Talat Atilla İktidar 5. vitese taktı! İmamoğlu'nun tek kozu! Demokrat(ların) Gölü! Özdağ! |
Ersan Yıldız Kabahat senin! |
Mihriban Başlı Ya Barış Ya Ölüm! |
Adnan Küçük Bahçeli’nin Açıklamaları ve Suriye’de Yaşananlar (2) |
Tuğba AYAN YARGIÇ MISIN? GÖZLEMCİ Mİ? |
Melike Topuk Küllerinden doğmak üzerinden tozları silkelenmeye bakar |
Zahide Guliyeva Ali aile ol! |
Cengiz Altınsoy Türkiye'yi yönetmek, İstanbul gibi olmalı... |
Kıvılcım Kalay ERKEK DOĞMUŞ ADAM OLAMAMIŞSIN |
Canan Sezgin Sıfır yılı 2025! |
Tuğrul Sarıtaş DİZİ FİLM SEKTÖRÜ 100 KİŞİ İLE ÇARKI ÇEVİRİYOR! |
Tekin Öget BOYKOTA DAİR BİRKAÇ KELAM |
Esra Süntar ŞEKİLDEN ŞEMALE PERSPEKTİF 'AŞK' |
M. Kürşat Türker ARA-SIRA |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ASGARİ ÜCRET, ASGARİ KÜLFETİ KARŞILAYACAK MI? |
Bu yazımıza bazı öngörü ve sezgilerimizi paylaşarak başlamak istiyorum:
MHP Lideri Devlet Bahçeli önceki yazımızda bahsini ettiğimiz açıklamaları Suriye’de Esed rejiminin yıkılması ile sonuçlanan hadiseleri önceden bilerek yapmıştır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da, Bahçeli’nin sözlerini, Suriye’de yaşanacakları önceden bilerek desteklemiştir.
Hatta DEM’liler de Suriye’de yaşanacakları önceden bilerek Bahçeli’nin bahsini ettiğimiz açıklamalarını ilk baştan itibaren kesin olarak reddetmemiş, ihtiyatlı bir şekilde, negatif görüntü vermeyen cevaplar vermiştir.
Suriye’de yaşanan hadiseler, Türkiye’nin istihbarî bilgileri dâhilinde meydana gelmiştir. Yani burada yaşananlar, Türkiye için beklenmedik bir “sürpriz” olmamıştır.
1 Ekim 2024 günü Bahçeli’nin bazı DEM’li milletvekillerinin ellerini sıkmasıyla başlayan süreç durduk yere işlerlik kazanmamıştır. Suriye’de 27 Kasım günü başlayıp 12 gün sonra Esed Rejiminin çökmesi ile sonuçlanan hadiselerle, ABD’nin PKK ve uzantılarına yönelik politikalarına ilişkin istihbarî bilgiler temelli malumatlara bağlı olarak, 1 Ekim’deki DEM’li milletvekillerinin ellerini sıkma fiili ile sonrasındaki açıklamalar yapılmıştır.
Suriye’de, belli bölgelerde fiili olarak baskıcı hâkimiyet kuran PKK/YPG/PYD terör örgütlerini de etkileyecek olan hürriyet mücadelesi 27 Kasım günü başlamış ve 61 yıllık Baas dikta rejimi kartondan yapılmış kuleler gibi fazla zorlanmadan çökmüştür.
Bu kısa sürede meydana gelen rejim çöküşü, yıkılan rejimin toplum nezdinde ne kadar nefret edilir hale geldiğini de gösteriyor.
Rejim hızlı şekilde çöküşü, Rusya ve İran gibi harici güçlerin sağladıkları desteklerin ve himayelerin, toplum nezdinde nefret edilir hale gelen dikta rejimlerinin çöküşünü engellemeye yeterli olmadığını da tüm dünyaya göstermiş olmaktadır.
Suriye’de yaşanan rejim değişikliği, kısa sürede bu ülkeye barış ve iç huzurun geleceği manasına gelmiyor. Çünkü Suriye, hala bazı dış güçlerin karıştırmak istedikleri bir ülkedir.
Bu sebepledir ki, bir yandan harici güçlerin vekâlet ilişkileri içinde kontrol ettikleri PKK/PYD/YPG, DEAŞ vb. terör örgütleri efendilerinin yönlendirmeleri doğrultusunda, diğer yandan da yıkılan Esed rejiminin kalıntıları, ellerine fırsat geçtiğinde Suriye içinde krizleri tetikleyecek eylemleri gerçekleştirmek isteyebilirler.
Burada bir husus temas etmek isteriz.
Gerek Türkiye içinde kanlı terör eylemler gerçekleştiren PKK ve siyasi uzantıları, gerekse Suriye’deki PKK’nın harici uzantıları PYD/YPG, birbirinden bağımsız değildirler.
Bu vesileyle bunların her biri ile alakalı gelişmeler diğerini de etkileyecektir.
Daha somut ifade etmek gerekirse, PKK’nın siyasi uzantısı görünümündeki DEM, Suriye’deki PYD/YPG’nin akıbeti ile yakından alakalıdırlar.
Burada ifade etmek gerekirse, terörü sonlandırmanın iki ayağı mevcuttur.
Birincisi içeride PKK’nın dağılması sürecinin DEM ve Apo aracılığıyla sağlanması.
İkincisi, Ülkemizdeki terörü sonlandırma süreci ile bütünlük içinde Suriye’deki PKK’nın uzantısı olan PYD ve YPG’nin silahları gömmesinin sağlanması.
DEM ülkemiz içinde terörist başı Apo ile görüşüp sonra da başta AK Parti ve MHP olmak üzere diğer partilerle, terörü sonlandırma görüşmeleri yapması, Suriye’deki PKK uzantılarının yaşamaları muhtemel akıbetten bağımsız değildir.
Türkiye, PKK/PYD/YPG gibi vekil örgütleri tasfiye ederek bölgedeki Kürt gruplarını bu maceradan geri döndürme gayreti içindedir. Bu gayretin bir parçası da, PKK’yı tasfiye ederek silahları gömmesini sağlamaktır.
Bu amacın bir parçası da PKK’nın sonlanmasının doğrudan bir neticesi olarak DEM’in terörle irtibatsız ve iltisaksız bir parti olarak faaliyet yürütmesini sağlamaktır.
Bu süreçte terörü bitirme politikasının içerideki kısmını hayata geçirmek için terörist başı Öcalan ve DEM Parti devreye girdirildi.
Bu sebepledir ki DEM’le yürütülen görüşme trafiğini salt içeriye dönük okumak eksik olur. Türkiye, dışarda yükselen ateş topunu etkisizleştirerek savuşturmak için öncelikle iç cepheyi, dışarıda yaşananlarla da ilişkili olarak tahkim etmek istiyor.
Kısaca belirtmek gerekirse, içeride ve dışarıda yürütülen müzakereler, bütünün parçalarıdır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hariçte ve dâhilde terör örgütlerinin silahları gömmelerinin sağlanması amacına yönelik iki tür politika tatbik etmektedir.
Birincisi, bu işin müzakereler yoluyla suhuletle sağlanması. Bunun için Amerika ile yoğun temaslar yapıldığı gibi, DEM’le de görüşmeler yapılıyor.
Bir yandan PKK terör örgütü lideri terörist başı Apo’nun PKK’nın silahları gömdüğü yönünde açıklama yapmasını sağlamak, diğer yandan da PYD/YPG terör örgütlerinin görüşmeler yoluyla dağılmasını temin etmektir.
İkincisi, birinci yol gerçekleşmediği takdirde, ikinci yol olarak askeri operasyonlar yoluyla PKK ve uzantılarının yok edileceği tehdidinde bulunmaktır. Yani “ya silahlarınızı gömersiniz, ya da kudretli devletimiz sizi silahlarınızla birlikte gömer” denmek isteniyor.
DEM Heyetinin İmralı Ziyareti ve Sonrasında Yapılan Görüşme Turları
DEM Parti Heyeti, Bahçeli’nin açıklamalarından sonra, Suriye’de yönetimin yeniden şekillenmesi ve Türkiye Devletinin teröre yönelik yeni politikalarını gözlemleyerek, yakın gelecekte olabilecekleri de öngörerek üstlendiği misyonla uyumlu görüşme sürecini başlattı.
DEM Heyeti, 28 Aralık’ta terör örgütü PKK’nın başı Öcalan ile görüştü.
Daha sonraki tarihlerde, önce TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtuluş’u ve MHP yönetimini ziyaret etti. Takip eden günlerde de AK Parti ve diğer partileri ziyaret etti.
Siyasi partileri ziyaret turlarını tamamlayan DEM heyeti, 11.01.2025 günü Edirne Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı, 12.01.2025 günü de Kocaeli 1 No'lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ı ziyaret etti.
Ziyaret sonrasında sosyal medya hesabından açıklama yapan Demirtaş, “Her türlü kişisel, partisel çıkarın ötesinde, demokrasinin güçlenmesine dair atılacak her adımın tereddütsüz yanında olacağımı belirtiyorum” dedi.
Gerek DEM heyeti gerekse diğer partilerin yöneticileri tarafından bu turlara ilişkin yapılan açıklamalarda görüşmelerin olumlu geçtiğini ifade ettikleri görülmektedir.
Her ne kadar olum yönde açıklamalar yapılmış ise de, terörist başının ağzından “gereken pozitif adımı atmaya ve çağrıyı yapmaya hazırım” mesajının ötesine geçen “PKK’nın dağılması ve silahların gömülmesi” önerisini içeren somut bir açıklama yapılmadı.
Burada merak edilen temel husus, başvurusu henüz yapılmamış olmakla birlikte yapılması beklenen ikinci İmralı ziyaretinde, APO’dan “PKK’nın dağıtıldığı, silahların gömüldüğü yönünde” bir çağrının gelip gelmeyeceğidir.
MHP lideri Devlet Bahçeli, terörist başı Apo’nun ikinci İmralı ziyaretinde bu açıklamayı yapmasını beklediğini açıkladı.
Ama ikinci İmralı ziyaretinde bu açıklama gelir mi? bilmiyoruz.
İkinci İmralı ziyaretinde bu yönde bir açıklama gelmediği takdirde, belki üçüncü ya da dördüncü ziyaretlerde bu açıklama beklenebilir.
Fakat terörist başı Apo tarafından “terör örgütünün sonlandığı yönünde” açıklamanın yapılması tarihi geciktiği takdirde toplumda:
- Bunların amacı, terörü sonlandırmak değil, Suriye’deki gelişmelere bağlı olarak, eski pozisyonlarını kısmi revizyonla sürdürmek;
- Görüşmeleri uzatarak, süreci, geçmiş yıllarda başarısızlıkla sonuçlanan ve devletten güçlü tavizler koparmayı amaçlayan müzakere sürecine dönüştürmek;
- Şayet, Suriye’de PYD/YPG için bir kanton oluşturulursa, bir benzerini Türkiye Devleti’ne de dayatmak,
Şeklinde algılar oluşabilir.
Bu yöndeki algıların güçlenmesi, görüşmelere yönelik toplumsal desteği zayıflatabilir.
Ayrıca, lüzumsuz yere oyalamalarla uzatılacak süreç, Türkiye’nin terörü yok edici yöndeki askeri operasyonu devreye girdirmesi ihtimalini de tetikleyebilecektir.
Süreç Nereye Evrilir?
Burada toplumda DEM’li yöneticilerin süreci uzatarak hem zaman kazanmaya hem de terör örgütüne tavizlerin verilmesinin gündeme getirildiği “yeni bir çözüm süreci” algısının meydana getirilmeye çalışıldığı yönünde tereddütler, soru işaretleri hâsıl olmaktadır.
Fakat AKP ve MHP adına yapılan açıklamalarda, geçmişte başarısızlıkla sonuçlanan “çözüm süreci” benzeri bir durumun kesinlikle söz konusu olmadığı ısrarla vurgulanıyor. İktidar cenahından yapılan açıklamalar çok açık ve nettir.
Bu görüşmelerde terör örgütü lehine işletilebilecek bir pazarlık, kamuoyuna gizlenen mahfillerde bir tavizleşme masası kurulması söz konusu olmadığı yönünde algı oluşturulmaya çalışılıyor. Bu algının ne kadar gerçekliklerle uyumlu olacağı, görüşmelerin ilerleyen evrelerinde netlik kazanacaktır.
Devletin DEM’lilere yönelik yaptığı iki şıklı öneri son derece sarih ve nettir: “Ya terör örgütü ve uzantıları silahı bırakıp kendilerini feshedecekler ya da yok olmaya mahkûmlar. Bu önerilenin haricinde bir başka alternatif seçenek, tavizleşme ile ulaşılacak bir orta yol yoktur.
Ayrıca, devletimiz,
- silah bırakılacağı yönünde çağrının beklenmesi,
- DEM’lilerle görüşmelerin yürütülmesi,
- Meselelerin taraflar arasında tartışılıyor olması
gibi sebeplerle PKK ve uzantılarına yönelik terörle mücadele operasyonlarını bir tarafa bırakmış değildir.
Bu zeminde, hem terörle mücadele tüm hızıyla ve kararlılıkla devam ediyor hem de görüşmeler sürdürülüyor.
Kanaatimizce Türkiye 2025 yılında öyle ye da böyle terör sorununu çözecek, terörsüz Türkiye ideali gerçekleşecek gibi görünüyor.
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 292 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |