www.turktime.com“ adlı İnternet sitesinde bugün (21.03.2010) yayımlanan haberde ve aynı siteyi kaynak gösteren diğer bazı İnternet sitelerinde müvekkilim Kurmay Albay Dursun ÇİÇEK hakkında gerçek dışı bir haber yayınlanmıştır. Bahse konu haberde müvekkilim hakkında gerçek dışı idalarda bulunduğunuz ve soruşturmanının gizliliğini ihlal ederek yargısız infazı amaçladığınız tespit edilmiştir. Haberde;”müvekkilimin imzasını değiştirerek sahtekarlık yaptığını, gizli olması gereken arama tutanaklarını gerekçe göstererek iddia etmeniz” gerçek dışı olup okuyucuyu bilgilendirmeyi değil, onlarda müvekkilim aleyhinde duygu ve düşünce yaratmayı hedeflemektedir. Yazıdaki iddialara göre, tutanağın altına elle atılan imzaları nereden öğrendiniz ve nasıl ulaştınız? Bunlar halen soruşturması devam eden gizli soruşturma dosyasında değil mi? Müvekkilimin bile bilmediği yalan ve iftira kokan bilgileri içeren ifadelerle müvekkilimi bazı fanatik kişi ve örgütlere açıkca hedef gösterdiğiniz tespit edilmiştir. Söz konusu açıklamalarınız müvekkilimi peşinen suçlu kabul etme, yargısız infaz ve bazı aşırı ideolojik görüşe sahip kişi ve örgütlere hedef gösterme anlamına gelmiyor mu? Dursun Çiçek, kendisi suçsuz olduğu, üzerine atılı suçu işlemediği ve bu konuda gerçek dışı iddiaları destekleyen yasal delil olmadığı için görevinin başında, çok sevdiği ve her şeyini borçlu olduğu ülkesine ve milletine sadakatle hizmet etmeye devam etmektedir. Muhabirim bu gerçek dışı ifadelerle okuyucuları yanlı ve gerçek dışı bilgilerlerle müvekkilim aleyhinde kışkırttığı belirlenmiştir.
Halen devam eden soruşturma sürecini ve kamuoyunu müvekkilim aleyhinde etkilemeye yönelik değerlendirmeler, okuyucuya bilgi verme değil, müvekkilimi yargısız infaza ve yargıyı baskı altına almaya yönelik bir üslup içermektedir. Açıklamalarınızda, sanki sözde plan hazırlanırken ve imzalalanırken müvekkilimin yanındaymış gibi, kesin ifadeler ve yorumlarda bulunulmaktadır. Müvekkilime yönelik bahse konu kin ve nefretin nedenini anlamak mümkün değildir. Anadoluda çiftcilik yapan bir ailenin çocuğu olarak, 10 yıl devletin sağladığı imkanlarla yatılı okulda okuduktan sonra alnının akı ile bugünkü eğitim ve hayat seviyesine ulaşan müvekkilimle daha önce hiç karşılaştınız mı? Ona bu kadar kin ve nefret duyan açıklamalarda bulunmanızın nedeni ne olabilir? Henüz hakkında hiçbir kesinleşmiş yargı kararı olmayan, üzerine atılı suçları işlediği yargı kararı ile kesinleşmeden masum olduğu her insan tarafından kabul edilmesi gereken müvekkilime yönelik bu saldırılar ne anlama geliyor?
Müvekkilimin müdürlüğünü yaptığı şubenin görevleri arasında olmayan, irtica ile mücadele konusunda görevli başka bir şube varken aynı konuda, yazmadığı ve imzalamadığı bir planı, bazı odaklar istedi diye kabullenmeyerek hakkını araması, insanlık dışı yargısız infaza baş kaldırması, pes etmeyerek gerçeklerin ortaya çıkması ve adaletin tecellisi için mücadele etmesi onun en doğal hakkıdır. Müvekkilimin kutsal bilinen bütün değerler üzerine yemin ederek böyle bir plan hazırlamadığını, zaten sorumluluk alanları kesin kurallarla belirlenmiş bir kurumda kendi şubesinin görev alanına girmeyen bir konuda söz konusu planı hazırlamasının mümkün olmadığını, yani yazılan ve söylenenlerin iftira ve komplo olduğunu haykırması neden birilerini rahatsız ediyor? Her fırsatta inançlı olduğunu ve kul hakkından çekindiğini iddia eden, insanlıktan ve haktan dem vuran kişilerin, haklı davasında müvekkilimi peşin suçlu gibi göstermesi demokrasi ve insan hakları ile bağdaşır mı?
Yasal delile dayanmayan haksız suçlamalarla nöbetçi bir hakim tarafından iki kez tutuklanan, üzerine atılı suçları işlediğine yönelik hiçbir yasal delil olmaması nedeniyle mahkeme heyeti kararı ile her iki seferde de kısa sürede serbest bırakılan müvekkilimin, ilahi adaletin peşinde koşan ve yılmadan mücadele eden bir insan olduğunu; demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan anayasal düzene sadık kalacağı konusunda namusu ve şerefi üzerine ettiği yemine bağlı kaldığını; ne darbeci ve ne de cuntacı olmadığını defalarca ifade etmesine rağmen, ona yönelik iftira ve yargısız infazların sürdürülmesi inanç ve insanlık değerlerinin ayaklar altına alınması anlamına gelmez mi? Muvekkilim Dursun ÇİÇEK'in böylesi suç unsuru içeren bir plan hazırlamasını ve onu amirlerine sunmasını kabul etmek, olsa olsa ona yapılabilecek en alçakça iftira olur.
Gerçeklerin ve hakkın peşinde olduğunu iddia edenler, ısrarla gündemde tutulan plan üzerinde; neden sadece imza incelemesinin yapılmasında israr edildiğini sorgulamıyor, imzanın nasıl taklit edildiği, parmak izi, kağıt ve mürekkep gibi diğer alanlarda teknik analizlerin yapılması gerektiğini okuyucularına iletme ihtiyacı duymuyor ? Haksız yere bir insanın suçlanmasını ve yargısız infazla mahkum edilmesini savunanlar, bunun her iki cihandaki hesabını nasıl vereceğini düşünüyor mu? 03 Haziran'da bir aramada sahte planı ele geçirdiğini idda edenler, derhal yasal işlem yapmak yerine, 12 Haziran'da bir gazeteye sızdırılarak niçin hazırlık soruşturmasının gizliliğini ihlal suçunu işlediğinden ve suçların hiç sorgulama konusu olmamasından hiç şüphe duymadınız mı? Aynı odakların bu kez dört ay sonra aslını bulduk diye ortaya çıkmalarını araştırmacı bir kurumun başkanı olarak akılcı buluyor musunuz? Sahte ıslak imzalı planın ele geçirilişini, dört ay saklanmasını ve posta ile savcılığa gönderilmesini yetişkin bir ilim adamı olarak mantıklı buluyor musunuz? Yoksa sizin doğrularınız kişlere ve zamana göre değişiyor mu? Yoksa siz, gerçeklerin değil de bazı odaklara hizmetin peşinde misiniz? Eğer bütün bu sorulara vicdanınızın ve temsil ettiğiniz ilim adamı kimliğinizin sesini dinleyerek evet diyorsanız, o zaman siz yakıştıracak hiçbir sıfat bulamıyoruz.
Müvekkilimin aylardır mesnetsiz ve peşin hükümlü yorumlarla suçlu ilan edilmesi, yargısız infazla birilerinin üzerine attığı suçu kabul etmeye zorlanması, insanlık ve hukuk dışıdır. 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Kanunun 9. Maddesi ve aynı kapsamdaki diğer yasal düzenlemelere istinaden, söz konusu haberin yayından kaldırılmasını, bu düzeltme cevabının aynı İnternet sitesinde yayımlanmasını, kanuni haklarımız saklı kalmak suretiyle rica ederiz.
Dursun ÇİÇEK'in Avukatı Stj. Av. İrem ÇİÇEK