Dünya gündemine bir kez daha vahşi bir infazla gelen Türkiye’de olayın yankıları sürürken, boyutları da tek tek ortaya çıkıyor. Sanık ifadelerinden ulaşılan vahşetin ayrıntıları Malatya Cumhuriyet Savcılığı ve polisi bile şoke etti.
AYLAR ÖNCESİNDEN PLANLAMIŞ
Olay yerine gelen polisleri fark edince kendisini yayınevinin bulunduğu binadan atan Emre G.’nin (19), cinayeti aylar önce planladığı ortaya çıktı. Emre G.’nin, Zirve Kitabevi’nde görevli Uğur Yüksel, iki çocuk babası Necati Aydın ve Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske’yle geçen şubat ayında tanıştığı, mağdurlarla yakın ilişki kurduğu, hatta güvenlerini kazanmak için onlarla birlikte Malatya’da İncil ve Hz. İsa’nın yaşamını anlatan CD’ler dağıttığı belirlendi.
Yayınevi çalışanlarının da Emre G. yi bunun üzerine 8 Nisan’da Malatya’da Altın Kayısı Oteli’nde düzenlenen Paskalya törenine davet ettikleri saptandı. Emre G.’nin Paskalya törenine zanlılar katliamın zanlısı olarak gözaltına alınan arkadaşları Hamit Ç., Salih G., Abuzer Y. ve Cuma Ö. ile katıldıkları ve pasta kesip eğlendikleri belirlendi.
20 SANTİMLİK 5 BIÇAK ALDILAR
Zanlılar, bu güveni sağladıktan sonra olay günü Alman Geske’yi yayınevinden telefonla arayarak ‘Sizi ziyarete geleceğiz” dedi. Geske. dostluklarına güvenerek hiç şüphelenmeden Emre G. ve arkadaşlarını kabul etti. Beş zanlı, 20 santimlik “düz sırt” beş adet ekmek bıçağı alarak yayınevine gitti ve vahşi cinayeti işledi.
KİMİN KESECEĞiNi BELİRLEMEDİK
Beş zanlı önce Alman Geske’nin odasına girip onu etkisiz hale getirdikten sonra Yüksel ve Aydın’ı da diğer odada onun yanına getirdikleri belirlendi. Zanlıları önce sorguladıkları, dövdükleri ardından ağızlarını bantlayıp üç kurbanın seslerinin duyulmaması için radyoyu açtıkları anlaşıldı. Üç kurbanın öldürülmesini birbirine izleten caniler ofiste ellerini yıkadıktan sonra tam çıkmak üzereyken polise yakalandı.
4 zanlının cinayetten pişman olmadıklarını söyledikleri öğrenildi. Zanlılar, kurbanları misyonerlik faaliyeti nedeniyle öldürdüklerini belirterek, “Adamları kimin keseceğine karar vermemiştik. Hepimiz öldürmeye hazırdık. Din elden gidiyordu” dediği öne sürüldü.
Vahşetin zanlısı Cuma yakınlarını şoke etti
Cinayetİn biri yaralı 5 zanlısından Cuma Ö.’nün Malatya’nın Darende İlçesi’nde yaşayan amcası olay karşısında şoke olduklarını söyledi. Cuma Ö.’nün babasının Darende İlçesi’ne bağlı beldede muhtar olduğunu belirterek şunları anlattı:
“Cuma, 15 günde bir beldeye gelir. Kavgacı biri değildi. Herhangi bir cemaat veya örgütle bağlantısı yok. Arada bir namazını kılardı. Liseyi burada bitirdikten sonra İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde okuyan ağabeyi aracılığıyla üniversiteye hazırlık için Malatya’daki bir dershaneye yerleştirildi. Babası ona sürekli para gönderirdi. Bu cinayeti işleyecek kadar vahşi biri değildi. Kendi halinde bir kişiydi. Mutlaka arkadaş çevresi yönlendirmiştir.’’
JANDARMA KIYAFETLERİ ALDI
Olay sonrası jandarmanın eve gelerek Cuma Ö.’nün kıyafetlerini aldığını kaydeden İbrahim Ö., ‘’Babası, annesi ve dedesi apar topar Malatya’ya gitti” diye konuştu.
Zanlı S.G.’nin Malatya Doğanşehir’deki yakınları da “O tavuk bile kesemez. Çok üzgünüz” dedi.
ATLAYAN ZANLI TEKVANDOCU
Vahşet sonrası polisin olay yerine gelmesiyle camdan atlayarak kaçmaya çalışan ve vahşetin planlayıcısı olyduğu öne sürülen Emre G.’nin babası Mustafa G. ile tekvando yaptıkları ve bir spor okulu işlettikleri belirlendi. Emre G.’nin Malatya merkezde oturduğu apartmanın isminin tıpkı yurt gibi “İhlas Apartmanı” olması dikkat çekti. Cinayete karışan gençlerin İhlas Yurdu’nda kaldıkları ve dershane giderlerin de İhlas Vakfı tarafından karşılandığı aktarıldı.
Emre G.’nin Doğanşehir İlçesi’ndeki kursta eğitmen olduğu da belirlendi. Dink suikastındaki ‘Esas Abi’ye benzetilen Emre G.’nin, çevresinde soğukkanlı kişiliği ile tanıdığı da öğrenildi. Arkadaşı M.S, Emre için “Kendine güvenir. Korkusuz ve yeri gelince aniden patlayan soğukkanlı bir kişiliğe sahipti. Bir insanı iyice tanımadan ona hiçbir şeyini söylemezdi’’ dedi. Doğanşehir Kültür ve Tanıtma Derneği Başkanı Evsal Kamacı, Emre G.’nin ailesinin ilçenin en köklü ve tanınmış ailelerinden birisi olduğunu ifade etti.
“REİS“ TEHLİKEYİ ATLATAMADI
Çevresinde arkadaşlarının ‘Reis’ diye seslendiği ve tedavisi süren Emre G.’nin hayati tehlikesi devam ediyor. Beyninde ödem bulunan zanlı sürekli uyutuluyor. Emre G. için en kritik günün 3 ila 5. gün arasında olduğu açıklandı.
Ölümden kıl payı kurtuldular
Cinayetten bir gün sonra vahşetin ihbarının polise nasıl ulaştığının ayrıntıları da belli oldu. Yayınevinde gönüllü olarak çalışan ve misyonerlik faaliyetlerine katıldıkları öne sürülen Gökhan ve Özge Talas çifti dün Ağababa İşhanı’nın üçüncü katındaki Zirve Yayıncılık’a gitti. Dairenin kapısında yanlarında bulunan anahtarla açmak isteyen Talas çifti, kapının iç kısmında anahtar bulunması nedeniyle kapıyı açamadı.
ŞİFRELİ MESAJ ADRESE GİTTİ
Bunun üzerine zili çalan Talas çifti yanıt alamayınca durumdan şüphelendi ve vahşetin kurbanı olan arkadaşları Necati Aydın’ı cep telefonundan aradı. Aydın, katillerin önünde arkadaşlarının büroya gelmesini engellemek için mesaj verdi: “Büroya gelmeyin. Otelde kalıyorum. Siz de acil oraya gelin.” Aydın’ın bu yanıtı üzerine Talas çifti derhal polisi aradı. Olay yerine gelen polis ne yazık ki kurbanları kurtaramadı. Ancak beş zanlıyı yakaladı.
Oğlum kandırıldı
Hamit Ç.’nin Kahramanmaraş’ta demiricilik yapan babası Mehmet Ç. olayı duyduktan sonra hemen Malatyaya hareket etti. Evde gözyaşı döken anne Asude Ç. ise “Yavrumu kandırıp kurban ettiler. Oğlum tavuk bile kesemez. Babası kurban keserken bile orada bulunmazdı. Böyle bir insan nasıl adam kesecek. Oğlum pırıl pırıl tertemiz çocuk” dedi.
Tıpkı Sabbah’ın fedaileri
Malatya’dakİ vahşetin ayrıntıları akıllara ilk olarak tarihin ilk ve en kanlı intihar komandoları Hassan Sabbah’ın çevresinde örgütlenen fedaileri getirdi.
1092’de Alamut Kalesi’nde örgütlenen fedailer, haşhaş içerek suikastlar yaptıkları iddia edildiği için Haşhaşiler olarak anıldı. İsmaili Tarikatı çerçevesinde İslam düşmanlığıyla suçladıkları dönemin önemli siyasi isimlerine ve haçlı orduları komutanlarına saldıran Haşhaşiler İngilizce’deki ‘assassin - suikastçı’ kelimesinin de kökenini oluşturdular.
Birçok tarihçiye gören Sabbah tarafından Alamut Kalesi’nde intihar komandosu olarak seçilen ve yetiştirilen gençler, haşhaş verilerek kadınlar ve güzellikler içindeki bahçelere götürülüyor, bulundukları yerin cennet olduğuna inandırılıyordu. Ardından da tekrar cennete gitmek istediklerinde hedefi gösterip öldürmeleri isteniyordu.
Bu gençler seçilen hedefin özelliğine göre bir ya da iki veya daha fazla kişiden oluşan gruplar halinde öldürecekleri hedefi izlemeye başlıyordu. Eğer bir topluluksa içine sızıyor, yakından gözlemliyor ve cinayetlerini hançer-bıçakla işliyorlardı. Cinayetleri uluorta işledikten sonra fedailer kaçmıyor, yakalanmayı ya da öldürdükleri kişilerin fedaileri tarafından katledilmeyi bekliyorlardı. Çünkü fedailer cinayetin ardından kendileri de öldürülecek ve cennet bahçelerine bu sayede geri dönebileceklerdi.
İŞTE BEŞ BENZERLİK
Malatya vahşetiyle, Haşhaşiler’in benzerlikleri birkaç noktada toplanıyor.
Fedailer, Alamut Kalesi’nde bir arada yaşıyor ve eğitiliyordu. Saldırganlar da aynı yurtta beraber kalıyordu.
Fedailer, bir kardeşliğin üyesiydi ve cinayet anında cinayetin nedenini bağırarak duyuruyorlardı. Malatya’daki cinayetin zanlılarının ceplerinden kardeş olduklarını, ölmeye gittiklerini dönemeyeceklerini yazdıkları mektuplar çıktı.
Saldırganlar da fedailerin hançerleri gibi aynı yerden alınmış beş bıçağı kullandı.
Tıpkı fedailer gibi onlar cinayeti herkesin kendilerini bulabileceği bir yerde güpegündüz işledi.
Her iki tarafın da işlediği cinayetlerde özellikle vahşet ve büyük bir korku yayma hedefi vardı.
Boğaz kesme Ortadoğu’da yaygın
Cinayetin haşhaşilerin intihar eylemelerine benzediği yönündeki iddiaya araştımacı yazar Faik Bulut, şu değerlendirmeyi yaptı: “Ben o tür benzetmelere pek sıcak bakmıyorum. Ancak benzetmek gerekirse Malatya olayı en çok Tekfir ve Hicre örgütünün yöntemine benziyor. Onlar hep boğaz keserler. Bu örgütün ruhu yaşıyor. El Kaideciler zaten onlar da etkilendi.
İnternette de hep boğaz kesme olaylarına bakın; Fas’tan Cezayir’e veya İslamcı kesimin son on yılına bakın. Boğaz kesme Mısır kökenli ‘Tekfir ve Hicre’ , Taliban ve El Kaide’nin Irak kolu yapıyor. Sadece El Kaide’nin Irak kolu yakaladığı esirleri gösteri maksadıyla boğazını keserek öldürüyor. Bir de Vahabiler peygamber dönemindeki yöntemlerle düşman gördükleri kişilerle savaşmayı tercih ediyor; bıçak gibi. Boğaz kesme Ortadoğu’da ve İslami terör örgütlerinde çok yaygın bir yöntem. Üstelik bu yöntemler, internet sitelerinde bile rahatlıkla gösteri- liyor. Ayrıntıları anlatılıyor.
Gözaltı sayısı 10’a çıktı
Malatya Valisi Halil İbrahim Daşöz, yayınevi saldırısıyla ilgili olarak gözaltına alınanların sayısının 10’a yükseldiğini açıkladı. Daşöz, yaptığı basın açıklamasında, soruşturmanın gizlilik ve titizlik içinde sürdürüldüğüne işaret ederek şöyle konuştu: ‘’Olayın soruşturulması, incelenmesi adli süreç içinde devam ediyor. Şu anda gözaltına alınan kişi sayısı 10. Onlar da aynı yaş grubu. Daha önce aynı yerde kalmamışlar.” Gözaltına alınanların sabıka kaydının olmadığını bildiren Daşöz, “Oluş biçimi itibariyle bilinen yöntemlerden farklı bir yöntem söz konusu” dedi. Olayla ilgili 7 zanlının arandığı belirtildi.
SAĞLIK KONTROLÜNDEN GEÇİRİLDİ
Gözaltındaki 10 zanlıdan hastanedeki Emre G.’nin dışındaki 9’u, dün akşam sağlık kontrolünden geçirildi. Emniyet’ten Beydağı Devlet Hastanesi’ne getirilen zanlılar, geniş güvenlik önlemleri altında tekrar sorgulandıkları Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldü.
Akşam