MHP uzun bir süredir varlık nedeni olan zemininden uzaklaştı.
Daha merkez, milliyetçilik unsurları daha törpülenmiş, ne olduğu, neye benzediğini siyaset sosyologlarının bile çözemediği bir parti haline geldi.
Bahçeli’nin ülkücülere koyduğu slogan ve sokağa dökülme yasağı kınında paslanan kılıç gibi MHP’yi paslandırdı.
Her şeyden, herkesten ürken, üretmeyen, nerede konumlanacağını bilmeyen sıradan bir parti haline geldi.
MHP’de danışmanlık yapan Reyiz Yılmaz’dan dahi ürkerek MHP liderliğine aday olduğu gerekçesiyle kongre salonuna bile sokulmadı.
Oysa Reyiz Yılmaz kamuoyunun adını bile bilmediği bir işadamı/siyasetçiydi…
Genlerinde aksiyon taşıyan bir partiye zincir vurmanın bedelini MHP ödemeye başladı.
Küçüldü, küçülüyor.
Bahçeli’nin ayaklarında beyaz çorap, sarkık bıyık, omuzları düşük, diğer bir deyimle; “Pavyon ülkücüleri” olarak anılan kesimi saha dışına itmesinin makul sebepleri elbette var. Bu tavır doğruydu da…
Sokakları kan gölüne çevirmek isteyen “Radikal ülkücüleri” dizginlemesinin kardeş kavgasının önlenmesi açısından anlaşılır taraflarını görmezden gelemeyiz ama suları tersine akıtmak da mümkün değil.
MHP, liderinin dahi zincir vuramayacağı bir hareketin adı.
Uyuşukluk, korkaklık, tereddüt, pısırıklık, siyaseten geri çekilme gibi terimler MHP’nin genlerinde yok.
Gerekirse kavga, bağırmak, vuruşmak…
Doğruluğu ya da yanlışlığı elbette tartışılır ama MHP böyle bir partidir.
Aslanı bir yere kadar evcilleştirebilirsiniz.
Daha da ileri giderseniz o aslan kafesi kırar, terbiyecisini de yer.
Kamuoyu kadar MHP Lideri Dr. Devlet Bahçeli de bir kısmını yazdığım realitelerin farkında.
MHP’yi eriten dinamiklerle en azından şu aşamada baş edemeyeceğini biliyor.
Bildiği için de MHP’yi aslına rücu ettirme kararı aldı.
Bahçeli’nin ilk sürprizi; Son anda olağanüstü bir problem çıkmazsa Prof.Dr. Ümit Özdağ’ı partiye tekrar kabul edecek.
Bu önemli bir işaret.
Hatırlayın;
Özdağ, MHP liderliği için adaylık niyetini açıklar açıklamaz partiden atılmıştı.
Kaba bir deyimle bu biraz da, “Tükürdüğünü yalamak” anlamına geliyor ama MHP aslına dönmediği takdirde barajın altında kalacağını gördü.
Öyle ya;
Sen Öcalan’ın vekillerinin elini sık, ülküdaşlarına gelince yumruğunu sık!
Bir yere kadar!
Dinç Bilgin
Tanımadığım insanları hislerimle kabul ya da ret ederim.
Dinç Bilgin’i hiç sevemedim.
Kötü insanların kaybedince, aniden bir gecede tutup, “Bak ben ne iyi adam oldum” demesi hiç inandırıcı değil.
Dinç Bilgin’le ilgili her yazı yazdığımda, Bilgin’in birilerine mail ya da yorum attırarak beni üzmeye çalışması çok komik.
Üzülmüyorum, gülüyorum.
Neyse…
Bir dostum, “Dinç Bilgin’in taraf gazetesi ile ilişkilerine bir bak” dedi.
Baktım ama doğrusu şu ana kadar bir şey bulamadım.
Tarafa sorsak cevap verir mi acaba?
Dinç Bilgin’le ortaklığınız var mı?
Nevşin Mengü
Muhalefet ne zaman TRT’ye, “Hükümetin borazanı oldunuz” dese, TRT yetkilileri hemen, “Öyle olsak CHP Milletvekili Şahin Mengü’nün kızı Nevşin Mengü’yü TRT’ye alır mıydık?” diye cevaplardı.
Eh, doğrusu bu savunma etkili de oluyordu.
Nevşin Mengü TRT’den ayrıldı ve CNN’e geçti.
Bakalım TRT kendisini şimdi nasıl aklayacak!
NOT: Kılıçdaroğlu'nun 29 Ekim resepsiyonuna yönelik, "Gitmeyeceğim, düşüneceğim" sözlerine takılmayın. Gidecektir... Göreceksiniz...