Öne çıkan her gazetecinin bir alamet-i farikası vardır. İşte Fikret Bila’nın alamet-i farikası da demeç gazetecisi olması. Ki bu da birkaç özel alandan ibaret olan bir demeç gazeteciliği. Bunlardan en önde geleni Genelkurmay.
Her nasıl oluyorsa oluyordu, askerler hep Fikret Bila’ya konuşuyordu. Özellikle askerlerin ağzının içine bakıldığı ve tüm pozisyonların o ağızlardan çıkan/çıkacak sözlere göre belirlendiği dönemler Bila’nın yıldızının en parlak olduğu dönemlerdi.
İşte sadece bu özelliği onu Milliyet Yayın Yönetmeni yapmaya ve uzun yıllar o görevde tutmaya yetti. Ancak kadim bir kuraldır. Neyle yükselirseniz onunla düşersiniz. Bila da bu kadim kural gereği askerlerin ağırlığının kaybolmasıyla ağırlığını kaybetti, sonrasında hatra bianen o görevini biraz daha sürdürdü ve en sonunda beklenen son gerçekleşip eski genel yayın yönetmeni mezarlığı olan Hürriyet’e demirledi.
Ama o da ne?
Hürriyet’in asker eliyle sivil iradeyi hizaya sokma deneme hastalığı depreşip bu skandal Sedat Ergin’in başını yiyince piyango Bila’ya vurdu ve belki de hayal bile etmediği Hürriyet yayın yönetmenliğine getirildi.
Aydın Doğan’ın hikayeyi okumaktan ne kadar uzak olduğunun bir ifadesi olsa da bu karar (Hikaye, yukarıda anlattığımız Bila detayında ve değişen pozisyonlarda saklı…) Fikret Bila KAZANDI.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |