Rüstem Paşa kimdir? Rüstem Paşa nasıl öldü? Mezarı nerededir? Rüstem Paşa'nın mezarı Şehzade Camii bahçesindeki türbededir. Rüstem Paşa tarihçilere göre hastalanarak eceliyle ölmüştür, Rüstem Paşa'nın mezarı Şehzade Camii bahçesindeki türbededir.
Rüstem Paşa tarihçilere göre hastalanarak eceliyle ölmüştür, Rüstem Paşa'nın mezarı Şehzade Camii bahçesindeki türbededir. Şehzade türbesinin içi rengarenk çinilerle doludur. Ortadaki sandukada Şehzade Mehmed, sağında Şehzade Cihangir yatar, solunda Hümaşah Sultan. Şehzade türbesinin sol tarafında Rüstem Paşa'nın türbesi bulunur.Muhteşem Yüzyıl dizisinde Rüstem Paşa'yı Ozan Güven canlandırmaktadır.
Rüstem Paşa Kimdir?
Rüstem Paşa, yaklaşık 1500 yılında Hırvat asıllı Hristiyan bir ailenin çocuğu olarak Saraybosna yakınlarında olan ya Butmir ya da Sarajevsko Polje adlı bir köyde doğmuştur. Ailesinin adının Opukovi? veya Cığaliç olduğu bildirilmektedir. Babası Mustafa Bey (Paşa) olup Sinan (Kaptân-ı Derya Sinan Paşa, ö. 1554) ve Nefise adlı iki kardeşi olduğu belirtilmektedir.Genç yaşta İstanbul'a getirilip devşirilen Rüstem Paşa Enderun'da eğitim gördü. Enderundan rikâb ağalığı ile çıktı. 1526 Mohaç Muharebesi'ne silahdar olarak katıldı. Bu seferden döndükten sonra birinci imrahor görevine tayin edildi. Üstün yetenekleri dolayısıyla Sultan Süleyman'ın gözüne girdi. Önce Diyarbakır beylerbeyi oldu. Sonra Anadolu beylerbeyliğine nakledildi. 1539'da üçüncü vezir olarak görevlendirildi. Üçüncü vezir iken 26 Kasım 1539'da Şehzade Cihangir ve Şehzade Bayezid'in sünnet düğününde Kanûnî Sultan Süleyman'ın kızı Mihrimah Sultan ile evlendi. Bu nedenle 'damat' sıfatıyla anılır.
Padişaha damat olması söz konusu olunca Rüstem Paşa'yı çekemeyen rakipleri onun cüzzamlı olduğu dedikodusunu yaymışlardı. Bunun üzerine hassa hekimlerinden Mehmet Halife, bu söylentinin gerçek olup olmadığını araştırmak için paşayı muayeneden geçirdi. Muayene sırasında gömleğinde bir bit bulundu. O günlerdeki tip bilgisine ve halk inanışına göre bir cüzamlının üzerinde bit barınamaz olduğu kabul edilmekteydi. Gömleğindeki bit, cüzzamlı olmadığına delil olarak kabul edilerek evlenmesine izin verildi.
“ Olucak bir kişinin bahtı kavi talii yar.
Kehlesi dahi mahallinde anın işe yarar. „
Rüstem Paşa için söylenmiştir. Ballı adamın üzerinde bit çıksa işine yarar, anlamındadır ve üzerinde bit çıkması üzerine dile getirilmiştir. Bu yüzden, tarihçilerin kendisine vermiş oldukları bir diğer isim "Kehle-i İkbal" (İkbal Biti) Rüstem Paşa'dır.
1544'de Hadım Süleyman Paşa'nın azledilmesi üzerine yerine getirilmesi beklenen ikinci Vezir Deli Hüsrev Paşa'yı Hürrem Sultan'ın emriyle birbirine düşürdü ve ardından Kanuni Sultan Süleyman hem Hüsrev Paşa'yı hem de Hadım Süleyman Paşa'yı azledip sadrazamlığa Rüstem Paşa'yı getirdi.
Hürrem Sultan ve kızı Mihrimah Sultan bir olup Şehzade Mustafa'nın idamına ortam hazırladı. Kanuni, Şehzade Mustafa'yı öldürttükten sonra yeniçerilerin ayaklanma çıkarabileceği korkusuyla Rüstem Paşa'yı azletti (1553) ve yerine Kara Ahmet Paşa'yı getirdi.
Ancak Hürrem Sultan ile Mihrimah Sultan, Rüstem Paşa'yı sadrazamlığa tekrar getirebilmek için çalıştılar. 29 Eylül 1555 tarihinde Kanuni Sultan Süleyman basit bir bahaneyle Kara Ahmet Paşa'yı Divan-ı Humayun'un ortasında idam ettirdikten sonra Rüstem Paşa tekrar sadrazam oldu. 10 Temmuz 1561 İstanbul'da ölümüne dek sadrazamlık görevini sürdürdü. Cenazesi Şehzade Camii bahçesindeki türbesinde gömülüdür.
Değerlendirilmesi
Sicill-i Osmani'de şöyle değerlendirilmektedir.
Zengin, tedbirli, akıllıydı.
Eserleri
Biri Tekirdağ'da, diğeri İstanbul'da kendi adına yaptırdığı 2 adet camii vardır. Edirne' de Mimar Sinan'a Rüstem Paşa Kervansarayı'nı yaptırmıştır. Ayrıca Kütahya'da Anadolu Beylerbeyliği yaptığı sırada bir medrese ve bir hamam yaptırmıştır. Kütahya'daki bu eserlerden hamam günümüze kadar gelmiş; taç kapısının bir bölümü hariç yıkılan medrese ise orjinaline uygun olarak yeniden yapılmıştır.
Rüstem Paşa'nın tarihçi olarak Osmanlı kültürüne katkıları da bulunmaktadır. Tevarih-i Ali Osaman veya Tarih-i Rüstem Paşa adı ile yazdığı tarih eseri Osmanlı devletinin kuruluşundan 1561'e kadar dönem tarihini ihtiva etmektedir. Bu eserde kendisinin büyük katkısı olan Kanuni devrini işlemiş ve Osmanlı devletinin gelişmesinin zirvesine tarihsel bir pencere açmıştır. Ancak bu eserin 1923'de ilk Almanca çevrisini (Die Osmanische Chronik des Rüstem Pascha adlı) yapan I. Ferrer ve bazı diğer tarihçiler bu eserin Rüstem Paşa tarafından şahsen yazıldığına şüphe ile bakmaktadırlar.
Rüstem Paşa arkasında büyük miktarda mücevherat, altın ve gümüşten yapılmış değerli eşya bıraktı. 1.700 köle, 2.900 at, 1.160 deve, 8.000 dülbent, 780 bin sikke-i hasene, 5.000 hilat, 1.100 altın üsküf, 2.009 yük keçe, 2.000 zırh, 100 gümüş eyer, 500 mürassa altın eyer, 130 çift altın üzengi, 760 mürassa kılıç, 1.500, gümüşlü tolga, 1000 gümüşlü sesper, Anadolu ve Rumeli'de sahip olduğu 1.000 çiftlik zenginliklerinin önemli bir kısmını oluşturmaktaydı.
Yerli ve yabancı kaynaklar..(onu)... abus çehreli ve aksi bir adam olarak tanıtmaktadır. Aynı zamanda onu hüsn-i tedbir sahibi, kabiliyetli, müktesit bir devlet adamı olarak bildirilmektedir.Kısa dönemde devlet hazinenin doldurulmasına önem vermiş, bunun uzun dönemde nelere sebep olacağını düşünememiştir. Örneğin önce hass-ı hümayun ve sonra diğer hasları iltizam suretiyle işletmesi hazineye büyük gelir sağlamıştır; ama bu, toprakları işleten mültezimlerin toprakların verimliğini artırmak hatta aynı seviyede tutmak için yatırım yapmamalarına ve böylece zamanla tarım topraklarınin verimliğinin kaybolmasına neden olmuştur. İltizam satışlarında bir rüşvet şekli olan komisyon verilmesinin yaygınlaşması; hazineyi doldurmak için bahşiş, peşkeş vb. isimler takılan bir çeşit rüşvet alıp ve verilmesi usul haline getirmiştir. Bu türlü yolsuz kazanç kazanma ile kendi şahsi servetini de büyük miktarlara yükseltmiştir.[1] Bu yolsuz kazancın yaygınlaşıp alışılır görenek haline girmesi, devlet kademesinde rüşvetin yaygınlaştırılması Osmanlı İmparatorluğu'nun içine bozulma tohumlarını atmıştır.
Şehzade Mehmet Camii ya da Şehzadebaşı Camii olarak da bilinir. İstanbul'un Fatih ilçesinde yer alan ve Mimar Sinan tarafından yapılan cami. I. Süleyman tarafından Saruhan Sancak Beyi iken 1543'te 22 yaşında ölen oğlu Mehmed adına yaptırılmıştır. Camiyi 1543-1548 yılları arasında Mimar Sinan'a yaptırttı. Mimar Sinan'ın çıraklık eserimdir dediği camidir.18,42 metrelik kubbesi 4 büyük yarım kubbeye yaslanır. Şadırvan avlusu 12 sütunda 16 kubbelidir. İkişer şerefeli çift minaresi vardır. İmaret ve medrese, tabhane, türbeler cami bahçesinde ve arka sokaktadır.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...