Bizim toplumumuz ve kültürümüz daha çok tahıl ağırlıklı bir beslenmeye dayalıdır. Kişi başına düşen et, tavuk veya süt ürünlerindeki miktarın az olması maalesef ekonomik nedenlere da bağlıdır. Ama bunun yanında ekmek, pilav veya makarna her sofranın vazgeçilmez besinleridir.
Yıllarca şekil değiştiren diyet akımlarında gün geçtikçe karbonhidratlar azaltılmaya hatta mümkünse yenmemeye başlandı. Bunun yanlış olduğunu ve aslında beslenmemizin en az yarısının karbonhidrat olması gerektiğini hep belirtiyorum. Gelelim bizim sofralarımızın vazgeçilmez pilav ve makarnalarına…
Ülkemizin genelini düşünürsek pilav ve makarna tereyağlı olmazsa olmaz diyenler çoğunluktadır. Tereyağı yerine zeytinyağına dönüş artmaktadır ama tereyağı veya zeytinyağı fark etmez bol yağlı pişen pilav tabi ki şişmanlatır. Uzak Doğu'ya veya Asya ülkelerinin beslenmesine baktığımızda bizden daha çok pirinç tüketimi vardır. Ama yağsız haşlama pirinç ve küçük porsiyonlardadır.
Eğer sizde pilav ve makarnayı daha az yağlı hatta yağsız, baharatlarla lezzetlendirip, sebzeli soslar yaparsanız rahatlıkla tüketebilirsiniz. Ve hayatımızın yasak yiyecekleri içine sokmazsınız. Yapılan yanlışlardan biri de ana yemek yanında bir tabak pilav ve makarna olmasıdır. Halbuki yemek yanına ordövr şeklinde az porsiyon pilav makarna konulursa şişmanlatmaya neden olmaz.
Makarna, pilav, bulgur veya patates gibi karbonhidrat ağırlıklı yemeklerin miktarına ve yağına dikkat edildiği sürece zayıflama programlarının içinde yer alabilir, bunları yiyerek de zayıflayabilirsiniz.
Ordövr Şeklinde Yiyerek Kilo Verin
Kilo almanın en büyük nedenlerinden biri de fazla miktarda yemektir. Porsiyon kontrolünü sağladığınız zaman kilo vermeniz ya da kilonuzu korumanız daha kolaydır. Çünkü belli bir sistemde ya da standart bir şekilde yemek yiyemiyorsanız yediğiniz yiyeceklerin miktarını azaltmak da bir yöntemdir. Birkaç çeşit yemek olduğu zaman her yemekten azar azar alıp tabağınızı ordövr şeklinde hazırlamak porsiyon kontrolünü sağlar. Bu yöntemle hem sevdiğiniz yemeklerden mahrum kalmazsınız hem de kilo verebilirsiniz.
Eskiden Bal, Kaymak, Tereyağı Şişmanlatmıyor muydu?
Çoğunlukla her insanın ailesinde her şeyi yiyen ama şişmanlamayan bir büyük vardır. Bunu genelde görüştüğüm kişilerden de duyarım. ‘Benim dedem tereyağını yerdi, üstüne tatlısını yerdi ama 80-90 yaşına kadar sağlıklı yaşadı ’ gibi size de tanıdık gelecek bir tereyağı, bal veya kaymak hikayesi bilinir. Bu gibi yüksek kalorili ve genelde yasaklanan besinleri şimdiyi ve eski zamanları düşünerek tartışmalıyız. Günümüzde insanların hareketsizliğinden ve bunun gittikçe şişmanlatmasından yakınılıyor. Eski zamanlarda dedelerimiz daha fazla hareketliydiler. Bu kadar araç yoktu, eşyasını kendi taşıyordu, işine yürüyerek gidip geliyordu…Örnekleri arttırabiliriz. Ama şimdiki zamanı düşünün; artık alışveriş bile internetten yapılıyor paketler hazır eve geliyor. Her şey daha çabuk, daha kolay ve pratik şekilde hazırlanıyor. Dolayısıyla insanların iş gücü gittikçe azalıyor. Bu nedenle yıllar öncesinde insanlar daha çok enerji harcadıkları için kalorili yiyecekleri de daha rahat yiyorlardı.
Başka önemli bir konu da artık besinlerin sahip oldukları besin değerlerinin eskisi gibi olmaması. Endüstriyel tarım, çevre kirliliği ve kullanılan ilaçlar nedeniyle artık topraklar önemli elementlerden yoksun, yetişen bitkiler de. Almanya da yapılan bir çalışmada 1985 ve 1996 da bazı meyvelerin ve sebzelerin vitamin değerleri karşılaştırılmış ve ciddi azalmalar görülmüş. 1996 ile 2010 karşılaştırılsa büyük olasılıkla azalmalar devam ediyordur.
Bunları düşündüğünüzde eski insanların neden tereyağını, kırmızı eti veya kaymağı yedikleri halde daha sağlıklı olduklarını anlayabiliriz.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...