Ülke olarak tomografi çektirip sonucu bekleyen hastaya döndük dersem, pek de abartmış sayılmam.., Bahar aylarında, Manik depresif bir seçim atağı yaşamış bir hali var ahalinin... Aslında sürecin başında şikayet , baş ağrısı gibi gözükse de ve duygu durumsal olarak " Baş zonklaması " şeklinde tarif edilip, bir nevi; susmak bilmemektedir.., Dört yıl sonraki yaza kadar bir daha seçim olmayacağını söyleyenler, nihayetinde tadını çıkarmak istemiş de olabilirler yoksa niye uzatsınlar hadiseyi ..? Gerçi, yazın boğaz ılık ılık eserken o ahşap sandık kokuları yakışmaz mı yedi tepeli vilayete diye de düşünmedim değil.., Olaylara biraz da analitik baktığımızda; evrimsel süreçlerin doğrusal olmaktan çok dairesel bir gelişim gösterdiğini söyleyebiliriz.. Mesela demokrasimiz yıllar evvelinde kalmış " Açık oy, gizli sayım "mertebesine neredeyse tekrardan evrildi diyebiliriz.. Bir de tarihin gözlükleriyle olaya bakarsak aslında tüm dünya demokrasileri üzerindeki " Bastille'in laneti " henüz kalkmış değil.. Tamamen sermayenin hegemonyasına terk edilmiş siyaset, artık antidemokratik her gelişmenin birincil sorumlusu olan ve kendi kurumsallığını baltalayan bir yapıya evrilmiştir.. Bu anlamda " Sarı yelekliler " hareketi, belki de Bastille'nin lanetini ortadan kaldırmanın gayreti de denilebilir.. Modern kapitalizmin dozunda beslediği anarşist hareketler, eskisinden çok daha fazla kontrolden çıkmaya meyilli olacak gibi görünmektedir..
BASTİLLE LANETİ : Kraliyetin sembolüne yapılan kuşatma gecesi ( 14 Temmuz 1789 ) halk, tırpan ve orakları ile devrim kazandığını zannedip bu kutlu işgal gecesi omuzlarında, zaferin sembolü " François " adlı ak saçlı zatı muhteremi sokak sokak gezdirmiştir.. O geceki tüm kalabalık onu, kralın zulmünden kurtarılmış bir düşünce suçlusu ve hatta devrim sembolü olarak kabul etmiş olsa da aslında bu zat bir şizofreni hastası olup kendini Tanrı ilan etmiş bir meczupdan fazlası değildir.., İşte gel zaman git zaman halk hala omuzlarında bir deliyi taşıyıp dururken, taşıdıkları kişinin Tanrı zannından muzdarip olduğunu da pek de bilememiştir.., O gece kitleleri gaza getiren burjuva hatipler, yine yıllar sonra aynı halk tarafından " Milli Jilet, giyotin " e yollanmışlardır.., Sırf muhalif görüşlü oldukları için kendi halkından yarım milyon kişiyi katledip ,Dünya soykırım tarihinde mihenk taşı olan " Vendee soykırımı " na sebebiyet verenlerin de buluşma mekanı olmuştur giyotin.., Ve tüm bu süreçlerde burjuva fetişisti ayak takımı etkin rol oynamış ve de oynamaya devam edecektir..
TAVSİYE : Bir an önce " Vendee Katliamı " soykırım olarak ülkemizce tanınsın..