Artık köşelerinde başka bir şeye yer yok. Varsa yoksa “Sen benden de kötüsün” yada “Ben senden daha iyiyim” yazıları. İyice sevimsizleşen bu kör dövüşüne kapasiteleri ölçüsünde ironi yükleyerek “sevimli” hale getirmeye çalışarak!
İşte Hürriyet ve Sabah’ın kabak tadı kıvamındaki son iki yazısı…
KABAK TADI KIVAMI I
Sabah Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı, bu günkü yazısında da önceki günlerden farklı bir konu seçmemiş; POAŞ. Altaylı, ironik gücünü göstermiş ve “Doğan Yayın Grubu” yerine “POAŞ Yayın Grubu” nitelemesiyle hayli hoş bir buluş yapmış!
İşte Altaylı’nın yazısı…
Sızma operasyonu
Jan Nahum'un Maliye Bakanı'na yaptığı markajı fotoğraflayınca, POAŞ Yayın Grubu zıpladı.
Vergi Konseyi'nin eski röportajlarını çarpıtarak yayınlamaya çalıştılar.
Her zaman olduğu gibi yalanlandılar.
Bu arada bana da bir bilgi notu geldi. Aynen paylaşıyorum: "Sayın Altaylı, 13.01.2007 günü Maliye Bakanı'nı Hacı Abdullah'taki yemeğe TÜRES (Tüm Restoran, Lokanta ve Tedarikçileri Derneği Başkanı) davet etmiştir. Yemekte gıdada KDV indirimi sorunu konuşulacaktı. TÜRES Başkanı fotoğrafta görüldüğü gibi bir rapor ve derneğin dergisini Sayın Bakan'a sunuyordu.
Jan Nahum aradan ani bir manevrayla sızarak, POAŞLAMA operasyonunu anlatmak için şirinlikler yapmaya başladı. Oraya davetli falan değildi. Ben de bizzat oradaydım. Nahum çok çaba sarf etti ama Bakan tınmadı bile.
Duruma biz de şaşırdık. Biz kendi derdimizi anlatmaya çalışırken araya sızdı anlayacağınız.
Selamlar." POAŞ Yayın Grubu'nun hışmına uğramasın diye bu bilginin kaynağını saklı tutuyorum.
Ama durumu ortaya koyması açısından yazmakta fayda gördüm.
KABAK TADI KIVAMI II
Ve diğer kalemşör; Mehmet Y. Yılmaz. Onun derdi de aynı. Patron savaşında ön saflarda uygun bir yer bulabilmek. Savaşın sevimsiz yüzünü espriye bürüyüp sevimlileştirme kaygısı bu tarafta da aynı. Altaylı’nın Doğan Grubu ismi üzerine yaptığı espriyi Yılmaz Altaylı ile ilgili yapıyor; “Zehir Hafiye Borat.” Yazdığı yazı aynı gazetede yazan Cengiz Semercioğlu’nun yazısının neredeyse aynısı. Kim kime pişti yaptı bilinmez ama bu tekrar, gazeteciliği bırakıp patron savunma kaygısına düşmenin ilginç bir notu olarak yerini buluyor.
İşte Yılmaz’ın yazısı…
Zehir Hafiye Borat yazı peşinde!
SABAH’ın Borat’ı dün yine Hürriyet’e sallıyordu.Prof. Dr. Şükrü Kızılot’un, POAŞ’taki vergi incelemesiyle ilgili olarak yazdığı yazının "yeterince memnuniyet verici olmadığı için" Hürriyet internet sitesinden çıkarıldığını iddia ediyordu.
Yazısını okuyunca, 2 Ocak tarihli Hürriyet’i internetten buldum.
Sadece Şükrü Kızılot’un yazısına değil, o günkü bütün köşe yazılarına ulaşılamadığını gördüm.
Nedeni bilinmeyen bir şekilde bir tek benim yazım arşivde yer alıyordu.
Başyazar Oktay Ekşi’nin, Yayın Danışmanı Doğan Hızlan’ın, Bekir Coşkun’un, Emin Çölaşan’ın, Özdemir İnce’nin ve öteki yazar arkadaşlarımızın hiçbirisinin yazısına ulaşılamıyordu.
Hürriyet’in internet sitesinin Haber Yönetmeni Arzu Çakır’a bunun nedenini sordum.
Sistemden kaynaklanan bir sorun olduğunu, bir-iki gün içinde çözüleceğini ve isteyen herkesin 2 Ocak tarihli köşe yazılarını okuyabileceğini söyledi.
Borat’a şunu hatırlatmak da isterim ki nasıl girilebildiğini biliyorsa www.google.com üzerinden 2 Ocak tarihli bütün yazılara ulaşabilmesi de mümkün.
Arşiv sistemindeki arıza giderilinceye kadar yazılarımızı oradan okuyup içindeki bilgilerden yararlanabilir.
Gazetenin Kıbrıs, Almanya, ABD ve tüm Türkiye baskılarında yayımlanan bir yazının "yokmuş gibi" buharlaştırılamayacağını da bilmesi gerekirdi aslında.
Gazete genel yayın yönetmeni olmuş ama hayali senaryolar üzerine böyle balıklama atlamamayı hálá öğrenememiş olmasına da üzüldüğümü belirteyim.
Ve son bir not: Eski yazılarından rahatsız olması gerekenler şu anda Hürriyet’te çalışmıyor!
Kaynak: www.haberola.com
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |