Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) hazırladığı “Ucuz Hayat” raporuna göre, vatandaş, elektrikten doğalgaza, akaryakıttan gıdaya kadar her alanda tasarruf yapmanın bir yolunu buluyor.
Ucuz yaşam formüllerini uygulayarak şirketler aylık giderlerinde yüzde 50’ye varan oranlarda, vatandaş ise yüzde 20-30 oranında tasarruf sağlıyor.
“Ucuz Hayat” Raporuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan ATO Başkanı Sinan Aygün, her gelir düzeyinden vatandaşın ekonomik sıkıntılar nedeniyle tasarrufa yöneldiğini kaydetti.
Aygün, global kriz paniğinin atlatılmaya başlandığını, şirketlerin de buna paralel olarak normalleşme sürecine girmeye başladığını ifade etti. Türk halkının ve özel sektörünün ekonomik krizleri kendi yöntemleri ile aşmayı başardığını, bu kez de başaracağına inandığını belirten Aygün, 2010 yılıyla birlikte hissedilir bir düzelmenin ortaya çıkacağını kaydetti.
Aygün, şirketlerin uyguladıkları tasarruf yöntemleriyle aylık giderlerini yüzde 50’ye varan oranlarda, vatandaşların ise yüzde 20-30 oranında düşürdüğüne dikkat çekti. Global ekonomik kriz nedeniyle özellikle işini kaybeden aile bireylerinin, daha çok tasarruflu davranmaya yöneldiğini, bunun yanı sıra orta ve dar gelirli vatandaşların ve hatta şirketlerin bile akıl almaz tasarruf yöntemlerine başvurduğunu belirten Aygün, şu noktalara dikkat çekti:
“Krizler yaşam kalitemizi düşürdü. Halkımız global ekonomik krizi tasarruf yaparak aşmaya çalışıyor. Sadece vatandaşlar değil, şirketler de masraf kısmak için ciddi önlemlere başvurdular. Şirketlerde de iki telefondan biri kapatıldı.
Pahalı kiralar anlaşma yoluyla indirildi ya daha ucuz yerlere taşınıldı. Hizmet sektöründe çalışanların önemli bir bölümü de, ofisleri kapatıp, evleri ev ofis şekline dönüştürdü.
Küçük şirketlerin sekreter çalıştırmaya bile gücü yetmiyor, şirket sahipleri sekreterden vazgeçip telefonlara kendi bakıyor, temizliğini, çayını, ayak işlerini yine patron üstleniyor.
Deterjan, kağıt havlu, hijyenik maddelerden önemli miktarda tasarruf sağlanıyor. Şirkete ucuz kredi sağlamak için ticari kredi yerine tüketici kredisi tercih ediliyor. Aylık yüzde 2.5 gecikme faizi ödemek yerine banka kredileri kullanılarak vergi borçları kapatılmaya çalışılıyor. Güç ekonomik şartlarda artık devir hesap devri.”
-EV KADINLARI MARKETTE ÖNCE ‘NE ALIRSAN 1 LİRA’ REYONLARINA BAKIYOR-
Özellikle ev kadınları tasarruf konusunda mucizeler yaratıyor. Kadınlar, marketlerdeki indirimleri yakından takip ediyor. Raf ömrü dolmak üzere olan tavuk, süt, yoğurt, salça, ketçap, meyve suyu, bisküvi gibi ürünleri yarı fiyatına satan marketlere gidiyor. Markete gittiğinde önce ‘promosyonlu ürünler’, ‘indirimli ürünler’, ‘Ne alırsan 1 lira’ reyonlarına bakıyor.
Bu reyonlarda, bisküviden bebek mamasına, kolalı içeceklerden küçük mutfak eşyalarına kadar pek çok ürün bulunabiliyor. Sebze-meyve pazarına, fiyatların daha düşük olduğu akşam saatlerinde gidiyor. Giysi alışverişini sezon sonuna bırakıyor. Saçını evde kendisi boyuyor ya da komşusundan yardım istiyor.
Fönünü kendisi çekiyor. Manikür-pedikür, ağda gibi kişisel bakımlarını evde yapıyor. Çamaşır makinasından boşalan deterjanlı suyla önemsiz çamaşırlar ile elde yıkanması gereken çamaşırları ya da balkonu yıkıyor.
Durulama suyunu yerleri silmede ya da tuvalet temizliğinde kullanıyor. Şofben veya kombiden sıcak su gelene kadar akan soğuk suyu biriktiriyor.
Çamaşır ve bulaşık yıkamak için makinanın tamamen dolmasını bekliyor. Çamaşır makinasını düşük ısıda çalıştırıyor. Çamaşırı nemliyken ütülüyor. Bir poşet çaydan iki bardak çay çıkarıyor.
Daha ucuz olduğu için toz şekeri küp şekere tercih ediyor. Daha ucuz olduğu için kırık yumurta, kırık peynir, kırık pirinç alıyor.
Sağlığını riske atarak kızartma yağını birkaç kez kullanıyor. Kış yiyeceklerini yazdan hazırlıyor. Kışın pahalı sebze almamak için yazın patlıcan, fasulye, bamya, domates ve biber kurutuyor, donduruyor ya da konserve yapıyor. Salça, turşu, reçel gibi yiyecekleri satın almak yerine evde yaparak ucuza getiriyor. Sütü, kapıdan alıyor. Yoğurdu kendisi yapıyor.
-AKILLI SAYAÇ KULLANILIYOR-
Elektrik, su ve yakıt giderleri ailelerin bütçesinde kiradan sonra en önemli yeri tutuyor. Tasarruf yapan aileler, aydınlatmada floresan lamba ya da az enerji tüketen tasarruflu ampullere yöneliyor. Televizyon izlerken ışığı kapatıyor. Saçını, fön makinası yerine havlu ile kurutuyor.
Beyaz eşya alırken, az enerji ile çalışan ürünleri tercih ediyor. Kimi aileler de günün belli saatlerinde indirim imkanı sağlayan “akıllı sayaç”ları kullanarak aylık elektrik tüketimini aşağıya çekmeye çalışıyor.
Çamaşır ve bulaşık makinasını 22.00-06.00 saatleri arasında çalıştırarak yüzde 55 civarında tasarruf sağlıyor. Ütüyü de geç saatlerde yapıyor. Su tüketimini azaltmaya çalışan vatandaş, banyoda sabunlanırken, diş fırçalarken ve traş olurken musluğu kapatıyor.
Suyu havayla karıştıran ya da elini altına tuttuğunda açılıp çektiğinde kapanan fotoselli muslukları tercih ediyor. Bu tasarruf yöntemine özellikle işyerlerinde başvuruluyor.
-KULLANILMAYAN ODALARIN RADYATÖRLERİ TAMAMEN KAPATILIYOR-
Özellikle kış aylarında yakıt masrafları ailelerin bütçelerine ağır bir yük getiriyor. Konutlarda ısı yalıtımı yaygınlaşıyor. Ahşap yerine PVC malzemesinden üretilen pencere ve kapıların kullanımı yaygınlaşıyor. Bakımı ve temizliği kolay olan bu malzeme, ısı yalıtımı sağlıyor.
Tüm aile bireylerinin işe ya da okula gittiği için günü dışarıda geçirdiği evlerde, kombiler kapatılıyor ya da iyice kısılıyor. Kullanılmayan odaların radyatörleri tamamen kapatılıyor. Sobalı evde oturan alt gelir düzeyindeki vatandaş ise sokaklardan odun parçaları, sebze-meyve kasaları, karton kutu, gazete toplayıp yakacak yapıyor.
Yemeğini ve çayını soba üzerinde pişiriyor. Sobada ısıttığı suyla yıkanıyor. Yazın suyu güneşte ısıtıyor. Pencerelerine naylon, kapı kenarlarına sünger yapıştırarak ısı izolasyonu yapıyor. Özellikle sanayideki işyerinde ısınmak için pet şişe ve eski otomobil lastiği yakılıyor. Doğalgaz kartlarını da nisbeten daha ucuz olan yaz aylarında dolduruyor.
-MARKET İNDİRİMLERİ SIKI TAKİPTE-
Geçim sıkıntısının tasarruf yapmaya zorladığı aileler, marketlerin indirimlerini sıkı bir şekilde takip ediyor.
Emekli vatandaşlar marketleri tek tek dolaşarak fiyat araştırması yaparken, dolaşmaya vakti olmayanlar indirim kataloglarına bakıyor. İndirimleri yakından takip ediyor. Pek çok tüketici, marketlerin kapıdan kapıya servis araçlarını tercih ediyor. Yakıt giderlerini kısmak isteyen aileler internetten market alışverişi yapıyor.
Ucuz elektronik eşya almak isteyen tüketiciler elektronik market zincirlerinin indirimli açılışlarında geceden sıraya giriyor. Tüketiciler marketlerin verdiği indirim kartlarına rağbet gösteriyor. Kiminin cebinde birkaç tane market indirim kartı bulunuyor.
-MARKET MARKALI ÜRÜNLER GÖZDE-
Marketler, alım gücü düşük müşterileri için kendi isimlerini taşıyan ucuz ürünlere de raflarında geniş yer veriyor. “Market markaları” pazarı her yıl büyüyor, ürün çeşidi gittikçe artıyor. Meyve suyu, süt, ayran, peynir, zeytin, kuruyemiş, çikolata, kraker, gofret, kek, bakliyat, makarna, sıvı yağ, margarin, baharat, salça, ketçap, mayonez, sirke, çay, küp şeker, toz şeker, bal, reçel, pekmez, puding, un, salam, sucuk, deterjan, çamaşır suyu, yumuşatıcı, yüzey temizleyici, koku giderici, temizlik bezi, bulaşık süngeri, tuvalet kağıdı, kağıt havlu, kağıt peçete, kağıt mendil, şampuan, duş jeli gibi pek çok ürün artık market markalı olarak da satılıyor. Dar gelirli vatandaşlar da markalı ürünler yerine organize perakende mağazaların kendi isimleriyle fason olarak yaptırdıkları bu ürünleri kullanıyor.
-DAR GELİRLİNİN YEMEĞİ BAYAT EKMEK BÖREĞİ-
Vatandaşın kemer sıktığı dönemlerde ekmek tüketimi de artıyor. Özellikle kalabalık aileler, belediyelerin ürettiği ucuz ekmeği tercih ediyor.
Kimileri “halk ekmek” büfeleri önündeki uzun kuyruklara girerken, kimileri de ucuz bayat ekmek satan fırınlara yöneliyor. Dar gelirli ailelerde ekmek ziyan edilmiyor. Bayatlayan ekmekler, ekmek balığı, bayat ekmek böreği ya da köfte yapımında değerlendiriliyor.
-MARKETLERİN SERVİS ARAÇLARINA MÜŞTERİ GİBİ BİNEREK KAÇAK YOLCULUK YAPIYOR-
Otomobili olan ailelerde akaryakıt giderleri bütçeye ek bir yük getiriyor. Sürekli artan akaryakıt fiyatları karşısında bocalayan vatandaş, akaryakıt giderlerini paylaşmak için, işyeri aynı güzergahta olan yol arkadaşları buluyor. Yol arkadaşlığı özellikle İstanbul’da yaygın olarak uygulanıyor. Hatta, yol arkadaşı arayanları buluşturmak için kurulmuş internet siteleri bile var.
Benzin masrafları ile baş edemeyen sürücüler araçlarına LPG taktırıyor. Dolayısıyla, araçlarda LPG kullanımı giderek artıyor. 2008 yılı sonu itibariyle 13 milyon 765 bin araçtan 2 milyon 276 bini LPG’li. Kimileri mecbur kalmadıkça otomobilini kullanmıyor. İşine servisle ya da toplu taşım araçlarıyla gidiyor. Bazıları ise otostop yapıyor. Kimileri de metroya kadar otomobiliyle gidip yola metro ile devam ediyor. Otomobil için parça lazım olduğunda orijinali yerine çıkma parçaları tercih ediyor.
Otomobilin lastiğini değiştirmek yerine kaplatıyor. Otoyollar yerine parasız yolları kullanıyor. Otomobili olmayan vatandaş ise yakın mesafelere yürüyerek, uzak mesafelere toplu taşım araçlarıyla gidiyor. Bazıları da marketlerin servis araçlarına müşteri gibi binerek kaçak yolculuk yapıyor. Uçakla seyahat etmesi gerekiyorsa biletini günler öncesinden satın alarak erken rezervasyon indirimlerinden yararlanıyor.
-SİNEMAYA GİDEMEYİNCE KORSAN VCD ALIYOR-
Dar gelirli vatandaş, bütçesinden sinemaya pay ayıramayınca, sinemayı eve taşıyor. Sinema biletine vereceği parayla 5-6 adet korsan DVD-VCD satın alarak ya da internet sitelerinden film indirerek evinde izliyor. Müziksever vatandaşlar da kaset ve CD’ye para vermek yerine, yine internet sitelerinden müzik parçaları indirmeyi tercih ediyor.
Kitap ihtiyacını da ya eş-dosttan karşılıyor ya da korsan kitap satın alıyor. Konsere gidecek parası olmayan vatandaş, belediyelerin halk konserlerine gidiyor. Eğlence yerlerine gidemeyince, alışveriş merkezlerinde vitrin seyrederek vakit geçiriyor. Dışarıda yemek yemiyor, evinde yiyor.
-İLANLARINI İNTERNET SİTESİNE VERİYOR-
Vatandaş ücretsiz olduğu için satılık otomobil, satılık ve kiralık ev gibi ilanlarını gazetelere değil bu amaçla kurulmuş internet sitelerine veriyor. Özellikle öğrenciler, internete para ödememek için, ücretsiz olarak bağlanabileceği alışveriş merkezlerine gidiyor.
-BİT PAZARI VE SOSYETE PAZARI-
Bütçesini denkleştirmeye çalışan alt gelir grubu “bit pazarı”nın, orta gelir grubu ise “sosyete pazarı”nın yolunu tutuyor. Alt gelir grubuna mensup aileler, mobilya, beyaz eşya ve giysi alımında ikinci el ürünleri tercih ediyor.
“Bit pazarı” olarak tabir edilen ikinci el eşya satılan mekanlara ve ikinci el mağazalarına ilgi gittikçe artıyor. Orta gelir grubu ise giysi, çanta ve ayakkabı gibi ihtiyaçlarını karşılarken markalı ürünler yerine, sosyete pazarlarında satılan taklit ürünleri tercih ediyor. Outlet ve spot mağazalar da orta gelir grubunun alışveriş yaptığı yerler arasında yer alıyor.
-AÇIK PARFÜM, AÇIK DETERJAN, AÇIK MAKARNA-
Vatandaş, kozmetik, temizlik ürünleri ve kuru gıdada, ambalajlı ve markalı ürünler yerine daha ucuz olan açık ürünleri tercih ediyor.
Onlarca lira ödeyerek parfüm almaya gücü yetmeyen vatandaş, açık parfüm tüketiyor. Açık bulaşık deterjanı, açık çamaşır deterjanı, açık çamaşır suyu ve açık şampuan gibi ürünler, dar gelirlileri temizlik ürünleri için büyük masraflar yapmaktan kurtarıyor. Vatandaş, makarna, mercimek, pirinç, bulgur, şehriye, kuru fasulye, nohut gibi kuru gıdalarda da pazarlarda satılan açık ürünlere yöneliyor.
-ETİ GRAMLA, KUMAŞI KİLOYLA ALIYOR-
Kemer sıkan vatandaş, gıda ihtiyaçlarını kiloyla değil gramla alıyor. Özellikle et, kıyma, pastırma gibi pahalı gıdalarda gramla alışveriş yaygın. Eti gramla alan vatandaş kumaşı kiloyla alıyor. Kiloyla, eteklik, gömleklik, nevresimlik, perdelik kumaş satan mağazalar yaygınlaşıyor.
-KAÇIK ÇORAPLARDAN BULAŞIK BEZİNE, ESKİ PANTOLONLAR ŞORTA-
Vatandaş, eski ya da modası geçmiş giysilerini ve ayakkabılarını çöpe atmak yerine tamir ettirerek ya da modelini değiştirerek kullanmaya devam ediyor. Ortanın üzerinde gelir düzeyine sahip olanlar bile modası geçmiş ayakkabılarını, topuk ya da burun şeklini değiştirerek yeniliyor. Alt gelir grubundakiler tabanı delinmiş ya da sökülmüş ayakkabılarını tamir ettiriyor. Eski giysiler de çöpe atılmıyor, modeli değiştirilerek modaya uygun hale getiriliyor.
Kışlık gömlek, kolları kesilerek yazlık gömlek haline getiriliyor. Eski pantolonlar şorta dönüşüyor. Eskiyen gömlek yakaları sökülüp ters çevriliyor ya da tamamen kesilerek hakim yaka yapılıyor. Alt gelir grubundaki vatandaşlar eski kazakları bile söküp paspas, elbezi, lif örerek değerlendiriyor. Kaçık çoraplardan bulaşık bezi, eski tişört, atlet, havlu ve çarşaflardan toz bezi ya da yer bezi yapılıyor. Büyük çocukların küçülmüş giysileri kardeşlerine giydiriliyor. Eski buzdolaplarına kaplama yapıyor, koltuk yüzleri değiştiriliyor.
-ARAMAK YERİNE ÇAĞRI YAPMAK-
Köyü ile bağını koparmayan düşük gelir düzeyindeki ailelerin kışlık erzağı memleketten geliyor. Sofraya kırmızı et koyamayan, beyaz et ya da sakatat alıyor. Zeytinyağı yerine mısır özü ya da ayçiçeği yağı, damacana su yerine çeşme suyu kullanıyor.
Çocuğuna hazır mama alamayan pirinç unundan mama yapıyor. İşyerinde yiyeceği yemeği evinden götürüyor. Şehirlerarası yolculuk için kumanya hazırlıyor. Gelir düzeyi çok düşük olanlar, kış aylarında buzdolabını çalıştırmıyor, yiyecekleri balkonda muhafaza ediyor. Sigaranın ucuzunu içiyor, onu da alamazsa tütün sarıyor. Faturalı hat yerine kontörlü cep telefon kullanıyor.
Faturalı hat kullanan tanıdığını aramak yerine çağrı yaparak “sen beni ara” mesajı veriyor. Doğrudan aramak yerine kısa mesajla haberleşiyor. Faturalı hat kullananlar GSM şirketlerinin indirimli tarifeleri arasından en hesaplısını seçmeye çalışıyor. Ucuza konuşmak için GSM şirketleri arasında dolaşıyor, kampanyaları takip ediyor. İkinci el cep telefonu alıyor.
-GELENEKSEL AİLEYE DÖNÜŞ-
Kira giderini karşılamakta zorlanan çiftler aile büyüklerinin yanına taşınıyor ya da aile büyükleri evlerini kapatıp çocuklarının yanına taşınıyor.
Aile büyüklerinin emekli maaşı da haneye ek gelir olarak giriyor. Büyük şehirlerde, bekarlar aynı evi paylaşıyorlar. Böylece kira, elektrik, su ve doğalgaz faturaları hafifliyor. Ev kiralanırken kombili, kapıcısız ve asansörsüz olanlar tercih ediliyor.
-SAĞLIKTAN TASARRUF-
Dar gelirli vatandaş, grip, nezle, soğuk algınlığı için doktora gitmek yerine bitki çaylarıyla, şifalı otlarla ya da ucuz ve bilindik ilaçlarla kendi kendini tedavi ediyor. Ağrılarını ağrı kesici ile dindiriyor. Çocuğunun dişini kendisi çekiyor.
-BESLENME ÇANTASI” DÖNEMİNE GERİ DÖNDÜ-
Çocuklu ailelerle eğitim giderleri de önemli bir masraf kalemi. Eğitim giderlerine yetişemeyen vatandaş, çocuğunu özel okuldan alıp devlet okuluna gönderiyor. Çocuğuna okul harçlığı veremeyen alt gelir düzeyindeki aileler ise “beslenme çantası” dönemine geri döndü.
Pek çok dar gelirli aile çocuğuna harçlık vermek yerine sandviç hazırlıyor. Okul kitaplarını alamayan aileler, bir üst sınıftaki öğrencilerin kullanılmış kitaplarını istiyor ya da ikinci el kitap ders kitabı satın alıyor. Defteri ise kiloyla alıyor. Üniversite öğrencileri özellikle pahalı yabancı dil kitaplarını fotokopi yoluyla çoğaltıyor.
-DÜĞÜN YERİNE NİKAH TÖRENİ-
Dar gelirli çiftler düğün yerine sade bir nikah töreni ile dünya evine giriyor. Düğünü evde ya da apartmanın bahçesinde yapıyor. Gelinlik ve damatlığı kiralıyor. Düğünde takılan takıları bozdurup eşyaların borcunu ödüyor. Çiftler balayı yerine memleketlerine gidiyor.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...