Hürriyet yazarı Mehmet Yaşin, İlahiyat Profesörü Yaşar Nuri Öztürk ile yaptığı röportajı kaleme aldı. Öztük röportajında; 50'sini geçenler Allah'la yarışmasın, oruç değilsen cinsellikte ateş serbest ve teravih namazı diye bir namaz yoktur şeklinde çarpıcı açıklamalarda bulundu.
İşte Yaşin'in o röportajdan kaleme aldığı yazısından bir bölüm...
İdeal bir iftar sofrasında neler olmalı, sizinki nasıldır? - Benim ideal iftar soframda kaşık kullanılmaz. Eğer kaşık kullanacaksam bu sadece çorba için olur. Asla ekmekle birleştirilmeyen bir çorba, onun dışında zengin kahvaltılık ve çay. Her ramazan dört beş kilo veririm.
Oruç tutmaya kaç yaşında başladınız? - Yaş hatırlamıyorum çünkü babam çok küçük yaşta oruç tutulmasına engel olurdu. Ama sanıyorum ki 15-16'dabaşlamışızdır. Baştan bir gün, ortadan bir gün, sondan bir gün şeklinde. Reşit olduktan sonra da gerçek oruç tutmaya başladım, o gün bugün tuttum orucu.
Hiç bozmak zorunda kaldınız mı? - Oldu tabii. Seferi durumlarda. Düşünün, bazı ramazan günlerinde dört konferans veriyorum ki, bazısı iki şehre bölünmüş oluyor. Bir defasında aynı gün iki konferans vardı, birinden çıkıp ötekine giderken baktım sallanıyorum. Kimseye çaktırmadan duvara yaslandım işi idare ettim. Ama Allah'a şükür böyle sıkıntılı durumlarda tutmadığınız günler için fidye verme yolu var.
Ramazan uzun ve sıcak yaz günlerine rastladı, oruca dayanabilmek için neler önerirsiniz? - Bunun en doğru cevabını doktorlar verir, ancak çok yememelerini öneririm. Bir de, 50 yaşın üstündeki insanlar, Allah'la yarışa girmesin, fidye versin. Tuttukları o oruçla başlarına bir sağlık sorunu gelir, sonra bunun günahını ödeyemezler. Allah imkan vermiş. Bu sıcakta kişinin oruç tutup tutamayacağına doktor karar verecek, gerisi yok.
Yaşam boyunca ilaç almak zorunda olanlar, ramazanın sevabından nasıl faydalanacak? - Ramazanın sevabından, niyetleriyle faydalanacaklar. Onlar içlerinden, "Ahhhhh sağlığım yerimde olsa da, ben de oruç tutsam" dediği anda olay biter. Peygamberimiz, "Kişi niyetiyle kazandığını ameliyle kazanamaz" diyor çünkü amele riya karışır.
Fidye nasıl hesaplanıyor? - Herkes kendi standartlarının ortalamasından bir kişinin bir günlük yiyecek parasını verecek. Bu miktarı kaç gün oruç tutmadıysanız o kadarla çarpacaksınız.
Tam tatil zamanı, tekne yolculuğuna çıkanlar seferi sayılır mı? - Şimdi bir defa şunu bilelim, sefer bir ruhsattır. Seferde oruç tutmayacaksınız diye bir mecburiyet yok. Bir imkan verilmiştir isteyen tutar, isteyen tutmaz, buna ruhsat deriz. Dolayısıyla adam, çıktığı yolculuğun oruç tutmaya ne kadar zorlayacağına kendi vicdanıyla karar verecek. Adam istiyorsa uçak yolculuğunda da, gemi yolculuğunda da seferi sayar kendini, biz ona karışamayız. Ama derse ki, "Benim bir sıkıntım yok" o zaman tutar. Peygamber efendimiz, hayatında hiçbir gün sefer halinde oruç tutmamıştır ve tutanlara da iyi bakmamıştır, çünkü der ki ,"Allah'ın size verdiği ruhsatları da kullanın, dininizi daha çok seversiniz."
Sahurda ne yiyip içiyorsunuz? - Pilav veya peynirli makarna yerim. Kompostodan asla vazgeçemem. Başka bir şey de yemem.
İftarla sahur arasında içki ve cinsel ilişki serbest midir? - Ramazanı falan yok, hiçbir zaman içki içilmez. Cinsellik haram değildir, hiçbir engel yoktur. Oruçlu olmadığın zaman atış serbest.
TERAVİH DİYE BİR NAMAZ YOK İslam'da teravih diye bir namaz yok. Peygamberimizin bizzat yasakladığı bir şeydir, peygamberimizden sonra bu namazı koydular. Geçen sene bunu Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır söyledi, ben söylememiştim. Ben, "Evinizde kılın" diyordum, Bayındır çıktı, "İslamiyet'te böyle bir namaz yok" dedi. Ben o kadar radikal konuşamamıştım, o yüzden şimdi de söylememizde bir sakınca yok: Teravih diye bir namaz yoktur. Evinde sevap için namaz kılmanın önü açıktır, istediğin kadar kıl fakat teravihi asla camiye sokamazsın, peygamberimiz yasaklamıştır. Çünkü orası riyakârlık yarışına kapalı bir mekan olmalıdır. 20 rekat namaz ne demek, günün bütün namazları 20 rekatı bulmuyor. Siz ikinci bir yükümlülük getirip Müslüman'ın sırtına bindiriyorsunuz, yoktur böyle bir şey. Peygamberimiz dört rekat, bazen sekiz rekat ama hep evde kılmıştır. (Hürriyet)