Dinçer, Bera Otel'de Konya'daki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. Sosyal politikalarla ilgili değerlendirmede bulunan Dinçer, devletin yardım yapmasının doğru olmadığını, vatandaşlarına ''hak'' vermesi gerektiğini belirtti.
Dinçer, yardım mantığının insanları atelete itecek sonuçlar doğurabileceğini ifade ederek, ''Hak sahibi olmanın şartları belirlenmeli, hakikaten yoksul bir kesim varsa o kişiye, o hak şartlarına uygun olması halinde bir hak olarak bu iş verilmeli. Devletle vatandaş arasındaki ilişki yardım-destek türü ilişkilerden çıkarılmalı, hak ve sorumluluk ilişkisi sınırları içerisinde bırakılmalı'' diye konuştu.
-TEK ÇATI ALTINDA TOPLANACAK-
Bu mantıkla bir takım çalışmalar yapacaklarını dile getiren Bakan Dinçer, şunları kaydetti:
''Şimdiye kadar biliyorsunuz Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı, Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü ve Vakıflar Genel Müdürlüğü vasıtasıyla vatandaşlara yardım ediyorduk. Bunlar nakdi yardımlar şeklinde oluyor. Muhalefetin çok eleştirdiği şekilde Türkiye'de çok ayni yardım yapılmıyor. Ayni yardım sadece kömür yardımı olarak yapılıyor. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı, Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü ve Vakıflar Genel Müdürlüğü yardım yapıyor. Bizim vakıflar ve genel müdürlük vasıtasıyla yaptığımız yıllık yardım miktarı 4,5 milyar Türk lirası civarında. Bu yardımı yaklaşık 4 milyon insana düzenli olarak yapıyoruz. Sadece 1 milyon 300 bin civarında insanımıza, 65 yaş ve üstü hiçbir geliri olmadığı, şehit eşi, gazi, dul ve yetim olduğu için aylık olarak maaş ödüyoruz.''
Önümüzdeki dönemde yoksullukla mücadele çerçevesinde bu kesimlerle ilgili bütün örgütlerini birleştirmeyi düşündüklerini belirterek, ''Biliyorsunuz yetki ile ilgili bir kanun tasarısı da çıktı. Orada sosyal hizmet ve yardımla alakalı bir bakanlık da kurulacak. Değişik devlet kurumlarının yaptığı yardımları tek çatı altında toplayan, fonlamasını ve uygulamasını ayrı ayrı örgütler vasıtasıyla yürüten bir yapı oluşturulacak. Ve biz bunu artık yardım mantığından çıkaracağız. Yardım işini bütünüyle sivil toplum örgütlerine bırakıyoruz'' diye konuştu.
Dinçer, hak sahibi olmanın şartlarını belirleyeceklerini, kişilerin gelirleri, giderleri, harcamaları ve sahip oldukları zenginliklerin hepsinin tespitini yapacaklarını, hak sahipliği şartlarına uyan insanlara maaş olarak düzenli ödeme yapılacağını söyledi.
Yoksulluğun geçici bir durum olarak kabul edilmesi gerektiğini dile getiren Dinçer, sürekli yardım edilmesi ve başka stratejiler geliştirilmemesi durumunda yoksul insanların hep ''alan el'' konumunda kalacağını bildirdi.
-SOSYAL YARDIM UZMANLARI-
Dinçer, yoksulluğu insanların ve ailelerin kaderi gibi görmemek gerektiğini vurgulayarak, ''Önümüzdeki dönemde bir plan yapıyoruz. Yoksul ailelere, kurulacak bakanlık bünyesinde sosyal yardım uzmanları alacağız. Her bir aileden sorumlu olan bir sosyal yardım uzmanı olacak. Bu insanların yoksulluktan çıkmaları için politikalar üreteceğiz. Buna, 'Bütünleşik Sosyal Hizmet Projesi' diyoruz. Bu süreç içerisinde ailenin çalışabilir fertleri var mı, yok mu? Mesleği var mı, yok mu? Mesleki eğitimle neler verilebilir? Mesleki eğitim verip istihdama geçmeleri ve bir an önce yoksulluktan kurtulmaları için tedbir alacağız'' dedi.
Makro seviyede meselenin ele alınması durumunda yoksullukla mücadelede dört ana ayak tespit ettiklerini bildiren Dinçer, ekonomik büyüme, eğitim, istihdam ve kayıt dışılığın önlenmesinin bu ayakları oluşturduğunu belirtti.
-YEŞİL KARTLILARA 3 KEZ İŞ TEKLİFİ-
Dinçer, yeşil kart sahiplerinin son zamanlarda avantajlarını istismar ettiklerini fark ettiklerini, son yıllarda önemli miktarda vizesini iptal ettikleri kişiler olduğunu söyledi.
İstismarın önüne geçebilmek için yeşil kartı olanların eğer çalışabilir durumdaysa İŞKUR'a kayıtlarını yapıklarını ve istihdama yönlendirdiklerini belirten Dinçer, ''Kendilerine 3 kez iş teklif edeceğiz ve bu teklif ettiğimiz işleri kabul edip çalışmaya başlamazlarsa yeşil kartlarını iptal edeceğiz. Şayet verdiğimiz işleri kabul edip çalışmaya başlarsa onlar kayıt altında çalışmaya başlayacakları için, ödedikleri primden hak ettikleri sosyal güvenlik ve genel sağlık hizmetlerini de alacaklar, ödül olarak da yeşil kartlarını iptal etmeyeceğiz. Yeşil kartları askıda duracak, işlerini kaybettikleri anda tekrar aktif hale getirilecek'' şeklinde konuştu. Yoksullukla mücadelede kayıt dışılığın önlenmesinin gerektiğini vurgulayan Dinçer, 8 yıllık mücadelede her yıl en az 1-1,5 puan kayıt dışılığı düşürmeyi başardıklarını, her düşen 1 puanın ülkeye katkısının yaklaşık 800 milyon lira olduğunu dile getirdi.
-''AİLE SİGORTASI TEORİK OLARAK MÜMKÜN GÖRÜNMÜYOR''-
Bakan Dinçer, 2023 yılına kadar tarım sektörünü dışarıda tutarak kayıt dışılığı yüzde 15'e düşürmeye çalıştıklarını ifade ederek, şöyle devam etti:
''Şimdi birileri mesela kayıt dışılığı önleyerek 'aile sigortası' yapacağını iddia etti. Aile sigortası ile ilgili söyleyecek çok fazla bir şey yok. Çünkü bunun çok popülist bir tavırla söylendiğinin farkındayız. Zaten Türkiye'de ödenmeyen hiçbir sosyal güvenlik sigortası yok. Ama eğer siz bu sosyal sigorta miktarlarını yükseltir en az 600 liraya çıkartacağınızı söylerseniz, bunun Türkiye'ye ek maliyeti yaklaşık 16 milyar Türk lirası oluyor. Bunu ailenin durumuna göre 900 lira veya 1200 liraya kadar çıkarmayı taahhüt ederseniz, o zaman bu rakamın 24 milyar liraya kadar çıkacağını söylemek mümkün. Ama 16 milyar lira kabul etsek bile, kayıt dışılıktan bir puan düşmesi halinde yaklaşık 800 milyon ek kaynak yaratıldığını düşünürseniz, 16 milyar Türk lirası için kayıt dışılığın tam 20 puan düşmesi lazım. Bu teorik olarak mümkün görünmüyor. Öyleyse bu işin kaynağı yok demektir. Bir başka boyutu ise asgari ücretin net 630 lira olduğu bir ülkede siz bir aileye net 600 lira verirseniz bizim yeşil kart tecrübemiz gösterdi ki çalışacak hiçbir insan bulamazsanız.''
Toplantı daha sonra basına kapalı olarak devam etti.
AA