Yunanistan, İspanya ve Portekiz'de baş gösteren sıkıntıların yeni bir küresel kriz dalgasına yol açıp açmayacağı tartışılırken Zaman, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile iş dünyasını bir araya getirdi.
'Geleneksel Sektörler Buluşması'nda bu defa 'küresel kriz ve sonrası' masaya yatırıldı. Türkiye'nin krizden en az etkilenen ülkelerden biri olduğu görüşünde birleşen işadamları ve üst düzey yöneticiler, elektrik ve doğalgaz tüketim rakamlarının da bunu teyit ettiğini vurguladı.
"Avrupa ekonomilerindeki sarsıntı, şüphesiz bizi de etkiliyor, ancak ülkemiz siyasî istikrar ve bankacılıktaki güçlü performansıyla pek çok ülkeden daha hızlı toparlanmaya başladı." diyen iş dünyası temsilcilerine göre yeni vergi ve zamlar olmaması halinde piyasadaki canlanma artarak devam edecek. İhracatın da desteğiyle yıl sonunda yüzde 3,5'lik büyüme hedefinin üstüne çıkılacak.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de, Türkiye'nin 2010'da önemli bir toparlanma sürecine gireceğini, takip eden iki yıl içinde de çok yüksek bir büyüme rakamına ulaşacağını söyledi. Şimşek, farklı sektörlerdeki KDV ve ÖTV indirim taleplerine de yeşil ışık yaktı: "Malî imkânların ve bütçenin uygun olması halinde sektörel bazda büyümeyi sınırlayan vergilerde indirime gidilebilir."
Sektörler Buluşması'nda iş dünyasına küresel kriz sürecinde Türkiye'nin dünyanın içinde bulunduğu durumu özetleyen Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, dünya ekonomisinin 2002'den 2007 yılına kadar yüksek ve kesintisiz bir büyüme yaşadığını, 2007'nin ortasında ABD'de başlayan krizle birlikle ciddi sıkıntılar yaşamaya başladığını söyledi. Finansal kriz olarak başlayan bozulmanın daha sonra reel ekonomiye ve ticarete de yansıdığına işaret eden Şimşek, "Şimdi de çok farklı boyutu ile krizi yaşıyoruz. Yeni dönemde devletlerin borcunu ödeyip ödemeyeceği ile devlet borç ödeme krizine giden bir sürecin içindeyiz. Dünya ekonomisi bu dönemde son 60 yılın en büyük daralmasını yaşadı. Dünya ticaretindeki daralma son 80 yılın en büyük daralması. Bunlar krizin derinliği açısında çok önemli." dedi.
Bakan Şimşek'in verdiği bilgiye göre, 2009'un ikinci yarısından itibaren piyasalarda göreceli bir toparlanma gözleniyor. Son iki haftadır birtakım kaygılar oluşsa da nispi bir toparlanma söz konusu. 2007 sonrası dönemde karşı karşıya kalınan en büyük problem ise işsizlik. İşsizlik oranları birçok ülkede yüzde 10'ların üzerine çıktı. Güney Afrika ve İspanya'da işsizlik 19,5, Belçika'da ise 12,1 oldu. Bu dönemde Türkiye'de de işsizlik bir miktar yükseldi. Özellikle kriz öncesi dikkate alındığında bu oranda 2,7 puanlık bir artış oldu. Mehmet Şimşek, birçok ülkeye göre oranın az olmasına rağmen işsizlik probleminin Türkiye için önemli bir mesele olduğunu, dünya ekonomisindeki toparlanmaya rağmen işsizliğin önemli bir sorun olmaya devam edeceğini kaydetti. Kriz döneminde enflasyonun önemli bir kaygı olmaktan çıktığını vurgulayan Şimşek, "Deflasyon kaygısı vardı. Şimdi tekrar enflasyon kaygısı başlıyor. Türkiye'de yüzde 6,5'luk rakam son 40 yılın en düşük rakamı. Talepteki toparlanma ile birlikte emtia fiyatlarındaki ılımlı artış, tekrar önümüze önemli bir husus olarak çıkıyor." şeklinde konuştu. Bakan Mehmet Şimşek'in dikkat çektiği bir diğer nokta da krizden çıkış için ülkelerin büyük miktarda harcama yapmasıydı. Bu dönemde Amerika hükümeti, 2. Dünya Savaşı sonrası yaptığı harcamaların dört katı para harcadı. Gerek maliye gerekse para politikalarında alınan tedbirler sayesinde dünya ekonomisinde toparlanma oldu. Piyasalarda kaygılar bir miktar giderildi. Bakan Şimşek, bu süreçte bütçe açıklarıyla birlikte borç yükünde de artışlar yaşandığına işaret ederek, "Birçok ülkede borç stokunun milli gelire oranının 20 ila 30 puan artması bekleniyor. Türkiye de bu krizde kendi nasibini aldı. Ancak aslında Türkiye nispeten bu krizi daha az bir zararla atlattı. Bize benzeyen ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye'nin çok büyük dayanıklılık gösterdiği ortaya çıkıyor." dedi.
Dünyada son dönemde bütçe açıklarının makul seviyeye çekilmesinin tartışıldığını ifade eden Şimşek, bunun hem Avrupa'yı hem de Türkiye'yi nasıl etkileyeceğinin önümüzdeki dönemde görüleceğini açıkladı. Bakan'a göre, AB Merkez Bankası farklı bir politikaya girmeden bütçe açıklarını makul seviyeye çekmek sıkıntıya yol açar. Büyüme, olumsuz yönde etkilenir. Şimşek, Türkiye'nin bu konuda iyi bir noktada olduğunu vurgulayarak, "Türkiye'nin bütçe açığı, milli gelirin yüzde 5,5'u oranında gerçekleşti. Bu yüksek bir rakam. Geçen yıllarda Maastricht Kriterleri'nin altında yüzde 1 seviyesine kadar gelmişti. Birçok ülkeye bakıldığında daha makul. Onun için Türkiye'ye ilişkin kaygılar daha az. Bu Türkiye'nin varlıklarını fiyatlamasına yansıyor. Türkiye'nin geleceğine olan güvene yansıyor." ifadelerini kullandı. Bakan Şimşek, eldeki verilere göre Türkiye'nin 2010 yılında önemli bir toparlanma sürecine gireceğini, 2011 ve 2012 yılı için ise daha büyük bir büyümenin öngörüldüğünü dile getirdi. Küresel krize rağmen Türkiye'ye güvenin devam ettiğini ifade eden Şimşek, "Bizim dönemimizdeki en önemli kazanç güven ve istikrardır. Birçok konuda verdiğimiz tepkide bunu ön planda tutuyoruz. Birçok ülkeye göre bu krizden, mali krizden çıkış stratejisini en erken ortaya koyan ülke Türkiye." değerlendirmesini yaptı.
Bakan Şimşek konuşmasında, Türkiye'nin krizden reel ekonomi olarak etkilendiğini belirterek, ancak bankacılık sektörünün dayanıklılık gösterdiğinin altını çizdi. Bankaların bu dönemde tarihin en kârlı dönemini yaşadığına işaret eden Maliye Bakanı, şunları söyledi: "Kriz döneminde Türkiye çok farklı noktalarda olabilirdi. Vergi mükelleflerine önemli yükler getirebilirdik. Diğer önemli bir nokta ise faizlerin mevcut seviyesi. Bu dönemde bir kenara çekilip bir köşede durmadık. İhracat, yatırımların teşviki anlamında çok şeyler yaptık. Reel sektörün üzerindeki yükleri nasıl azaltırız diye çalıştık. İstihdam üzerindeki yükler hâlâ ağır, ancak biz azalttık. Türkiye OECD ülkeleri arasında yüzde 42 yükle 2002'de ikinci sırada idi. Şimdi yüzde 34-35 ile dokuzuncu sıradayız. Asgari ücreti önemli ölçüde, yüzde 100 oranında vergi dışı bıraktık."
Toparlanmanın kalıcı hale getirilmesi konusunda tedbirleri artırmaya devam ettiklerini açıklayan Maliye Bakanı, bunları yaparken birçok dengeyi gözettiklerini kaydetti. Bir yandan faiz konusundaki kazanımları nasıl devam ettiririz diye düşünürken, diğer yandan da enflasyonu daha aşağı çekecek kalıcı tedbirler araştırdıklarını ifade etti. Şimşek, "Yılın ilk yarısında yükseliş trendi söz konusu. Çekirdek enflasyon yüzde 3,8. Çekirdek enflasyonda olumlu bir seyir söz konusu. Eninde sonunda iki üç yıllık bir perspektifte enflasyonda da olumlu bir seyir devam edecek. Bütçede de performansımızın öngörülenden daha yüksek olacağını düşünüyoruz." diye konuştu.
Dünyada rekabet edecek şirket sayısını artırmalıyız
Süreyya Ciliv (Turkcell CeO'su):
2009'da dünyada 30 milyondan fazla kişi işini kaybetti. Bu açığın kapatılması için uygun yatırım alanlarının oluşması gerekiyor. Türkiye'nin eğitimli ve genç demografik yapısı ülke için ciddi bir potansiyel. Türkiye'nin kalkınması için ekonomik kalkınma gerekiyor. Ekonomik kalkınma da serbest reel iş dünyasının kalkınması demek. Türkiye'nin dünya pazarlarında rekabet eden şirketlere ihtiyacı var. Bu şirketlerin sayısını artırmalıyız. Ülkemizi dünyanın en kolay iş yapılabilen merkezlerinden biri haline getirebiliriz. Bunları hayata geçirebilirsek potansiyelimizi gerçekleştirme fırsatı yakalayabiliriz. Önümüzde sıkıntılı günler var ancak ciddi fırsatları da görmek gerekiyor. Bu fırsatları değerlendirmek de Türkiye'nin güzel insanlarına kaldı.
Uçaklardaki doluluk ve yolcu sayısındaki artış ekonominin canlandığını gösteriyor
Sani Şener (TAV Yönetim Kurulu Başkanı):
Havalimanları şehirlerin giriş kapısı olduğu için buralarda birtakım ölçümler yapılabilir. Krizin olduğu dönemde dünyada yolcu sayısı yüzde 7, Avrupa'da yüzde 5 düşerken, Türkiye'de bu oran yüzde 6 artış gösterdi. Avrupa'da uçakların dolu olduğu yerlerde ekonomik canlılık oluyor. Geçen yıla oranla bu yılın ocak ayında dış hatlarda artışlar var. Yani yabancılar ülkemize gelmeye başladı. Atatürk Havalimanı canlanmaya başladı. Bu da önemli bir gösterge. Türk yatırımcıları Osmanlı'nın ulaştığı birçok yerde bu mirastan faydalanarak yatırımlarını artırıyor.
Krizin ortasında 1.200 daireyi bir haftada sattık
Ali Ağaoğlu (Ağaoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı):
Bir işadamı olarak Türkiye'nin dinamizmine ve ekonomisine olan inancımı her zaman sürdürdüm. Doğru işin yapılması için uygun yer önemli. 2001 krizinde bu düşüncelerimi hayata geçirdim. Krizin onuncu ayında proje yapmıştık. Oturup ağlarsak krizin tetikçisi oluruz. Ben bu dönemde beş projeyi hayata geçirdim. Faizler yüzde 150 seviyelerindeydi. 2009 krizi Türkiye için bir fırsat. Krizin ilk döneminde devletin faiz artırımları piyasadaki para dolaşımını olumsuz etkiledi. Krizin tam ortasında bin 200 dairelik bir proje başlattık. Bir hafta içerisinde satışı gerçekleştirdik. O Türkiye'deki kriz psikolojisinin kırılışıydı. Biz kriz var diye ağlamayıp sadece işimizi yaptık. İnşaat sektörünün devletçe teşvik edilmesi gerekiyor. Yüksek vergi ve bürokrasi problemlerinin aşılması konusunda Bakan Şimşek'ten yardım istiyoruz.
Zavallı üretici, istikrar yoksa nasıl yatırım yapabilir?
Muharrem Yılmaz (SÜTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı):
Temel madde ürettiğimiz için dalgalanmaları daha az hissettik. Vatandaşlar gıda taleplerini bu dönemde yeniden gözden geçirdi. Tarım sektörü Türkiye için önemli bir şans. Tarım, sonsuz doğal kaynaklardan girdisini olan bir alan... Toprak, güneş ve su. Petrol biter bunlar bitmez. Çok yüksek bir katma değer var. Bu alandaki fırsatlar, servet oluşturmak isteyenler için önemli imkanlar barındırıyor. Bu alanda yapılacak düzenlemeler çok önemli. Çünkü burada binlerce kişiye istihdam sağlanıyor. Tarımın verimli çalışmasını temin edebilirsek Türkiye'nin zenginleşmesine, gelirin adil dağıtımına büyük katkı sağlarız. Tarım sektöründe çalışanlar için en önemli handikap geleceği görememek. Zavallı üretici istikrarı görmeden nasıl yatırım yapabilir?
Fuarlarla Türk markalarının tanınırlığını artırmalıyız
Muzaffer Çilek (Çilek Mobilya Genel Müdürü):
2009 yılında mobilya ve beyaz eşya başta olmak üzere bazı sektörlere gelen KDV ve ÖTV indirimi sektöre canlılık getirdi. Bu teşviklerle sezonu iyi kapattık. Türkiye'nin coğrafi yapısı komşu ülkelerle ticarete çok müsait. Türk markalarına olan teveccühler artıyor. Bunların tanıtılması için fuarlar çok önemli. Almanya örneğinde olduğu gibi, ürünlerimizi tanıtım yoluyla pazarlamak zorundayız. Türkiye'nin bir an önce fuarcılığa önem vermesi gerekiyor. Fuar girişimleriyle sadece markaların tanıtımı değil, turizm sektörüne de ek girdiler sağlanabilir.
Biz IMF'yi değil, rekabetçi ve istikrarlı bir kur istiyoruz
Mehmet Büyükekşi (Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı):
Dünya ticareti kriz döneminde 16 trilyon dolardan 12 trilyon dolara düştü. Bu düşüş Türkiye'nin ihracatını da olumsuz etkiledi. Bu yıl ise dünya ticaret beklentisi 13 trilyon dolar. Türkiye'nin 2010 ihracat hedefi 111 milyar dolar. Türkiye'nin büyümesinin motoru ihracat. Geçen 7 yıldaki büyümenin motoru ihracat oldu. Cumhuriyet'in 100. yılı için 500 milyar dolarlık hedef belirledik. TİM olarak çalışma yapıyoruz ve mart ayında bitireceğiz. Bu miktara ulaşmak için yol haritası hazırlıyoruz. Dünya ticaret pastasından aldığımız payı binde 8'den yüzde 1,5'a çıkarmayı hedefliyoruz. Türkiye'nin IMF ile anlaşmasına kesinlikle sıcak bakmıyoruz. Bizim IMF ve Merkez Bankası ile herhangi bir sorunumuz yok. Biz sadece rekabetçi ve istikrarlı bir kur istiyoruz. Geçtiğimiz yedi yılda Merkez Bankası'nın uyguladığı yüksek faiz-düşük kurun, ihracatçıları kârlılık açısından olumsuz etkilediği ortada. İhracatın yüzde 1'inin ihracata destek olarak ayrılmasını talep ediyoruz. Ayrıca, Eximbank'ın ihracatçıya uyguladığı politikaları gözden geçirmesi gerekiyor.
Doğalgaz tüketimi kriz öncesini geçti, zam istemiyoruz
Hazİm Sesli (TÜGİK Yüksek İstişare Konseyi BAŞKANI):
Türkiye artık krizden çıktı. Organize sanayi bölgeleri rakamlarına göre Uşak, Kayseri ve Bursa gibi illerdeki rakamlar kriz öncesini geçti. Uşak'ta Şubat 2008'de doğalgaz tüketimi 2 bin 500 metreküpe düşerken, son verilere göre bu rakam 5 bin metreküpü aştı. Sektörlerdeki hareketlilik istihdama da yansıdı. Kriz öncesinde 7 bin 200 çalışan sayısı şimdi 7 bin 500'ü geçti. Teşvikin uzatılması da canlılığı artırdı. Doğalgaza zam yapılmaması adına hükümete teşekkür ediyoruz. Bundan sonra da zam yapılmaması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye genelinde asgari ücretin doğu illerinde kaldırılması, Doğu'ya yatırımın daha hızlı gitmesini sağlayacaktır. Birçok yatırımcımız Mısır'a gidiyor doğalgaz ve elektrikteki fiyatlar sebebiyle. Doğu'daki asgari ücretin üzerindeki vergi azalırsa yatırım yurtdışına kaçmaz.
Yabancı yatırımcı istiyorsak cazip şartlar oluşturmalıyız
Özlem Fidancı (Phılıps Türkiye genel Müdürü):
Son dönemde okuduğum birçok gelecek tahmininde Türkiye'nin büyük bir güç olacağı belirtiliyordu. Daha fazla yabancı yatırımcının Türkiye'ye çekilmesi için cazip şartların oluşturulması gerekiyor. Bunun sağlanması halinde 2010'da yabancı yatırım artabilir. Genç nüfus çok önemli. Bunlara yönelik istihdam alanı oluşturmalıyız. Bu ise yabancı sermayeli şirketlerin yatırımıyla çözüm bulabilecek bir konu. Daha kalıcı yatırımın mümkün olacağı bir ekonomi arzusu içerisindeyiz.
Yeni yatırım için istihdam üzerindeki yükler azaltılmalı
Mustafa Bayraktar (Bayraktar Holding Yönetim Kurulu Başkanı):
Ülke nüfusunun büyük çoğunluğunu gençler oluşturuyor. Bunun için yeni istihdam alanları oluşturulmalı. Ekonomik açıdan mutlu olmayan bir toplum sosyal açıdan mutlu olamaz. İstihdamın üzerindeki yüklerin azaltılması konusunda Maliye Bakanlığı'ndan destek istiyoruz. Hükümet cesaretli ve kalıcı önlemlerle sektörlere yeni bir canlılık kazandırabilir. Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) indirimi altı ay sürse de otomotiv satışlarını bir ayda 55-60 bine yükseltti. Gayrimenkuldeki talebi anlatmaya gerek yok. Kalıcı düzenlemeler yapılırsa istihdama büyük katkısı olur ve refah seviyemiz de ileriye taşınır.
Tüketicinin ödediği faiz, Gelir Vergisi'nden düşülsün
Engin Yeşil (Yeşil İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı):
2008 sonunda Türkiye'ye getirilen Mortgage Yasası tam uygulanmadı. Bu yasa ABD'de de Avrupa'da da yıllardır uygulanıyor. Tüketicinin ödediği faiz, Gelir Vergisi'nden düşülsün. Bunun, sektöre ivme kazandırabilecek bir psikoloji olduğunu düşünüyorum. Türkiye'de vergisini ödeyen kişilerin konuta ihtiyacı var. Bu şekilde 'vergi vereceğime konut alayım' imkânı sağlanırsa iyi olurdu.
Asgari ücret tamamıyla vergi dışı bırakılmalı
Hikmet Tanrıverdi (İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları BİRLİĞİ Başkanı):
Tekstil sektörü 2009'u yüzde 15'lik bir düşüşle kapattı. Dövizdeki istikrarsızlık ihracatçıları zor durumda bıraktı. Bugünlerde IMF ile gelecek sıcak parayı konuşuyoruz. Dövizde tekrar hareket olursa ihracatta çok ciddi sıkıntılar yaşanacak. Dünyada üretim yapan, parasının değerini sabit tutan ülkelerin işçi sayısı artacak. Üretimi azalan ülkelerde yaşananlar ortada; işte İspanya, Yunanistan ve Portekiz. Üretimi çok kuvvetli tutmak lazım. Tekstilciler rekabette bazı sorunlar yaşıyor. Bizler net ücret üzerinden yüzde 54 vergiye tabiyiz. İşverenden 885 lira çıkıyor ancak işçiye 574 lira ödeme yapıyoruz. Asgari ücret tamamıyla vergi dışı bırakılmalı. Ekonomik istikrar çok önemli. İstikrarı zedeleyecek şeylere programlarda izin verilmemeli. Şu anda ülkemizde en rahat alacaklı devlet. Maliye'ye, SGK'ya borcunuz oldu mu yandınız. Ödemeden kurtulma şansınız yok. Borçlanan, zor duruma düştüğü için borçlanıyor. Kötü niyetliden, parası olandan alalım ancak işletmesi devam edenlerden o paraları almayalım.
Maliye, KDV iadelerini zamanında yaparsa bunu yatırımda kullanırız
Ömer Faruk Çelik (Sinpaş İcra Kurulu Başkanı):
İnşaat sektörü 2009'da yüzde 19,8 oranında küçüldü. KDV ve tapu harçları teşvikleri olmasaydı küçülme oranları yüzde 40'a çıkardı. Şirket, 150 metrekarenin altındaki konutları müşteriye yüzde 1 faturalandırıyor. Bu da kaldırılacaktı. Neyse ki Zaman yazdı da haberimiz oldu, hepimiz ayaklandık. Tasarı geri çekildi. Yüzde 17'lik KDV iadesi bu tür konutlarda devam edecek. Arsayı alıp üzerine inşaat yapıp bitirme süremiz dört yılı alıyor. Ödediğimiz her katma değere finansman ayırıyoruz. Bunun karşılığında 400 milyon TL ödeme yaptık. Maliye'de bekleyen 85 milyon lira KDV'miz var. Bu bize geri dönmüş olsa, bu KDV'yle yeni projelere yönelsek daha iyi olur. Tapu harçları yüzde 3 oranında. 1 milyon dolara ev sattığımızı düşünürsek vergi yükü harçla birlikte yüzde 21'e çıkıyor. Reel sektör gerçekten sıkıntıda. Reel sektör ve iç piyasa canlanmayacaksa, tüketim teşvik edilmeyecekse bu vergi geliri ek yük mü olacak? Yoksa daha çok iş yapıp daha fazla vergi mi vereceğiz?
Hurda indirimi getirilirse otomobil satışları artar
Aclan Acar (Doğuş Otomotiv Yönetim Kurulu BAŞKANI):
Dünyada yaşanan durgunluğa rağmen Türkiye aldığı tedbirler sayesinde şanslı bir konuma geldi. Finans sektörünün başarılı bir dönem geçirmesi sevindirici. Türkiye'de inşaat ve otomotiv sektörü, hem yatırım hem de istihdam noktasında önemli bir lokomotif konumunda. Otomotivin üretim boyutu var. Yan sanayi ile birlikte 380 bin istihdam ve 24 milyar dolarlık ihracata sahip. Durgunluğa sahip olmasına rağmen ihracatını devam ettiriyor. İç piyasası büyük olmayan bir ülkeye yatırım daha az geliyor. Avrupa'dan yeni yatırımcıların Türkiye'ye yatırım yapma niyetleri yok. Ancak pazar büyüdükçe yatırım gelecektir. ÖTV indirimi otomotiv sektörüne büyük bir hareketlilik getirdi. Türkiye dinamiklerini harekete geçirmeli. Dış dünyanın Türkiye'ye bakışı pozitif. Bir miktar daha dış kaynakla piyasa hareketlenebilir. Avrupa'da olduğu gibi hurda indirimi ve çevreci araçlara vergi teşviki getirilmeli.
Vatandaşın cebindeyiz ekonominin barometresiyiz
Erkan Akdemir (Avea Genel Müdürü):
Türkiye küresel krizi ufak hasarlarla atlattı. Bazı sektörler ise bu dönemde birkaç yıl geriye gitti. Yeni dönemde yüksek büyüme rakamları bekliyoruz. Telekom sektörü istihdam ve yatırım için barometre konumunda. Cep telefonu sektöründe olduğumuz için vatandaşın cebindeyiz. Orada ne olup bitiyor çok yakından takip ediyoruz. Ekonomideki gelişmelere çok duyarlıyız. Ekonomik büyümenin ülke verimliliğini artırmaya yönelik mali politikalarını yakından takip edip destekliyoruz. Telekomünikasyon sektörü kamu mali disiplini açısından Türkiye'nin kriz döneminde önemli bir performans gösterdi. Bu alanla ilgili bazı uygulamaların yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Ayrıca vergi gelirlerindeki ve kamu kaynaklarındaki azalmadan kaynaklanan bütçe açığı bizi tedirgin ediyor. Sayın Bakan, Mali Kural ve OVP arasındaki tutarlığı sağlama konusundaki politikalarınız nedir?
Daha az elektrik sarf eden ürünler teşvik edilmeli
Levent Çakıroğlu (Arçelik Genel Müdürü):
Arçelik gelirlerinin yarısını uluslararası operasyonlarda sağlıyor. 100'den fazla ülkeye ihracat yapıyoruz. Beko'yu dünyada ilk 10 beyaz eşya markasından biri haline getirdik. Krizin ilk ortaya çıktığı sinyallerinden başlayarak tedbirler aldık. Faaliyette bulunduğumuz pazarlarda avantaj sağlayacak projeleri devreye soktuk. İngiltere pazarında payımızı 5 puandan fazla artırdık. Türkiye'de yüzde 3 ile 4 oranında bir daralma yaşandı. Nihai tüketiciye bakıldığında ise 2008'e göre iki puanlık bir artış söz konusu. ÖTV ve KDV indirimi piyasaya canlılık getirdi. Ocak ve Şubat 2009 bizler için zor başlamıştı. Bunu görerek teşvik edici kampanyalar yapmıştık. Ancak vergi teşvikleri oldukça önemli bir moral destek verdi. Bir kısım talep öne çekildi. 2009 bu itibarla yara almadan Türkiye'de geçirilen bir yıl oldu. Tüketici güven endekslerine bakıldığında işsizlikte sorun olmasına rağmen tüketici güveninde yukarılara göre toparlanma söz konusu. Bunun devam ettirilebilmesi açısında ekonomik istikrarın sürdürülebilmesi son derece önemli. Ayrıca enerji verimliliği yüksek ürünlerin teşvik edilmesi gerekiyor. Alacak sigortaları ile ilgili olarak reasürans şirketlerinin devreden çıkmasıyla birlikte bazı sıkıntılar görülmeye başlandı. Eximbank iş dünyasına daha fazla destekte bulunmalı.
Düzenlemeler gölge etmesin, bakkallar da yaşasın biz de yaşayalım
Mehmet Nane (AMPD Başkanı):
Alışveriş merkezleri, organize perakendeciler için yatırım ve istihdam anlamına geliyor. Sektör 70 milyar doları temsil ediyor. Bu alanla ilgili yasaların daha dikkatlice ele alınması gerekiyor. 2009 yılında alışveriş merkezi yatırımları 2,5 milyar dolara ulaştı. Ülke yüzde 6 küçülürken enflasyondan arındırılmış olarak bizler yüzde 7 büyüme gösterdik. Devletin bize gölge olmamasını istiyoruz. Teşvikler verilirse başımızın üzerine. Tek bir isteğimiz var; alışveriş merkezleri için çağdaş düzenlemeler yapılsın. Biz ne bakkala karşıyız ne bakkal bizim karşımızda. Bizi karşı karşıya getirmek maalesef kısır politikacıların popülist düşüncesinin bir sonucu. Bakkallar da yaşasın biz de yaşayalım. Yeni düzenlemeler, torba kanunlarla değil ana kanunlarla yapılmalı.
Devlet, işini doğru yapan işadamlarını taltif etsin
Şeref Songör (Türkiye Perakendeciler Federasyonu Başkanı):
Perakendecilik sektörü, üretim ve tüketimi planlayan bir kavşak noktasına dönüştü. Küresel krize rağmen sektör büyümesini sürdürdü. Alışveriş merkezleriyle ilgili düzenlemeler yapılırken hem bizler düşünülsün hem de esnaf kesimi. Bu konuda doğru çağdaş bir algılamayla dünyadan örnekler alınmalı. Türkiye 2001 krizinden aldığı derslerle 2009'u daha başarılı atlattı. Bunun temelinde de siyasi istikrar var. Hükümet, krizden çıkışın ardından istihdam konusunda biraz daha fazla bütçe ayırmalı. İstihdama yapılan harcamalar yerli üretimi geliştirir. Krizin ortasında yapılan teşvikler sektörlere canlılık sağladı. Bu çalışmaları yaparken bazı dinamiklerini gözetmek lazım. İşini düzgün yapan işadamları desteklenmeli ve onlar her zaman taltif edilmeli. İstihdam maliyetlerinde önemli bir yardımın işini doğru yapanlara iyi bir ödül olacağını düşünüyorum.
İhracata navlun desteği şart
Nazif Türkoğlu (MOSDER Başkanı):
Mobilya sektörü Türkiye'de 7,5 milyar dolarlık bir hacme ulaştı. Üretimde 130 bin, hizmet sektöründe 120 binden fazla kişiye istihdam sağlıyoruz. Son birkaç yıldan beri Avrupa markaları kalitesindeki ürünleri yarı fiyatına üretmeye başladık. Avrupa'da fiyatlar aşırı yüksek. Asya ürünlerine göre çok kaliteliyiz. 2009'da hükümetin desteği sektörü küçülmekten kurtardı. 2010 yılında bölgesel KDV ve basamaklandırma teşvikleri getirilsin. Mademki yatırım teşvikleri var, ticarette de bölge teşvikleri olsun. Ürünlerimizi İstanbul'da yüzde 18 KDV ile satalım, ancak bir başka bölgede yüzde 15 ve altında bir oranla verelim. 2010 yılı için bunu hükümetten talep ediyoruz. Hacimli ürün yapıyoruz, ihracatta başarılı olabilmemiz için yüzde 30 mertebelerine gelen navlun yükünden de kurtulmamız lazım.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |