ZAMAN : M.S 574
YER : Mekke'nin güneydoğusunda ikamet eden Beni Sa'd kabilesinin çadır ve otlak bölgesi
VAKIA : " Beyazlar giymiş iki adam yanıma geldi.., Ellerinde kar ile dolu altın bir leğen vardı.., Sonra beni yatırdılar ve ve göğsümü açtılar, kalbimi dışarı çıkardılar. Aynı şekilde onu da ikiye ayırdılar.., İçinden siyah bir pıhtıyı çıkarıp attılar.., Daha sonra kalbimi ve göğsümü karla yıkadılar. "
EPİKRİZ : Vakıanın anlatısı, vuku bulduğu söylenen olaydan yıllar sonra bizzat Hz. Muhammed'in kendi tanımlaması üzerinden, Muhammed İbn Sa'd ( M.S. 784-845 )'ın Kitab et-Tabakat el-Kebir eserinde geçmektedir. Dönem alimlerince İbn Sa'd güvenilir muhaddislerden sayılmış olsa da bahse konu vakıa halen daha tartışılagelmektedir. Öncelikle; hayatında belki de hiç kar görmemiş, kalbin anatomik bilgisine vakıf olmayan ve fakir bir ailece fakir bir süt anneye verilmesi hasebiyle altını dahi tanımamış bir çocuğun tanımlamalarını vakıada geçen kelimelerle yapabilmesi aklen mümkün gözükmemektedir. Tabii olarak, mucizeleri aklen irdelemek zaten beyhude bir çabadır diyen çıkabileceği için epikriz yazımını burada sonlandırmak yerinde olur kanaatindeyim..,
TARTIŞMA : Üç büyük dinin mürekkebinde mucizelerin sığınakları farklı olmuştur. Yahudilik dininin mucizesi; kavim (Tanrı zannındaki Firavun'un zulmune uğrayan İsrailoğulları ), Hristiyanlık dininin mucizesi; Hz. İsa ( Mesih ), İslamiyetin mucizesi ise Kuran-ı kerim üzerinden yaşantı boyutuna açılmıştır. Hz. Muhammed, bizatihi Kuran ayetleri eşliğinde pişirilip 23 yılda yoğurulmuş ve kıyamete değin ideal Müslümanın prototipi olarak sunulmuştur.., Hz. Muhammed son büyük mucize olan Kuran'ın eşlikçisi, şahidi ve resulüdür.., Kötü niyetle olmasa da Hz. Muhammed'in yaşantısına ilişkin mucizevi dizgeler yazılması ve övgüye mazhar kılmak maksadı ile keramet bahisleri açılması aslında geçmiş dinlerin anlatıları ile yarışma hevesinden başka bir niyeti çağrıştırmaz. Nitekim Vakıa anlatısına bir ekleme yapan Buhari, tartışma kısmında geçen yorumlara ilham olmuştur ; " Meryem ve İsa dışında, doğduğu andan itibaren tüm Ademoğulları'na Şeytan dokunmuştur. " Buhari, açık anlatmasa da aslında vakıadaki bir çeşit açık kalp ameliyatı ile Hz. Muhammed'in kalbindeki şeytanın musallat olduğu nokta
( Tassavuf ehlince; Süveyda ) daha o üç yaşında iken temizlenmiştir demektedir.., Ve fakat bu iddiayı çürüten en önemli olay ise M.S. 625 yılında Uhud savaşı sonrasında yaşanmıştır. Şehit düşen Hz. Hamza'nın cesedi hind tarafından tahrip edilmiş, kulakları ve burnu kesilmiş ve ciğeri deşilmiştir. Hz. Muhammed bu durum karşısında hiddetlenmiş ve ; " Gelecek sefer eğer Allah bana kureyşlilere karşı zafer verirse, onlardan otuz cesede aynı şeyi yapacağım " demiştir. ( İbn İshak'ın " Siret-i Resulallah" eserinde geçmekte olup, kendisi güvenilirliği tartışmalı hadis alimlerinden sayılır ) Hadisler çelişkili sonuçlara ulaştırsa da uhud savaşından sonra gelen ayet kesin hükme ulaşılmasına yardım edebilir ki ; " Eğer ceza verecek olursanız, size yapılan azap ve cezanın misli ile ceza verin..,
Ama sabrederseniz, elbette o , sabredenler için daha hayırlıdır ( Nahl Suresi 126 )" .., Ezcümle ; hatasızlık ile ödüllendirme hastalığına tutulmuş İslam coğrafyasında bu hastalığın bulaşıcı niteliğinden mütevellit, zamanın seyrinde; alimlere, velilere, padişahlara, şeyhlere ve politikacılara sirayet ettirilen bu musibetten kurtuluş ancak ve ancak duçar edilmiş akılların ameliyatından geçmektedir..!