Kamuoyunda aylardır tartışılıyor sokak köpekleri meselesi. Herkes sosyal medyadan hayvanların katledilmesine karşıyız mesajları paylaşıyor,  eylemler yapılıyor, avazı çıktığı kadar ‘’onlar da can’’ diye bağırıyor.

Ama kimse sorumluluk almıyor.  Bu konu tartışılmaya başlandığı günden bu yana muhaliflerin yaptıkları tek şey,  iktidarın hazırladığı tasarıyı beklemek, kamuoyuna sunulan tasarıyı okumak ve itiraz etmek. İş çözüm üretmeye gelince ‘YOK’’, karşı teklif ‘YOK’.  ‘’Bizim de şöyle bir teklifimiz var’’ diyen yok. ‘’Karşıyız da karşıyız’’ başka bir şey yok.

Peki bu kadar tepki gösterilen kanunda neler var? 

Kanuna göre; 

1- Büyükşehir belediyeleri, il belediyeleri ve nüfusu 25 bini aşan belediyeler  31 Aralık 2028’e kadar hayvan bakım evleri kuracak ve var olanların koşullarını iyileştirecek.

2- Sahipsiz hayvanlar belediyeler tarafından kurulan bu bakım evlerine götürülecek. Bakımları ve tedavileri yapılacak.  Rehabilite edilen köpekler sahiplendirilecek. 

3-  Büyükşehir belediyeleri bütçe gelirlerinin binde 3’ünü il belediyeleri binde 5’ini sokak hayvanlarının bakımı ve tedavisi için ayıracak.  Bu masrafları karşılamakta belediye bütçesi yetersiz kalırsa Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Tarım ve Orman bakanlığı gerekli desteği verecek.

4- Eğer belediyeler adına toplanan hayvanlar bakım evi dışında bir yere terk edilirse hayvan başına 50 bin lira ceza uygulanacak.  Sahipsiz hayvanlar için kaynak ayırmayan belediye başkanları ve meclis üyeleri ile ayrılan kaynağı hayvanlar için kullanmayan belediye başkanı ve meclis üyeleri 6 aydan 2 yıla kadar hapisle cezalandırılacak.

5- Kanunda bir de ÖTANAZİ yani uyutma işlemi ile ilgili bir madde var. Peki hayvanlar hangi şartlarda uyutulacak? ‘’Acı ve ıstırap çektiren veya iyileşme durumu bulunmayan hastalığı varsa, kuduz gibi akut bulaşıcı bir hastalığı varsa ve davranışları insan sağlığını ve hayatını tehdit edecek derecede kontrol edilemiyorsa veteriner tarafından ötanazi yapılmasına karar verilebilir. ‘’ diyor.

Şimdi, bu kanuna göre tüm sorumluluk kimde? Belediyelerde. Yakaladığınız her hayvanı öldürün mü diyor? Hayır.  Kanun kötü bir şey demiyor ki ‘’Hayvanlara sağlıklı yaşayabilecekleri barınaklar yapın, onları besleyin, sağlıklı hale getirin ve sahiplendirin’’ diyor.  ‘’Kuduz vs. gibi iyileşemeyecek durumda olanları, insan ya da başka bir canlının sağlığını tehlikeye atanları da uyutun’’ diyor.  Ne var bunda? insanlar arasında da topluma zararı olanları cinayet işleyenleri, çocuklara, kadınlara şiddet eylemlerinde bulunanları, cana mala kast edenleri cezalandırmıyor muyuz? Terör gibi çocuklara tecavüz gibi suçlar için ‘’idam geri gelsin’ diye yırtınmıyor muyuz? 

Sorumluluk belediyelerde mi kardeşim? Belediyelerde.  Ana muhalefet partisi CHP,  31 mart yerel seçimlerinde yerel de iktidar olmadı mı ?  Oldu,  zira Türkiye geneli oyların yüzde 37,81’ini aldı.  Üstelik Ankara ve İstanbul dahil 14 büyükşehir onların. Peki kanunla tüm sorumluluk belediyelere verildiyse ve yetki sizdeyse niye insanları provoke ediyorsunuz.  Kanunu uygulayın. Yoksa belediye gelirlerinizin binde 3’ünü bile hayvanlar için ‘can dostlarınız için’ harcamak istemiyor musunuz?

Şimdi kabaca bi hesap yapalım.  Örnek İstanbul Büyükşehir Belediyesi olsun.  Yıllık geliri ne kadar?  178 milyar 500 milyon.  Bunun binde 3’ü 535 milyon 500 bin.  Bakanlık verilerine göre İstanbul’da 128 bin 900 başıboş köpek var.  130 bin diyelim hadi.  Yarısı dişi yarısı erkek olsun.  Erkekleri kısırlaştırmak üzerine 4 yıllık bir plan kuralım.  Zira kanun 2028’e kadar süre tanıyor.  Erkek bir köpeği kısırlaştırma bedeli İstanbul barosu hayvan hakları merkezi eski başkanı Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu’nun Sözcü TV’ye yaptığı açıklamaya göre(sözcü.com.tr/bir-köpegi-uyutmanin-maliyeti-4-bin-tl-kisirlastirilmesi-ise-500-tl-p50375) 500 tl.  Sen belediyesin mutlaka bunu çok daha ucuza yaptırabilirsin. 400’e yaptırdın diyelim. 65 bin erkek köpeği 26 milyon’a  hadi ekstra masraflarla 50 milyona kısırlaştırdın diyelim.   Bu rakam senin zaten bu hayvanlara ayırman gereken bütçenin 10’da 1’i.  Geri kalanını bu hayvanlara sağlıklı bir yaşam ortamı oluşturmak için kullan ki fazlasıyla yeter.  Yetmiyor mu biraz da ‘reklam bütçesinden kısıp hayvanlara aktarırsan ki ‘Ekrem Başkan’ın uçuk reklam harcamalarını yedi düvel biliyor’ bu iş çok kısa zamanda hiç bir hayvana zarar vermeden çözülebilir. 

Ama iktidarı da muhalefeti de hayvanlara sağlıklı yaşam alanları oluşturmak için 5 kuruş ayırmak istemediklerinden,  hep kendilerinin ve yandaş ve candaşlarının keselerini doldurmaya çalıştıkları için, kendi siyasi geleceklerini koruyabilmek ve sürdürebilmek adına liyakatsizliklerinin üstünü hazırlattıkları reklamlarla kapatmaya daha çok para harcadıkları için bu düzenleme işlerine gelmiyor.  Bir kaç ‘beslemeyi’,  hayvansever adı altında fonlayıp sosyal medyaya salıp  gerçek hayvanseverleri provoke etmek daha kolay çünkü.  Bizim okumayı, araştırmayı sevmeyen, sosyal medyada gördüğü her şeye inanan, sanal dünyada dolaşmaktan gerçek hayatı unutan zavallı insanımız da aynı gezi olaylarında olduğu gibi bu provokatörlerin peşine takılıp slogan paylaşımlar kasmaya doyamıyorlar.  ‘’Mesele Gezi Parkı’nda nasıl ağaç değildiyse’’ şu an da mesele zavallı hayvanlar değil, sen hala anlamadın mı?