Ekrem İmamoğlu, Fransa'nın Strazburg kentinde düzenlenen Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi'nde konuştu. Dünyadaki düzensiz göç ve mülteci sorununa dikkat çeken İmamoğlu, mültecilerin, Türkiye gibi AB dışındaki ülkelere aktarılmasına tepki gösterdi.
"Bu konuda sergilenen tutum, küresel bir sorunu çözme arayışından ziyade, bu yükü belirli ülkelerin sırtına yükleme anlayışına dayanmaktadır." diyen İmamoğlu "Daha da açık ifade etmem gerekirse, ‘Bu konuda Türkiye duvar olsun. Oradan geçmesin de ne olursa olsun’ politikası hem Türkiye’ye hem de insani açıdan mültecilere büyük bir haksızlıktır." ifadelerini kullandı.
'Bu adaletsiz politikadan vazgeçilmeli' diyen İmamoğlu, artık bu yükün paylaşılmasının vaktinin geldiğini söyledi.
İmamoğlu'nun açıklamalarından önemli başlıklar şöyle
'YENİLİKÇİ ANLAYIŞIMIZI YAYGINLAŞTIRMA AMACINDAYIZ'
“Avrupa'nın dört bir yanından gelen siz değerli katılımcılarla ortak paydamız olan demokratik değerler, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve çevresel sürdürülebilirlik gibi hayati konularda görüş alışverişinde bulunacak olmaktan mutluluk duyuyorum” diyen İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
- Benim ‘İstanbul Modeli’ olarak adlandırdığım, uzlaşma kültürüne ve ortak akla dayanan yenilikçi anlayışımızı yaygınlaştırma amacındayız. İstanbul’da ortaya koyduğumuz katılımcı ve şeffaf yönetim anlayışımız çerçevesinde, akıllı şehircilik imkanlarını da kullanarak ürettiğimiz modelleri, Türkiye geneline yaygınlaştırarak, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın öngördüğü, vatandaşların kamu idaresine aktif ve doğrudan katılımını teşvik edeceğiz.
- Bu yaklaşımımızın temelleri, 2019 yılından bu yana ortaya koyduğumuz yeni belediyecilik anlayışına dayanmaktadır. İlk defa İstanbul’un bütçesini, İstanbullularla birlikte yaptığımız ‘Bütçe Senin’ stratejik planımızı oluştururken uyguladığımız internet tabanlı anket yöntemi, İstanbul’a yeniden kazandırdığımız meydanlarda gerçekleştirdiğimiz yarışmalar ve halkoylamalarıyla bu temeli oluşturduk. Keza, İstanbul’u ve İstanbulluları ilgilendiren birçok konuda meslek örgütleri ve odalarla oluşturduğumuz diyalog masaları sayesinde, ortak akla dayanan çözümlere ulaştık.
'İYİ UYGULAMALARI YAYGINLAŞTIRMA HEDEFİNDEYİZ'
- Şimdi bu temelden aldığımız kuvvetle, yerel demokrasinin ve çok boyutlu iletişimin iyi uygulamalarını TBB aracılığıyla, tüm ülkemize yaygınlaştırmayı önemli hedeflerimizden biri haline getirdik. Bunun yanı sıra, çevre dostu ve sürdürülebilir şehircilik politikalarının yerel yönetimlerimizin gündeminde merkeze oturtulması amacıyla; sürdürülebilir enerji, çevresel sürdürülebilirlik, akıllı ve yeşil altyapı projeleri geliştirmelerini teşvik edeceğiz. Güçlü yerel demokrasi ve güçlü yerel yönetim hedefimize ulaşmak için, TBB olarak, halen atmamız gereken önemli adımlar var.
- Birliğimiz üyesi tüm belediyelerimizin bize verdiği bu sorumluluğu en iyi şekilde yerine getireceğiz. Yerel yönetimler olarak; toplumun nabzını tutan, onların beklentilerini en iyi şekilde anlayan ve bu beklentilere yanıt üreten kurumlarız. Etkin yönetişimin ne kadar önemli olduğunun ortaya çıktığı pandemi sürecinde, yerel yönetimlerimizin hızlı ve esnek karar alma yeteneği, merkezi idare politikalarını tamamlayarak, vatandaşlarımıza etkin hizmet sunulmasını sağlamış ve üzerlerindeki yükü hafifletebilmiştir.
DEPREM BÖLGESİ
- Geçtiğimiz yılın başında, Türkiye’de meydana gelen büyük deprem felaketi, tüm Türkiye’yi etkileyen bir trajedi haline geldi. Deprem sonrasında, Türkiye’nin dört bir yanındaki belediyeler, afet bölgesine yardım göndermek, kurtarma çalışmalarını desteklemek ve yaraları sarmak için olağanüstü bir dayanışma sergiledi. Belediyeler, bu dönemde yerel ihtiyaçları hızlıca tespit ederek, kriz yönetiminde etkin bir şekilde görev aldı.
- Bu da merkezi idare ve yerel yönetimler arasındaki iş birliğinin ve koordinasyonun ne denli önemli olduğunu ortaya koydu. Biz de İBB olarak, bu süreçte kritik bir rol oynadık. Halen bölgede depremden etkilenen vatandaşlarımızın yaralarını sarmaya devam ediyoruz. Afet bölgelerine hızlı bir şekilde insani yardım malzemeleri, kurtarma ekipleri ve lojistik destek sağlayarak, depremzedelerin temel ihtiyaçlarını karşılamak için yoğun çaba sarf ettik. TBB olarak da bölgedeki belediyelerimizle koordineli bir şekilde faaliyetlerimizi sürdürerek, deprem bölgesindeki çalışmalarımıza devam ediyoruz.
'YÜKÜN PAYLAŞILMASI VAKTİ GELDİ'
- Ortaya çıkan bu tablo, kıtanın omuzlarına ahlaki bir yük ve sorumluluk yüklemektedir. Bu yük, sadece kaynakların dağılımında değil, aynı zamanda toplumsal dokunun zedelenmesine de sebep olmaktadır. Artan aşırılıklar, kamu hizmetlerindeki yetersizlikler ve yabancı düşmanlığının yükselişi, bu dengesizliğin yansımaları olarak hepimizin karşısına çıkmaktadır. Oysaki, bu kısır döngüyü kırmanın yolu, göç veren ülkelerde ekonomik ve siyasi istikrarı sağlamaktan geçmektedir.
- O insanların doğdukları topraklarda onurlu bir yaşam sürebilmeleri, daha adil ve sürdürülebilir bir geleceğin kapısını aralayacaktır. Bu konuda sorumluluk almalıyız. Artık, bu adaletsiz politikadan vazgeçip, çözümün kaynağında aranması ve yükün paylaşılması vakti gelmiştir. Eğer küresel sorunlar karşısında etkin bir uluslararası dayanışma oluşturmak istiyorsak; savaş, çatışma ve iç karışıklıklar karşısında daima birlikte hareket etmeli, çözümler aramalıyız.
'HER İNSAN ACISINA EŞİT DERECEDE SAHİP ÇIKMALIYIZ'
- Avrupa'nın, özellikle Ukrayna Savaşı'na karşı gösterdiği güçlü dayanışma, bu tür krizlerde nasıl birleşebileceğimizi göstermesi açısından önemli bir örnek teşkil etmektedir. Ancak, üzülerek ifade etmeliyim ki, benzer bir dayanışmayı, Filistin'deki sivil katliamlar karşısında, o duyarlılığı ve kararlılığı göremedik ve gösteremedik. Avrupa'nın ve uluslararası toplumun, her coğrafyada yaşanan insanlık dramlarına aynı ölçüde tepki vermesi, evrensel adalet ve insan hakları ilkelerinin korunması açısından da elzemdir.
- Vicdanımızı, her türlü zulme karşı aynı şekilde seferber etmeli ve her insan acısına eşit derecede sahip çıkmalıyız. Bu kriz süreçlerinde, yerel yönetimler olarak, olumlu bir sınav verdiğimizi açıkçası düşünüyorum, ama gerekli olduğu noktalarda da aynı biçimde kriz süreçlerine duyarlılık gösterme konusunda, bazen aksaklıklar yaşandığımızı ifade etmek isterim.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...