Emin Pazarcı'nın yazısı
Türkiye seçime gidiyor. Siyasi partilerin adayları hummalı bir faaliyet içinde. Listelere giremeyenler ise şoku atlatmış durumda.
Listelere giremeyenler elbette buruklar... 1979 yılında aynı burukluğu Turgut Özal da yaşamıştı. Ancak, o yıl listeye girebilseydi, siyasi hayatı tamamen kararacaktı. Özal, daha sonra ne Başbakan ne de Cumhurbaşkanı olabilecekti! Turgut Özal, 1979 yılında Madeni Eşya Sanayicileri Sendikası'nın (MESS) Genel Başkanı'ydı. O yıl milletvekili yenileme seçimleriyle birlikte Senato'daki boşluklar için de seçim yapılacaktı. Siyasi partiler adaylarını belirliyorlardı.
Ülkücü İşçiler Derneği Genel Başkanı Muzaffer Şahin, aynı zamanda MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in danışmanlığını yapıyordu. İşçi kesimiyle ilgilendiği için de Turgut Özal'ı tanıyordu. Muzaffer Şahin, seçim öncesi Alparslan Türkeş'e bir teklifte bulundu:
- Efendim, milletvekili yenileme seçimleri ile birlikte İstanbul'da boşalan senatörlük için de seçim yapılacak. Benim bir adayım var. İstanbul'da Turgut Özal'ı aday gösterelim. Türkeş, şaşkın bir yüz ifadesi ile sordu: - Oğlum kim bu Turgut Özal? - MESS Genel Başkanı. - Oğlum kazanmasına kazanamayız, ama MESS Genel Başkanı'nın MHP'den aday gösterilmesi partimiz açısından fayda getirir. Sen kendisi ile bir ön görüşme yap, adaylık için nabzını yokla. Muzaffer Şahin, Turgut Özal'dan randevu aldı... Hemen İstanbul'a gitti...
MHP'nin adaylık teklifini kendisine iletti: - İstanbul'dan bizim senatör adayımız olur musunuz? Kısa bir görüşmenin ardından anlaşma sağlandı. Turgut Özal, MHP'nin teklifini prensipte kabul etti. O günlerde Türkiye'de araç üreten fabrikalarda kuyruklar vardı. Özal, Muzaffer Şahin'in talebi üzerine nüfuzunu kullandı. Telefonla Renault Fabrikası'nı aradı. MHP'ye destek amacıyla için iki adet binek araç siparişi verdi.
* * *
Şahin, Ankara'ya dönüp, Alparslan Türkeş'e "tamam" dedi: - Turgut Özal, MHP'den senatör adayı olmayı kabul etti. Türkeş, "Oğlum bir sıkıntı var" cevabını verdi: - Biliyorsun bizim senatörümüz yoktu. Kütahya senatörü Osman Bey (Albayrak) partimize katılırken, ben kendisine istediği yerden tekrar aday yapma sözü verdim. Onun da süresi doldu ve Kütahya yerine İstanbul'u istiyor. Oysa, İstanbul'da MHP'nin pek şansı yoktu. Kütahya'da ise, MHP'nin bütün gücünü kullanarak Osman Albayrak'ı yeniden Senato'ya sokması mümkün olabilirdi. Türkeş, kendisine bunu anlatmış, ancak Osman Albayrak "Kesinlikle İstanbul olacak" diye diretmişti. Türkeş de bunun üzerine Muzaffer Şahin'e, "Sen yeniden Turgut Bey'le görüş" dedi: - Durumu kendisine anlat. Biz Turgut Özal'ı önümüzdeki seçimde aday yapalım. Şahin, tekrar İstanbul'a giderek, Özal'la görüştü. Özal, hiçbir şey söylemeden telefonu kaldırdı. Şahin'in yüzüne bakarak Renault Fabrikası'nı aradı ve daha önce verdiği araç siparişini iptal etti. Kızdığı ve tepki gösterdiği belliydi.
* * *
Oysa, Osman Albayrak'ın "İlle de İstanbul" diye diretmesi Turgut Özal'ın kurtuluşu olmuştu. Özal, o dönem MHP adayı olsaydı, bütün geleceği kararacaktı. Seçilse "MHP senatörü" olarak Meclis'e girecekti. Seçilmese, MHP'nin Genel İdare Kurulu'na alınacaktı. 1980 İhtilali ile birlikte "siyasi yasaklı" olacaktı. ANAP'ı kuramayacak ve Başbakanlık koltuğuna oturamayacaktı. 8. Cumhurbaşkanı sıfatını da elde edemeyecekti. Osman Albayrak'ın inadı, Özal'ı Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığına taşıdı. İşte, "nasip" denilen şey bu! Seçim öncesi listeye giremedikleri için "Ah, vah" diye dövünenlere duyurulur.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...