Kaf Ajans'ın Türk halkının, siyasal katılım, demokratik tutumlar, düşünce özgürlüğü ve ordunun siyasete müdahalesi gibi konulardaki tutumlarının belirlemek üzere yaptığı araştırma çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Ankete göre Türk halkının öncelikli gündemi ekonomi ve demokrasi. Güçlü bir ekonomiye vurgu yapanların oranı yüzde 49, demokratik bir yönetime vurgu yapanların oranı da yüzde 39. Yüzde 12'lik bir kesim de 'önce güçlü bir ordu' diyor. Ankete katılanların yüzde 56'sı irtica diye bir tehlike görmediğini ifade ediyor.
Eğitim-Bir-Sen tarafından Kaf Ajans'a yaptırılan “Türkiye'de Demokrasi Kültürü ve Siyasal Durum Analizi” başlıklı araştırma için 28 Haziran - 2 Temmuz tarihleri arasında 2 bin 635 kişiyle yüz yüze görüşüldü. İşte anketin çarpıcı sonuçlurı.
En demokrat parti AK Parti
Ankete katılanların yüzde 60'ı siyasal partileri iç işleyişte demokratik bulduğunu, yüzde 7'si demokratik bulmadığını ve yüzde 24'ü ise partileri kısmen demokratik bulduğunu ifade etti. Araştırmada en çok AK Partililerin, partilerini demokratik bulduğü görülüyor. AK Partililerin yüzde 79'u, CHP'lilerin yüzde 60,7'si, MHP'lilerin 56,2, DP'lilerin yüzde 37,0'si, GP'lilerin yüzde 49,5'i partilerini demokratik buluyor.
AK Partililerin yüzde 25.4'ü muhafazakar ve yüzde 25,4'ü kendini milliyetçi olarak tanımlıyor. Aynı şekilde kendini İslamcı veya demokrat olarak görenler de aynı. Yüzde 16'i 'İslamcıyım', yüzde 16,1'i de 'demokratım' diyor. AK Parti'nin içinde yüzde 10 Atatürkçü, yüzde 3,4 sosyal demokrat, yüzde 2 liberal ve yüzde 1,6 da sosyalist bulunuyor. Bu anlamda AK Parti dört eğilimi en fazla bir arada bulunduran parti olarak öne çıkıyor. MHP'de yüzde 68'lik bir kesim kendini 'milliyetçi', CHP'de de yüzde 49'luk bir kesim kendini Atatürkçü olarak tanımlıyor.
Türkiye halkının birinci önceliği arasında güçlü bir ekonomiye sahip olmak, ikinci önceliği ise demokratik bir yönetime sahip olmaktır. Güçlü bir ekonomiye vurgu yapanların oranı yüzde 49 iken demokratik bir yönetime vurgu yapanların oranı yüzde 39. Yüzde 12'lik bir kesim de 'önce güçlü bir ordu' diyor.
Tandoğan, Çağlayan ve Gündoğdu mitingleri başta olmak üzere düzenlenen “cumhuriyet mitingleri”ne karşın vatandaşların yüzde 77'si cumhuriyetin tehlikede olduğu kanaatinde değil. Cumhuriyetin tehlikede olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 23. Bu soruya verilen cevaplar siyasi tercihlere göre farklılık gösteriyor. AK Parti'nin sadece binde 3'ü cumhuriyetin tehlikede olduğunu düşünürken, CHP'lilerin yüzde 62,5'i “Cumhuriyet tehlikede” diyor.
Yüzde 66'sı mitiglerin toplumu temsil etmekten uzak olduğunu belirtirken, yüzde 17'lik bir bölüm 'kısmen' ve yüzde 17'lik ikinci bir bölüm de 'tüm halkı' temsil ettiğini söyledi. Mitinglerin hedefleri ile ilgili bir soruya sadece yüzde 30'luk bir oranda “demokratik tepki” cevabı verildi. Mitingleri AK Parti karşıtlığı olarak görenlerin oranı yüzde 37, cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik olarak düzenlendiğini düşünenlerin oranı yüzde 8 ve genel seçimler için düzenlendiğini düşünenlerin oranı da yüzde 9 oldu. Yüzde 16'lık bir kesime göre ise hedef solda birlik sağlamaktı.
Yargının cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde CHP'nin etkisi altında kaldığını ve ideolojik karar verdiğini düşünenlerin oranı yüzde 48. Yüzde 24 “Yargı e-muhtıranın etkisi altında kalmıştır” diyor. Yargının teamüllere ve hukuka uygun bir karar verdiğini belirtenlerin oranı ise yüzde 39. TSK'nın siyaset üzerindeki ağırlığını önemli bir tehlike olarak görenlerin oranı yüzde 41, tehlike olarak görmeyenlerin oranı da yüzde 41. Yüzde 18'lik bir kesim ise bu soruya “önemli bir tehlike değildir” karşılığını verdi. Avrupa Birliği'ni tehlike olarak görenlerin oranı, cumhuriyetin tehlike altında olduğunu düşünenler ile Türkiye'nin bir 'irtica' tehdidi olduğunu düşünenler ile aynı düzeyde. AB'yi yüzde 23'lük bir kesim tehlike olarak görüyor. Yüzde 53'lük bir kesim için böyle bir tehlike söz konusu değil.
'İrtica'yı bir tehdit olarak görenlerin oranı yüzde 23 iken yüzde 56'sı böyle bir tehlike görmediğini ifade ediyor. Bu sonuçlara bakıldığında devletin tehdit algısı ile toplumun tehdit algısı arasında önemli bir fark olduğu ortaya çıkıyor.
Herkesin istediği gibi düşünme, düşündüğünü söyleme ve yayma hakkına sahip olması gerektiğini düşünenlerin oranı 'tamamen katılanlar' ve 'katılanlar'la birlikte yüzde 80'i buluyor.
“Halkın iradesine müdahale Türkiye için ne ölçüde bir tehlike oluşturmaktadır” şeklinde sorulduğunda 'tehlikedir' diyenlerin oranı yükseliyor. 'Halkın iradesi'ne müdahaleyi tehlikeli bulanların oranı yüzde 57, tehlikeli bulmayanların oranı ise yüzde 23.
Halkın büyük bir bölümünün öncelikli sorunu “fakirlik ve işsizlik”. Fakirlik ve işsizliğin tehlike olduğunu belirtenlerin oranı yüzde 76. Tehlike olarak görmeyenler yüzde 8, önemli bir tehlike olarak görmeyenler 16. Bununla ilişkili olarak yüzde 67'lik bir kesim de Türkiye'nin dış borcunu tehlikeli buluyor.
Araştırma sonucuna göre en güvenilir kurum olarak TSK öne çıkıyor. TSK'yı güvenilir bulanların oranı 28. Güvenilirlik konusunda TSK'yı yüzde 17 ile hükümet ve yüzde 15 ile TBMM izliyor. YÖK'ün tepki çeken uygulamaları nedeniyle üniversitelerin güvenilirliği yüzde 2 gibi çok düşük seviyede. Araştırmaya katılanlar en güvenilir kurum olarak TSK'yı görmekle birlikte TSK'nın hükümet tarafından daha fazla denetlenmesi gerektiğini söyleyenlerin oranı yüzde 65'i buluyor. Yüzde 66'lık bir kesim ise hükümetin YÖK'ü de daha fazla denetlemesi gerektiğini ifade ediyor. Genelkurmay'ı siyasete gereğinden fazla müdahale ediyor diyerek eleştirenlerin oranı da yüzde 66.
Ankete katılanların yüzde 28'i en güvenilir kurum olarak orduyu görürken, yüzde 17'si hükümeti, yüzde 15'i TBMM'yi, yüzde 14'ü cumhurbaşkanlığını, yüzde 7'si sivil toplum kuruluşlarını, yüzde 6'sı emniyet teşkilatını, yüzde 3'ü yargıyı, yüzde 2'si medyayı, yüzde 1'i üniversiteleri, yüzde 7'si diğerlerini.