Ancak şu an için, Köşk adaylığı kesinleşmiş gibi görülüyor. Hele geçen hafta sonundaki Kurultay, bu durumu adeta gözümüze sokan jestlerle doluydu.
Abdullah Gül'ün ön plana çıkarılışı, hakkında edilen sözler ve parti içinde verilen yer, gelecekteki değişimi açıkça gösteriyordu.
Erdoğan, çok akılcı bir taktik uyguluyor. Adaylığının kimleri, hangi güçleri rahatsız edeceğini çok iyi biliyor. İşin zorluğunun, duyarlıkların farkında. Bundan dolayı, adaylığını damardan girerek ve yavaş yavaş vererek hazırlıyor. Bir gün geri çekiliyor, ertesi gün "evet" sinyali veriyor. Hep şüphede kalıyoruz. O zaman da tartışmalar şiddetleniyor. Konuşuyor, tartışıyor ve dikkat edecek olursanız, giderek alışıyoruz.
Ancak içimizde hiç alışamayan ve hiçbir zaman alışamayacaklar da var. Onlar da, giderek kendi cephelerini oluşturuyor ve tutumlarını sertleştiriyorlar. 10 Kasım törenleri ve Ecevit'in cenazesindeki manzaralar, Cumhuriyet Cephesi'nin reflekslerini gösterdi.
Peki, Erdoğan durdurulabilir mi?
Gözü korkutulup vazgeçirilebilir mi?
ERDO
AK Parti liderinin Kö
şk'e çıkma niyetiyle ilgili izlenimler pekiştikçe, laik kesimin tutumu da sertleşiyor.Özellikle CHP, bu kesimin bayraktarl
ığını yapıyor. AKP'ye bir alternatif olduğunu gösteriyor. AKP'yi istemeyenlerin ve laiklerin CHP'den başka seçenekleri bulunmadığı mesajını veriyor. Deniz Baykal, söylemini giderek sertleştiriyor. Başbakan'ı, laik sistemi değiştirmek isteyen adam, kendini de laikliğin sembolü olarak niteliyor. "Ya ben, ya o" diyor.CHP'nin ön planda göründü
ğü bu mücadelenin içinde, Türk Silahlı Kuvvetleri, Cumhurbaşkanlığı makamı, YÖK, bir bölüm üniversiteler, bazı Sivil Toplum Örgütleri ve medyanın önemli bir bölümü rol alıyorlar.Bütün bu bask
ılar, Tayyip Erdoğan'ın gözünü korkutacak mı?Hatta aksini dü
şünüyorum. Baskılar arttıkça, Erdoğan'ın inadının da artacağına ve kararlılığının daha da pekişeceğine inanıyorum. Zira, Erdoğan böyle bir insan. Tabiatı bu. Değişmesine de imkan yok. Cumhurbaşkanı olması durumunda, Türkiye'nin laiklikten uzaklaşacağını reddediyor. Türkiye'de rejimin değiştirilemeyeceği, AK Parti'nin de böyle bir niyeti olmadığını vurguluyor. Söylenen bütün sözleri, itirazları samimi bulmuyor. Bunların sadece siyaseten söylendiğine, genel seçimlerle ilgili hesaplardan dolayı böyle bir taktik sürdürüldüğüne inanıyor.Ba
şbakan ayrıca, askerin bu işi darbe yapmaya kadar götüreceği fikrinde de değil. Onu en çok düşündüren, Çankaya'ya çıkması durumunda partinin genel seçimlerde nasıl bir performans gösterebileceği ve orta vadede de partinin dağılıp dağılmayacağı.Bu iki sorunun yan
ıtını da Gül'e bağlıyor. Gül'ün maharetine bırakıyor. Belki de kendi içinden "Bu kadarını da Gül düşünsün" diyor.
ASKER DARBE YAPMAZ...
Aç
ıkça konuşulmuyor, kimse fazla tartışmıyor, ancak herkesin kafasında, Başbakan'ın Köşk'e çıkması durumunda Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ne yapacağı sorusu yatıyor.Türk Silahl
ı Kuvvetleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Tayyip Erdoğan'ı Cumhurbaşkanı seçmesi durumunda darbe yapar mı?Asl
ında TSK'nın müdahale etmesini isteyen çevreler var. Hatta, derinden derine darbe yapması için kışkırtanlar, açıkça göz kırpanlar, açık-kapalı mesaj gönderenler de var.Kimi politikac
ılar, kimi bilim adamları, emekli asker, yargıç, savcı ve Sivil Toplum Örgütü de var. Bu baskılar önümüzdeki aylarda daha da yoğunlaşacak ve 2007 Nisan'ın da en üst düzeye ulaşacak.Peki ne olacak?
Türk Silahl
Avrupa Birli
ği'nin, Washington'un olası tepkilerini düşünelim... Bölgedeki kırılganlıklara, özellikle de Kürt sorunundaki gelişmelere bakalım...Sonra yan
ıtımızı verelim: Genelkurmay böyle bir gelişmeye müsaade etmez... Bekler, izler, Cumhuriyet'in temel ilkelerine, özellikle laiklikle ilgili olarak erozyona yol açıp açmayacağına bakar. Durumu değerlendirir ve sonradan -ileri bir tarihte- ne yapacağına karar verir. Türk Silahlı Kuvvetleri uyarıda bulunur, rahatsız olur, ancak Cumhurbaşkanlığı'na eşi türbanlı birinin seçildiğinden dolayı, tüm sorumluluğu yüklenip işe el koymak yerine, bu görevi sivil topulumun yüklenmesini tercih eder.Benim de
ğerlendirmem böyle...
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...