Cumhuriyet mitinglerinin tetikleyicisi ve Cumhurbaşkanlığı sürecindeki krizin aktörlerinden biri olarak hafızalara kazınan Cumhuriyet gazetesi halkın verdiği dersle yenilgisini kabul etti.
Genel seçimlerde halkın, Cumhuriyet gazetesi ve laik geçinen kesim tarafından tehlike olarak görülen Ak Parti'yi zafere taşıması bazı çevrelerin ne kadar hata yaptıklarını anlamalarına vesile oldu.
Hatasını anlayanlardan biri de verdiği reklamlarla ve yürüttüğü kampanyalarla Cumhuriyet elden gidiyor, gericiler geliyor, karanlık çağ geliyor gibi suni kavramlar ortaya atan Cumhuriyet gazetesi oldu.
Cumhuriyet gazetesinin camia olarak hatasını dile getiren Hikmet Çetinkaya, bugün yazısının sonunda itiraf gibi bir çağrıda bulundu ve şunları yazdı:
Şimdi ne yapacağız?
Ben Cüneyt Arcayürek 'in dün söylediğini yineliyorum:
"Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın!"
Bu konuda biz de ( Cumhuriyet Gazetesi olarak) kendi özeleştirimizi yapmalıyız. Salt milliyetçilik ya da ulusalcılıkla değil, sol söylemlerle emek-sermaye çelişkisini ortaya koyarak bir yayın politikası izlemeliyiz, Güneydoğu ya da Kürt sorununun sosyal-ekonomik, kültürel boyutunu tartışmalıyız.
Peki Deniz Baykal, Önder Sav ve öteki yöneticiler ne yapacak?
İstifa etmelerini bekliyorum...
Hikmet Çetinkaya'nın köşe yazısının tamamı
Alt Kattakiler ve Üst Kattakiler...
Alt kattakiler ve üst kattakiler bir olup AKP 'nin zaferine büyük katkıda bulundular...
Alt kattakiler büyük kentlerin varoşlarını kuşatan işsizler, yoksullar, lumpenler, kırsal kesimde yaşayan üreticiler, Güneydoğu Anadolu'da şeyh, şıh, ağa baskısıyla yaşayanlar, dinciler, tarikatçılardı...
Ege 'de tütün, pamuk, üzüm, incir üreticileri ABD'nin koyduğu "kota" baskısında inim inim inlerlerken neden oylarını AKP'ye verdiler?
Ege kentlerinin pek çoğu Güneydoğu'dan göç almıştı. Varoşlarda onlar yaşıyordu...
Yoksuldular, işsizdiler...
İstanbul, Ankara, Adana, Antalya, Mersin...
Oralar da aynı fotoğrafı yansıtıyordu...
Üst katta oturanlar kimlerdi?..
Borsadan vurgun vuranlar, rantçılar, son dört-beş yıl içinde köşeyi dönenler, ihalelerden çarpanlar, yeni zenginler, medya patronları, yeşil sermaye, her gece İstanbul'un gece kulüplerinde boy gösteren kendilerine "sosyete" etiketi yapıştıranlar...
Alt kattakilerle üst kattakiler, arada gelir dağılımında büyük bir uçurum olmasına karşın oylarını AKP'ye verdiler...
İşsizler, yoksullar, dar gelirliler, müteahhitler, ihalelerden çarpanlar, sanayiciler, işadamları....
Bu işbirliği demokrasi ve özgürlükler adına mı oldu, yoksa Abdullah Gül 'ün Cumhurbaşkanı seçilememesi nedeniyle mi?
Yüzde 35 'le 2002'de iktidara gelen parti oyunu, nasıl olur da yüzde 46' ya çıkarırdı?
Televizyon ekranlarında Soros çocukları, dönekler zaferin tadını çıkarırken saptamayı şöyle yaptılar:
"Seçim sonuçları milletin muhtırasıdır!"
AKP, yüzde 46 'lık oy yüzdesini tek başına almadı. Alt kattakiler, üst kattakiler, Soros çocukları, dönekler, dinciler, tarikat şeyleri , ABD ve AB'nin katkısıyla gerçekleştirildi.
Zafer laik, demokratik Cumhuriyetin altını oyanlarındır...
***
Sorulması gereken bir soru var:
"Türkiye bugünlere nasıl geldi?"
Tamam AKP yüzde 46 oy aldı ve tek başına iktidar oldu...
2002 seçimlerinde AKP yine tek başına iktidar olmuş, ancak Meclis'e sadece CHP girmişti...
22 Temmuz seçimlerinin sonucuna baktığımızda bu kez AKP, CHP, MHP ve DTP destekli sanırım 24 bağımsız girdi Meclis'e...
CHP, 2002 seçimlerine göre oylarını yüzde iki yükseltti 22 Temmuz seçimlerinde...
Peki CHP'liler, seçim süresince " Biz iktidar olacağız" dediler mi?
Hayır demediler!..
Seçim süreci içinde Ege ve Akdeniz 'de CHP örgütlerinin seçimlere hiç asılmadığını , bir iktidar yarışı içinde olmadığını gördüm...
AKP ve MHP 'liler harıl harıl çalışırken, CHP'nin 60 yaş ve üzerindeki göbekli ve yorgun adaylarının , örgütlerin çalışmadığına tanık oldum...
CHP'nin üst düzey yöneticilerine bir bakalım...
Deniz Baykal ve arkadaşlarıyla 2002 seçimlerinde yüzde 18 alan CHP , 22 Temmuz'da 20'ye ulaşabildi...
CHP'nin üst yönetimi yorgundu, Türkiye'nin sorunlarını algılamakta zorluk çekiyordu, il ve ilçe örgütleri isteksizdi...
İstanbul, Ankara ve İzmir gibi kentlerdeki milletvekili listelerine bir bakın isterseniz....
Ad vermeme hiç gerek yok!..
Çoğunluğu 60 ve 70 yaş üzerinde...
Genç adaylar ise birkaç kişi. Çoğu seçilecek sırada değildi...
****
ABD'nin ve AB'nin Türkiye'ye biçtiği "Ilımlı İslam Modeli" artık bu süreçte yaşama geçecektir...
Bilmem ABD' nin, Avrupa'nın etkin gazetelerinin manşetlerine baktınız mı?
"Laiklere tokat!"
ABD ve Avrupa medyası , AKP'nin zaferini böyle kutladı...
Ya bizimkiler...
Onlardan hiç farkı yoktu!..
Şimdi ne yapacağız?
Ben Cüneyt Arcayürek 'in dün söylediğini yineliyorum:
"Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın!"
Bu konuda biz de ( Cumhuriyet Gazetesi olarak) kendi özeleştirimizi yapmalıyız. Salt milliyetçilik ya da ulusalcılıkla değil, sol söylemlerle emek-sermaye çelişkisini ortaya koyarak bir yayın politikası izlemeliyiz, Güneydoğu ya da Kürt sorununun sosyal-ekonomik, kültürel boyutunu tartışmalıyız.
Peki Deniz Baykal, Önder Sav ve öteki yöneticiler ne yapacak?
İstifa etmelerini bekliyorum...
Kaynak: cumhuriyet
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...