Talat Atilla Ankara madem bilmece çözdürmeyi seviyor, deneyelim! Dikkat sahte Mesih! |
Ersan Yıldız GİRİLMEZ |
Mihriban Başlı Nereye Gidiyoruz? |
Tuğba AYAN SONBAHAR, SARI YAPRAKLAR, SAĞLIKLI HÜZÜN VE METAL ELEMENTİ |
Adnan Küçük MEB YUSUF TEKİN’İN LAİKLİK SÖYLEMİ BAZI ÇEVRELERİ RAHATSIZ ETTİ |
Zahide Guliyeva DÜNYALARINI VERİN ÇOCUKLARA |
Cengiz Altınsoy Taş deyip geçmeyin |
Kıvılcım Kalay NEDEN DİYE SORMA |
Canan Sezgin BU DOLUNAYLA BİR DEVİR KAPANIYOR! |
Tuğrul Sarıtaş Duayen gazeteci Tuğrul Sarıtaş'tan yeni kitap! |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar İZDÜŞÜM TEOREMDEN BAĞIMSIZSA KAPSANAMAZ |
M. Kürşat Türker ARA-SIRA |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
Gerek diğer ülkelerde gerekse Türkiye’de bazı tarihler, o devletin ve toplumun önemli kırılma anları, dönüm noktalarıdır.
Bu tarihler, ilgili ülkeler ve tolumlar için çok önemlidir. Önemine binaen de bazı ülkelerde o günler “BAYRAM”, “bağımsızlık” ya da “milli birlik günü” olarak kutlanır.
Mesela Amerika’nın bağımsızlığına kavuşması Amerikan toplumunun mukadderatı açısından son derece önemlidir.
4 Temmuz, ABD’de Bağımsızlık Günü (Independence Day, halk arasında bilinen ifadeyle Fourth of July/Temmuz’un Dördü)’dür. 4 Temmuz 1776’da yayınlanan Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi ile ABD bağımsızlığına kavuştu. ABD’de bağımsızlık gününü anmak için her sene düzenli olarak kutlamalar yapılır. 4 Temmuz, federal düzeyde tatil günüdür.
Türkiye’de de, 23 Nisan 1920 günü Osmanlı Devleti’nden yeni Türkiye Devletine geçişi sağlayan TBMM’nin açılışı, “Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı”, Cumhuriyetin resmi olarak Anayasada yer alarak ilan edildiği 29 Ekim 1923 günü de “Cumhuriyet Bayramı” olarak kutlanmaktadır.
Bazen de devletlerin kuruluşu haricinde, toplum ve devlet açısından hayati öneme sahip bazı hadiselerin gerçekleştiği günler de bayram ya da birlik günü olarak kutlanır.
Burada önemli olan, bu bayram ve birlik günlerinin, toplumun bütünü tarafından kabullenilmesi, hakikaten ve coşkulu şekilde bayram olarak kutlanmasıdır.
Her bir ülkede, bayram günlerinde, halk, coşku içinde kutlamalar yaparlar.
Milli bayramlar, daha ziyade resmi törenler, günün anlamı ile alakalı konuşmalar, programların yapılması, şenliklerin düzenlenmesi şeklinde kutlanır. Bu bayramlarda, toplumun bütününün ruh birliği içinde gönülden katılımı ile bayram manasına uygun birlik ruhu içinde kutlamalar gerçekleştirilir.
Özellikle milli bayramlarda, bayramın ilanına vesile olan hadise ile alakalı vurgular da önem arz eder. Toplumda, bayramın ilanına vesile olan söz konusu hadise hakkında toplumun bilinci güçlenir. Bu günlerde, geçmişe yönelik söz konusu hadisenin, ilgili ülke ve toplum açısından hayati önemi öne çıkarılır. Bir nevi, “bu hadise olmasaydı ülkemiz ne hale gelirdi” şeklinde bir kurgu yapılarak, “iyi ki bu hadise gerçekleşti de biz de bu günü coşku ile kutluyoruz” şeklinde ruh ve bilinç yoğunlaşması yaşanır.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı da 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı da Türk Milletinin bu şekilde kutladığı bayramlardır.
Vesayetçi Etki Altında Kabul Edilen 27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa Bayramı
Ülkemizde, 27 Mayıs 1960 günü milletin iradesine kaba saba yöntemlerle son verildi.
Güya, sözüm ona sivil yönetim(!?) (TBMM) tarafından 09.04.1963 tarih ve 221 Sayılı Kanunla, 27 Mayıs günü, “Hürriyet ve Anayasa Bayramı” olarak ilan edildi.
Bu bayram, Milli Güvenlik Konseyi’nin 10.03.1981’de aldığı bir kararla kaldırıldı. Bu kararın gerekçesi şu şekildedir: “27 Mayıs günü, 1963’den beri Hürriyet ve Anayasa Bayramı olarak kutlanmaktadır. Bugün 1961 Devriminin ve dolayısıyla 1961 Anayasasının kutlandığı gündür. Ancak özellikle 1970’li yıllardan itibaren meydana gelen gelişmeler sonucu 1961 Anayasasının toplum bünyemize uygunluğu tartışılır hale gelmiş ve bayram günü halk arasında etkinliğini yitirmiştir. Bu nedenle 27 Mayıs resmi bayramlar arasında sayılmamıştır”.
Öncelikle belirtmek gerekirse, bir bayramın varlığından söz edilebilmesi için, bunun bayram olduğunun, -toplumun çok istisnai azınlık kesimleri hariç- kabul edilmiş olması gerekir. Bir bayramın, süreklilik kazanması, toplumla ruh ve bilinç olarak bütünleşmesine, toplumun büyük ekseriyetinin bunu bayram olarak kabullenmesine bağlıdır.
“27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa Bayramı” toplumun çok büyük ekseriyeti tarafından kabullenilmedi. Bunun sebebi de, 27 Mayıs gününde toplumun takriben yarısına yakınının iradesi ile demokratik yollarla iktidara gelen sivil siyasi iktidarın kaba saba yöntemlerle askeri cunta tarafından sonlandırılmış olmasıdır. Yani toplumun önemli bir kesimi, hem bu darbeye karşı olmuş hem de bu darbenin yapılmasını gayrı meşru olarak görmüştür.
Tolumun geniş kesimleri tarafından bayram olmaya layık görülmeyen bir bayramın ömrünün uzun olmayacağı belliydi. Geniş kesimlerce samimi ve içtenlikle kabul görmeyen “27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa Bayramı” 1981 yılında kaldırıldı.
Bu bayramın kaldırılmasına toplumdan tepki gelmedi. Toplumsal tepkinin olmaması, bu resmi bayramın, hakikatte bayram olmak vasfından ne kadar uzak olduğunu gösteriyor.
Demokrasi Bayramı İhtiyacı
Ülkemizde Cumhuriyet bayramı var. Cumhuriyete hakiki manada anlam katan demokrasidir. Demokrasisiz cumhuriyet diktatörlüktür. Bu sebepledir ki, Cumhuriyet bayramı olduğu halde demokrasi bayramımızın olmaması ülkemiz açısından önemli bir eksikliktir.
Geçmiş yıllarda, muhtelif kereler yazdığım yazılarda ve konuşmalarda bu eksikliğe vurgulu bir şekilde temas ettim. Hatta 14 Mayıs 1950 tarihinde, ilk defa ülkemizde demokratik yollarla siyasi iktidar değiştiği, otoriter yönetimden demokrasiye geçildiği için, 14 Mayıs’ın demokrasi bayramı ilan edilmesini önerdim.
Bazı fikir dostlarım da bu yöndee önerilerde bulundular. Hatta 15 Temmuz öncesinde, bizler 14 Mayısta bayramlaşma da yapıyorduk. Bazı bayramlaşma mesajlarımı alanlar; “bu bayram da nereden çıktı” deseler de; izah edince, onlar da bayramlaşmayı kabul ettiler.
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü
Ülkemiz 15 Temmuz 2016 günü, tarihinin en tehlikeli kalkışmasına sahne oldu. Sömürgeci güçler, ülkemizi hem içeriden kuşatmak hem de dışarıdan kuşatmaya zemin oluşturmak için, bir avuç FETÖ ihanet örgütünün TSK’daki militan yapılanması vasıtasıyla askeri darbe yoluyla demokratik yönetime son vermek istedi.
Siyasi iktidarda olan yönetim, esasen demokratik yollarla, meşru zeminde ülkeyi yönetmekte olduğu halde, Amerika’nın mutlak güdümündeki işgal aracı FETÖCÜ yapılanma, demokratik yönetime kast etme girişiminde bulundu.
15 Temmuz ihanet kalkışması başarılı olsaydı, muhtemelen ülkemiz Suriye ve Irak’tan daha da beter olabilecekti. Demokrasi bittiği gibi, devletin ve toplumun birlik ve bütünlüğü, devam ve bekası da ciddi tehlikeye düşecek belki de tarumar olacaktı.
Türk milleti, 15 Temmuz gecesinde, Amerika’nın işgal birliği olarak hareket eden FETÖ ihanet örgütünün ülkemizde demokrasiyi ve ülkemizin birlik ve bekasını yok etmeyi amaçlayan ihanet kalkışmasını, dünyada emsali olmayan şanlı direnişi ile engellemiştir.
Türk milletinin, 15 Temmuzdaki efsanevi direnişi ve hem kendi mukadderatına ve hem de devletinin bekasına sahip çıkışı neticesinde:
(1) Ülkemiz işgalden; Suriye, Irak gibi parçalanarak etkisiz eleman olmaktan kurtuldu.
(2) Demokrasimiz, milletimizin bağrında köklü olarak yerini aldı. Türk Milleti, Cumhuriyetle birlikte, demokrasiye de sımsıkı sarıldı; “hiçbir güç, bize ait olan demokrasiye son veremez” mesajını tüm dünyaya ilan etti.
(3) 15 Temmuz gecesi sergilenen şanlı direnişin sahibi Türk milletidir. Benim de içinde yer aldığım o şanlı direnişi gerçekleştiren kahraman Türk evlatları arasında, toplumdaki tüm kesimler mevcuttu. FETÖ ihanet örgütü teröristleri ve onların yardakçıları, hâmîleri hariç, toplumdaki her kesimden insanlar orada idi. Bu vesileyle, 15 Temmuzda ortaya konulan irade, belli bir toplumsal ya da siyasi kesime değil, tüm milletimize aittir.
(4) Türk milletinin 15 Temmuzda sergilediği, demokrasiye, ülkesine, yönetimine sahip çıkma şahlanışı, birçok milletlere de emsal olmuştur. İşgalci Amerika’nın güdümünde Venezuela’da, yakın geçmişte Bolivya’da sivil yönetimi devirme teşebbüslerini engelleyen o ülkelerin halklarının, karşı direnişi gerçekleştirirken, bizim milletimizin 15 Temmuzda yazdığı destansı direnişten etkilenmediği söylenemez.
15 Temmuz Gecesinde Türk Milleti,
- Kendi mukadderatına sımsıkı sahip çıktığı;
- Cumhuriyetle demokrasiyi sımsıkı kaynaştırdığı;
- Milletin birlik ve bütünlüğünü mutlak olarak sağladığı;
- İşgal girişimini mutlak olarak engellediği;
- Bu şanlı direnişle işgalci güçlerin bağımsızlığına dokunmasına müsaade etmediği;
için, 15 Temmuz, milletin gönlünde, vicdanında, sinesinde emsalsiz bir yere ve öneme sahiptir. Esasen kurtuluş savaşında sömürgeci güçlere karşı kazanılan zaferle, 15 Temmuzda müstemleke güçlerinin işgal girişimine mani olunması arasında pek fark yoktur. Kurtuluş savaşıyla, Türkiye Devleti işgalcilere karşı kuruluşunu ve kurtuluşunu ortaya koyarken, 15 Temmuzda da yıkılışına mani olmuş, demokrasisine sımsıkı sahip çıkmıştır.
Bu sebepledir ki, bu ülke insanı, bir demokrasi ve milli birlik gününü doyasıya kutlamayı hak etmektedir.
Nitekim 25.10.2016 tarih ve 6752 sayılı kanunla, 15 Temmuz günü “Demokrasi ve Millî Birlik Günü” adı altında resmî tatil olarak ilan edildi.
15 Temmuz “Demokrasi ve Millî Birlik Günü”ne dair kutlama etkinlikleri, Cumhuriyet Bayramı etkinliklerinden farklı gerçekleşiyor. Bir bayram havası oluşturmaktan ziyade, çeşitli sivil etkinlikler gerçekleştiriliyor.
Peki, bu etkinlikler ne derece yeterli, kalıcı, toplumsal coşkuyu layıkıyla yansıtıcı?
Ben bu sorunun tatmin edici, doyurucu bir cevabına ulaşamıyorum.
Nitekim 15 Temmuz sonrasında yaşanan bazı hadiseler, bazı etkili muhaliflerin 15 Temmuz ruhundan uzaklaşarak, âdeta FETÖ ihanet örgütünün bu girişimini önemsizleştirme çabalarına girişmesi, toplumda 15 Temmuzda sergilenen Ruh bütünleşmesine zarar verdi.
Maalesef, demokrasi ve milli birlik günü ruhuna zarar veren, bunu zedeleyen bazı uygulamalardan da kaçınılmıyor. Bir misal vermek gerekirse, 15 Temmuz’un 8. Sene-i devriyesinde, Erdal Beşikçioğlu’nun başkan olduğu CHP'li Etimesgut Belediyesi, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü'nün yıl dönümünde etkinlik düzenlememe kararı aldı.
Bu karar, maalesef, antidemokratik cumhuriyet özlemi ile yanıp tutuşan bir muhalefet partisinin demokrasiye yönelik hazımsızlığını ortaya koymaktadır. Bazı CHP’li belediyeler de, muhtemelen bu karara benzer kararlar alabilir.
Türkiye’de demokrasinin güçlenmesi, Cumhuriyetin, kalıcı bir şekilde Demokrasi ile kaynaşıp bütünleşmesi, başta CHP’liler olmak üzere, partili partisiz tüm toplumsal kesimlerin, demokrasi ve milli birlik gününe ruhen ve zihnen güçlü bir şekilde sahip çıkmasına bağlıdır.
Umarım, “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik günü”, hak etmediği bir sonla, yani “27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa Bayramı”nın akıbeti ile karşılaşmaz.
Bu ihtimal ne kadar söz konusu olabilir? Şeklinde bir soru sorulabilir.
Maalesef, CHP zihniyetinin iktidara gelmesi halinde bu ihtimalin çok güçlü bir şekilde söz konusu olduğu söylenebilir.
Bu vesileyle mutlaka, 15 Temmuz şanlı direnişi ile uyumlu olarak, “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik günü” etkinliklerinin, sadece belli kesimlere özgü bir etkinlik görüntüsü vermekten uzaklaşılması gerekiyor.
Bu etkinliklerin, sadece belli kurumların seremonik etkinlikleri olmaktan çıkarılması, mutlaka ülkenin her bir yanında, halkın “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik günü” etkinlikleri içinde yer almasının sağlanması gerekiyor.
Unutmayalım, demokrasisiz cumhuriyet diktatörlüktür. Demokrasisiz bir Cumhuriyet bayramı eksiktir. Cumhuriyet bayramını anlamlı kılan, onu insani kılan, halkla bütünleştiren demokrasi bayramıdır. Yani “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik günü”dür.
Ülkemizde, cumhuriyet bayramı kadar “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik günü”nün de sarsılmaz ve sökülmez şekilde köklü ve kalıcı olması dileğiyle Türk milletinin “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik günü”nü tebrik ederim.
Merhum Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy:
“Allah bu millete bir daha 'İstiklal Marşı' yazdırmasın” demişti.
Benzer şekilde ben de diyorum ki:
“Allah bu millete bir daha 15 Temmuzdakine benzer bir işgal girişimi yaşatmasın”.
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 20524 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |