyine yabancı yatırımcıları davet ettik” dedi.
Özel sektörün ihtiyaçlarına cevap verecek, katma değeri yüksek yatırımı önceleyen teşvik sisteminin oluşturulmasına yönelik çalışmaların son aşamaya geldiğini ifade eden Yılmaz, 2025-2027 yıllarını kapsayacak OVP için istişarelerine başladıklarını, bu ay farklı sektörlerden paydaşlarla görüşmelerin süreceğini dile getirdi.
YTAK Projelerinde hangi noktadayız?
Evet toplam 300 milyar lira idi ama ondan çok daha fazla bir talep var. Burada düşündüğümüz zamanla bütçemizde bir alan oluştukça. Şu anda biliyorsunuz deprem yükü bütçemizde çok önemli bir yere sahip geçen sene ve bu yıl toplam 2 trilyon lira civarında sadece merkezi bütçemizden depreme tahsis ettiğimiz bir kaynak var. Ama bu 2025 yılında da belli bir yük olmakla birlikte giderek azalıyor. 2026’da iyice azalmış olacak bu geçici bir yük, Bütçemizin oluşturacağı yeni alanda reel sektörün dönüşümünü destekleyici teknolojik dönüşümü destekleyici konulara bütçemizden daha fazla destek olmayı planlıyoruz.
Bütçe desteği 2025 ve 2026 sonrasında etkili olacak bir mali alan oluşacak diyebilir miyiz?
Evet, bir mali alan oluşacak ve mali alanı da iki temel amaç için kullanmak istiyoruz. Bir tanesi reel sektörün dönüşümü diğeri de sosyal refahın geliştirmeye dönük harcamalar. Bütçe disiplinini de bozmadan bu iki temel öncelikli alana oluşacak mali alanımızı yönlendireceğiz.
“INSTAGRAM YASAĞI; GÖNÜL İSTER Kİ BÖYLE OLMASIN AMA HUKUK DEVLETİYİZ”
Beklentiler olumluya dönüyor dediniz ama araya İnstagram yasağı gibi konular girince nasıl etkiliyor?
Gönül ister ki böyle durumlar olmasın ama bir hukuk devletiyiz aldığımız kararlara da küresel şirketlerin uyması lazım bu sadece bizim değil bir çok küresel şirketin sorunu. Sadece bizde değil bir çok ülkede de bu tartışmalar yaşanıyor, küresel düzenleme boşluğu var bu alanda. Hukuk düzeni içinde mahkeme bir karar verdiyse ona herkesin uyması gerekiyor. Kuralı tartışırsınız doğrusunu, eğrisini ama Türk mahkemelerinin verdiği karara saygı duyulması ve hayata geçirilmesi önemli.
“KURUN TEK DEĞİŞKEN GİBİ TARTIŞILMASI DOĞRU DEĞİL”
Gelişmekte olan ülkelerde faizlerin giderek düşme eğilimine gireceği bir döneme giriyoruz. Bu dönem, dış piyasalarda özellikle Avrupa’da bir miktar canlılık oluşturarak bizim ihracatımıza katkı sunacak, sermaye hareketlerine katkı sunacak. Bu bizim için olumlu bir perspektif. Gelişmekte olan ülkelerdeki bu yaşanacak süreç bir taraftan nispi de olsa eski günlerdeki gibi çok yüksek büyümeler olmasa da, Avrupa Birliği’nin bir miktar toparlanması bize ihracat açısından, turizm açısından ciddi bir getiri sağlayacak. Bir taraftan da yine oradaki faiz oranlarının düşmesi gelişmekte olan ülkelere dönük sermaye hareketlerini de destekleyecek mahiyette olacak. O da bizim için yine olumlu bir gelişme.
İhracata bakarken, kur tabii ki tartışılır edilir ama tek değişkenmiş gibi tartışılması bence çok doğru değil. Yeni ihraç pazarları aramak, mevcut ihraç pazarlarında ki gelişmeleri takip etmek, yine verimliliği artırmak. Savunma sanayiinde, geçmişte hani paramızla da alamadığımız şeyleri şimdi başkalarına satıyoruz. Orada mesela bu tartışmalar yapılmıyor. Daha ziyade emek yoğun sektörler burada önemli.
Tekstil konfeksiyon emek yoğun sektörler yine buralarda başka gözetici politikalar tartışıyoruz. Bir taraftan da içerde ihracatçımıza farklı kanallardan destekler sunuyoruz. Artık KOBİ dış ticaret şirketi kanalıyla ihracat yaptığı zaman o vergisel avantajdan istifade ediyor. Reeskont kredileri, Eximbank kredileri var. Oralarda normal faiz oranın özellikle reeskont kredilerinin daha düşük bir oranda bir faiz uyguluyor ihracatçılara. Oda önemli bir destek avantaj. Buna benzer farklı kanallarla ihracatçımızı destekliyoruz. Çünkü; çıkışımızın ihracat olduğuna inanıyoruz. (EKONOMİ GAZETESİ)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...