İşte Şamil Tayyar'ın Star'daki yazısı...
Tuncay’ı gözümüz gibi korumalıyız
Yeni Şafak Yazarı Fehmi Koru’nun (Taha Kıvanç) 22 Şubat’ta yayınlanan ‘Hüsnü kuruntu’ başlıklı yazısı, son dönemdeki en çarpıcı yazılardan biriydi. Koru, şu soruya yanıt arıyordu: ‘Hrant Dink’in ısrarlı taleplerine sağır kalarak kendisine koruma tahsis etmeyen devlet, Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’i koruyor mu acaba?’
Zihninde böyle bir sorunun dolanmaya başlamasının nedeni ise yakın tarihte gerçekleştirdiği Washington gezisiydi. Koru, bir tespitini paylaşıyor: ‘Devletin ilgili birimlerinde İskenderun-Diyarbakır arasında çok tuhaf kaçan seyrüsefer bilgileri bulunuyor; Hrant Dink olayında Trabzon-İstanbul seyrüseferi önceden dikkat çekmişti, ama üzerine gidilmedi, bu defa hazırlıksız yakalanılmak istenmiyor...’
Koru’nun bir de tavsiyesi var: ‘Ben devletin yerinde olsam, hayatına karşı bir eylemin ülkeyi ne kadar sarsacağını hesap edemesem de Osman Baydemir’i gözüm gibi korurdum...’ Koru, minderin etrafında dönüp dolaşmış ama vermek istediği mesaj şu: Dikkat, ülkeyi kaosa sürüklemek isteyenler Baydemir’e suikast girişiminde bulunabilir.
Böyle bir hatırlatmaya neden ihtiyaç duyduğuma gelince... Bir ‘secret’ dostla ‘deep’ sohbetimiz oldu. Dedi ki; ‘Türkiye’yi kaosa sürükleyecek yeni teşebbüsler olabilir.’ ‘Kimler üzerinden’ diye soruya başlarken sözümü kesti: ‘Böyle bir eylemin hedeflerinden biri iktidar partisi olabilir, ama en az onun kadar önemli olan, bazı eski defterler de kapatılmak istenebilir...’
Bu ifadelerin önü, arkası da var. Ürkütücü iddialardı. Haliyle Koru’nun bu yazısı geldi aklıma. İzniyle, tavsiye cümlesini şu şekilde uyarlamak istiyorum: ‘Ben devletin yerinde olsam Tuncay Özkan’ı gözüm gibi korurdum.’
Buradan herkesi uyarıyorum...
Eğin’e tavsiyem
Eski ANAP milletvekili Emre Kocaoğlu aradı. Gülmekten konuşamıyordu. Kendisini toparladığında sitem etti bize: ‘Şamilciğim dinci olmuşsun, 30 yıldır bizi nasıl kandırdın?’ Sonra şu kritik tahlili yaptı: ‘Eğer Genelkurmay, analitik çalışmayı böyle istihbaratlar üzerine yapıyorsa, biz nasıl savaşırız? Çünkü savaş hazırlığı, analiz üzerine yapılır.’
Sabah’ın başarılı diplomasi muhabiri Evren Mestçi’yle konuşuyoruz: ‘Aşk olsun, yıllardır birlikte çalıştık, bize nasıl fark ettirmedin dinci olduğunu?’ Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu ile sohbet ediyoruz. Takıldım: ‘22 yıllık meslek hayatımın 9 yılı Milliyet’te, 8 yılı Sabah’ta geçti, sizde sadece 1 yıl çalıştım ama sicilimi bozdunuz.’ Karaalioğlu, espritüel bir entelektüel: ‘Şamilciğim çok özür dilerim...’
Okumayanlar için hatırlatalım. Hadise şu: Genelkurmay’ın akreditasyon kapsamında hazırladığı bilgi notunda, star’la ilgili değerlendirmeler de var. Eski genel yayın yönetmenlerimiz Fatih Karaca, Alev Er ile eski Ankara temsilcimiz Zülfikar Doğan ve şahsım zikredildikten sonra şöyle bir ifadeye yer veriliyor: ‘Bahsi geçen tüm isimlerin dinci görüşlere sahip oldukları bilinmektedir.’
Er ve Doğan, star’dan ayrıldılar. Karaca ise Medya Grup Başkanı olarak görevini bir üst makamda sürdürüyor. Utanma duygusuyla değil yanlışı ortaya koymak için yazıyorum. Bu üç meslektaşımızın ‘dinci’ olarak kategorize edilmesi için ya ‘saf ‘ ya da ‘art niyetli’ olmak gerekir. Kendimle ilgili kısmı ise atın bir kenara. Savunmaya ihtiyacım yok. Çok merak edenler 22 yıllık mesleki geçmişime bakarlar.
Bir de Akşam yazarı Oray Eğin çıkmış diyor ki: ‘Bu 28 Şubat dönemine kıyasla gerçekçi veriye ve gözleme dayalı, detaylı çalışılmış bir rapor. Basını iyi takip etmeleri takdire şayan.’ Pes doğrusu. Ya raporu okumamış ya okuduğunu anlamamış. Belki de ‘köşe’ ve ‘yuvarlak’ arasında tercih zorluğu yaşıyor?
Sakın, yanlış anlaşılmasın. Ne demek istediğimi merak edenler, 4 Mart’ta yayınlanan ‘Köşeli olmak ya da yuvarlak’ başlıklı yazımı tekrar gözden geçirebilir.
Memecan 33 yıl önce farketmiş
Salih Memecan’ı anlatmaya gerek yok. Türk basınının en iyi kalemlerinden. Kalemini çizgilerle konuşturur. ‘Köşeli olmak ya da yuvarlak’ başlıklı yazım üzerine, aynı konuyu işlediği karikatürlerinden bir demet gönderdi. 1974 yılında siyah-beyaz yayınlanmış. Kare düşünceli adamın yuvarlak düşüncelilerle savaşını anlatıyor. İşte o çizgiler...
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...