GÜNDEMDEKİ BULUŞMANIN TEK ŞAHİDİ KONUŞTU 

Başbakan Erdoğan ve CHP lideri Baykal’ı 22 Şubat 2003 tarihinde Beylerbeyi’ndeki Seaport Restoran’da buluşturan gazeteci Haluk Örgün, o çok özel yemeği gazetemize anlatırken “İki lider de şahsi dostum olarak benim misafirimdi. Rahat konuşmaları için garsonluğu da ben yaptım. Ev sahibi olduğumdan yemeğin faturasını da ben ödedim” diye konuştu. Örgün, görüşmenin gizli olduğu iddialarıyla ilgili olarak da, iki liderin de o tarihte bu görüşmeyi kamuoyunun bilmesinde hiçbir sakınca bulunmadığını kendisine ifade ettiğini söyledi.

CHP’nin iç hesaplaşması

CHP’li muhaliflerden Zülfü Livaneli’nin gündeme getirdiği yemekle ilgili konuşan Örgün, bunun CHP’nin bir iç hesaplaşması yüzünden ortaya çıkartıldığını ve Deniz Baykal’a haksızlık yapıldığını söyledi. Yemekte, Erdoğan ile Baykal arasında “Sen bana yasağımın kalkması için yardımcı ol, ben de senin Köşk için adaylığını desteklerim” türünden bir konuşma olduğu yönündeki iddiaları ise Örgün, “Neler konuşulduğu noktasında bir şey deme durumunda değilim. Çünkü arada bir yanlarına ihtiyaçları için girip çıkıyordum” dedi.

Görüşmeyi ben ayarladım

Örgün, “Mehmet Sevigen’in evindeki buluşmayla benim Beylerbeyi’nde organize ettiğim yemek birbirine karıştırılıyor. Sevigen’in evindeki toplantı bundan iki ay önce yapılmıştı. Sayın Baykal’a haksızlık ediliyor. Baykal’a bu yemekte ‘Erdoğan’ın yolunu açtı’ diyorlar. Halbuki Sayın Baykal, bu yemekten önce de Erdoğan’ın yasaklı bir lider olarak kalmasını istemiyordu. Bu görüşmeyi bahane ediyorlar. Ne Baykal’dan ne de Erdoğan’dan görüşme öncesi ve sonrası ima yoluyla dahi olsa şahsi beklentilerine dair bir işaret almadım. Birbirini hiç tanımayan iki insanın gerçekleştirdiği dostane bir tanışma yemeğinden ibaret bir buluşmaydı” dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la 1990 yılından beri Refah Partisi İstanbul İl Başkanlığı dönemine dayanan bir dostluğunun bulunduğunu, CHP Lideri Baykal’ı ise 15 yıldır gazeteci olarak tanıdığını anlatan Haluk Örgün, kamuoyunda ortaya çıkan ‘sır’ görüşmenin Tayyip Bey’in değil, kendi talebi doğrultusunda gerçekleştiğini söyledi.

İkisi de ilk defa görüştüler

Örgün, yemek öncesi ve sonrasını şöyle anlattı: “Ben STV Ankara Temsilcisi olarak çalışıyordum. Sayın Baykal’la bir gün konuşurken Erdoğan’ı tanıyıp tanımadığını sordum. Erdoğan’ın o zaman siyasi yasağı vardı. Seçimden yeni çıkmış AK Parti’nin Genel Başkanıydı. Sayın Baykal bana ‘Yok hiç tanımıyorum’ diye cevap verince tanışmak ister misiniz?’ diye sordum. ‘Memnuniyetle’ dedi. Ben de Sayın Erdoğan’a konuyu açtım. O da kabul etti. Erdoğan o dönemde henüz Başbakan olmadığı için korumaları çok fazla yoktu. Arabamla Emniyet Mahallesi’ndeki evinden Erdoğan’ı aldım. Çok iyi bildiğim Seaport (şimdiki adı Eftalya) restoranına götürdüm. Bülent Tanla da Baykal’ı getirdi.”

Neler yediler

Örgün, yemekteki menü ile ilgili olarak da şöyle konuştu: “Kalkan başta olmak üzere balığın her çeşidinden yediler. Çorba içmediler. Baykal, yemekte alkol almayacağını söyledi. İki lider balıkla birlikte bol bol portakal suyu içtiler. Tatlı yemediler. Kahve içtiler. Yemek boyunca iki lider birbirlerine ‘Bu balıktan da tattınız mı, bunu beğendiniz mi? ‘ diyerek jestler yaptı. Benim restoranı kapattığım doğru değil. Yemek sırasında bir iki müşteri vardı. Ama ben onlara yukarıda daha özel görüşmeleri için bir rahat bir mekan ayarladım.”

Gazeteci refleksiyle

davranmadım

“İki liderin rahatça konuşabilmeleri için servisi de ben yaptım. Bülent Tanla görüşmeye hiç katılmadı. Aşağıda bekledi. Ben sadece servis için girip çıktım. Dost yemeğiydi bu, çok sıcak bir yemek oldu. Orada ev sahibi olarak bulunduğum için görüşmeye kulak kabartmadım. Dolayısıyla gazeteci refleksiyle davranmadım. Baykal ve Erdoğan baş başa iki saatten fazla yemek yiyip konuştular. Dönüşte Baykal da Erdoğan da ‘memleket için çok faydalı görüşme’ yaptıklarını söylediler.”