Bir ’Medya Patronu'nun sicili
Önümde bir belge duruyor.Bu belge, yıllardır ortada dolaşan bir söylentinin, aslında gerçek olduğunu gösteriyor. Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanlığı, 7 Şubat 1997 yılında Emniyet Genel Müdürü’ne bir yazı yazıyor.
Yazının üzerinde iki ibare var.
Biri "Kişiye özel".
Öteki "Gizli"...
Yazının konusu Turgay Ciner.
O günlerde Ciner bir liman ihalesi kazanmış.
Ancak hakkında öyle kötü bir sicil var ki, Genelkurmay bile "Nedir bu" diye sorma ihtiyacı duymuş.
Emniyet de verdiği cevapta, etrafındaki "kaçakçılık" işlerinin bütün şeceresini dökmüş.
Neler var neler...
O günlerde devletin istihbarat birimlerinin Ciner’e ihale verilmesine karşı olduğu yazılıp çizilmişti.
Ama ilk defa onun belgesini gözlerimle görüyorum.
Yazı önümde.
Önümde ayrıca Ciner’le ilgili inanılmaz bazı istihbarat bilgileri duruyor.
Bunlara baktıkça, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bunca yıl böyle bir insana nasıl ihaleler vermiş, enerji gibi stratejik alana girmesine itiraz etmemiş" diye soruyorum.
Böyle bir insanın eline ülkenin iki numaralı medya grubu nasıl verilmiş, asıl ona hayret ediyorum.
* * *
Geçen gün Yüce Divan’ın eski Enerji Bakanı Cumhur Ersümer’le ilgili ceza kararını okurken bu gizli yazı aklıma geldi.
Yüce Divan’da, Esenboğa mobil santral ihalesinde bir şirket lehine "baskı kurduğu" için dönemin Enerji Bakanı 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkûm edildi.
Peki Ersümer, bu ihale kime verilsin diye baskı kurmuş?
"Turgay Ciner’e..."
Sizin de aklınıza şu soru gelmiyor mu?
Bakan Ersümer acaba bu ihale Ciner’e verilsin diye niye baskı kurmuş?
Ciner’in kara kaşı kara gözü için mi?
Yoksa, ihaleyi kazanan kişi namussuzdu da, Ciner çok mu düzgündü, onun için mi?
Devletin arşivleri, gizli yazıları bunun tam aksini söylüyor.
Ciner hakkındaki istihbarat bilgileri, iri boy bir "álem" reisini aratmayacak ölçüde.
O zaman Ersümer neden böyle bir şey yapmış?
Sakın bunun cevabı, Meclis Yolsuzlukla Mücadele Araştırma Komisyonu’nun arşivlerindeki "rüşvetçi" Ankara temsilcisi olmasın?
Ciner’in sahibi olduğu Park Holding’in Ankara temsilcisi, ihaleler için rüşvet vermekten yargılanmış, bununla ilgili bilgiler Meclis komisyonunun dosyalarına girmişti.
Rüşvet veren varsa, alan da vardır.
* * *
Bütün bunları görünce şimdi "Sabah" olayını çok daha iyi anlıyoruz.
Turgay Ciner’in şu siciline bir bakın.
70’li, 80’li yıllarda polis kayıtlarında. Defalarca, eli kelepçeli alıp götürülmüş.
90’lı yıllarda Genelkurmay kayıtlarında. "Böyle bir adama nasıl liman verilir" diye sormuşlar.
Sonra santral ihalelerine karıştırılmış fesatların içinde.
Aynı yıllarda Meclis Yolsuzluk Araştırma Komisyonu’nun "kapsama alanına" girmiş.
Yüce Divan’da mahkûm olmuş bir bakanın ihale dosyasında asli fail olarak boy gösteriyor.
Ve geliyoruz 2000’li yıllara.
Orada da Sabah ve ATV’yi almak için "gizli protokol" yapıp TMSF’yi kandırdığı ortaya çıkıyor.
Bu arada Adana’da hálá davası devam eden "sahte imza ile" şirket satma olayı çerez niyetine kalmış.
Böyle "parlak sicillere" sahip bir adama ülkenin iki numaralı medya grubu hediye edilir mi?
Bakan ceza alıp oturacak, ama santralı baskıyla alıp üzerine oturan adam hálá oturmaya devam edecek mi?
* * *
Madem dosyalar açılıyor, benim bir maruzatım var.
Özellikle şu Etibank dosyasına bir daha bakmak gerekmiyor mu?
Etibank’tan kredi alan hemen herkesin evine, malına, çoluğunun çocuğunun, hatta damatlarının malına el kondu da, Turgay Ciner bundan nasıl kurtuldu?
Yanlış mı hatırlıyorum.
Dinç Bilgin’den sonra Etibank’tan en büyük krediyi alan arkadaş o değil miydi?
Yoksa bu arkadaşı koruyan, nesebini, kimliğini bilmediğimiz bazı derin ilişkiler mi var?
Ertuğrul Özkök/Hürriyet
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...