Yankee ordusunda adını özellikle Vietnam savaşı döneminde duyuran Charlie bölüğü, görev tanımı itibari ile keşif bölüğü olarak nitelenmiş olsa da özellikle sıcak çatışma bölgelerinde rakip kuvvetlerin savunma stratejilerinin bilinemediği durumlarda ileri sürülen timlerin bağlı bulunduğu bölüktür.
Kendilerine kahramanlar takımı atıfları yapılmış olsa da hayatta kalabilenlerin bir çoğu yem olarak ileri sürülmüş olduklarının farkına varabilmişlerdir.
Daha çok antisosyal nitelikleri ve emir komuta zincirindeki sorunlu yapılarının mevcudiyeti ile ön plana çıkan asker tipolojilerini barındırdıkları söylenebilir.
Karşı ateşin yönü, kuvvet ve niteliğini saptamak ve de koordinatları belirlenen noktalara kara, hava ve deniz destekli bombardımanların başarısını garanti etmek için Charlie bölüğü kullanılmış ve yok oldukça da yenilenmiştir.
Kariyerlerindeki büyük rezilliklerinden en önemlisi, kuşkusuz My Lai katliamıdır.
Direnişçilerin yer altı tünellerini kullandığından şüphelenilen köye topçu ateşi sonrası indirilen Charlie bölüğü köyde direnişçileri ele geçiremeyince potansiyel antisosyal nitelikleri açığa çıkmış; kız çocuklarına tecavüz, hendeklere doldurdukları çocuklar, yaşlı kadın ve erkekleri el bombaları ile imha ve köyün yakılarak haritadan silinmesi şeklindeki eylemleri ile tarih yazmışlardır.
16 Mart 1968 Lai katliamında 504 masum katledilmiştir.
Kariyerlerine sonraki yıllarda Afganistan ve Irak coğrafyasında da devam ettiği bilinen Charlie bölükleri, sapkın yönelimlerinden tabii olarak vazgeçememişlerdir.
2012 yılında ölü Taliban militanlarının üzerine işeme videoları ile popülerliğe de soyunmuşlardır.
Tarihçesini paylaştığım Charlie için özet bir cümle kurmak mümkün olursa şayet;
Hakiki savaş unsurlarının öne sürülmesi öncesi kullanılan yemleme malzemesinden fazlası değildirler.
İSLAM BÖLÜNMÜŞLÜĞÜ
Yakın zamanda çokça yorumlanmış olması, gizli senaryolar ve kurgular üzerine pek çok yazının tedavüle sokulmasından dolayı malum dergi saldırısı üzerine net bir görüş bildirme kanaatindeyim.
Yaklaşık 6 yıldır Yankeelerin birincil operasyon bölgesi olan Yemen üzerinden suikast direktifinin verilmiş olması, koruma altındaki kişilere yönelen saldırının kameralar önünde profesyonel icracılarca gerçekleştirilmesi ve de sonrasında saldırganların hayatta kalmamaları bir çok şüphe tohumunu filizlenmeye sevk edebilmektedir.
Ek bir parantez niteliğinde ifade etmem gereken bir konu da İran devleti dışında Şii nüfusun yoğunlukta olduğu bölgeler Yemen, Irak ve Suriye'dir.
Ve bahse konu üç ülke de ne hikmettir ki açık işgal bölgeleridir.
Diğer bir taraftan; Papa'nın dergi saldırısı sonrasında bilinçaltı hakkında açık veren söylemi ise manidardır. Çünkü hemen her sayısında Hristiyanlığa ait kutsal değerlerle dalga geçmekten geri durmamış bir zihniyetin yargısından kurtulamamıştır neticede ..,
Ancak olay sonrası Avrupa camiasında hızla sonuç cümlesi çıkarılmış ve imandan yoksun bir İslam kavramı ile yoğrulan toplulukların bu yemi yutması ile dava kapanmıştır.
Yankeeler ise siyah-beyaz çatışmalarına yol açabilecek toplu eylemlerle boğuşurken İslam karşıtı eylemler yoluyla toplumsal bir karşı birliktelik unsurunu da yakalamıştır.
Peki parça parça dökülen İslam camiası neyi yok saymıştır denirse şayet;
Kafirun suresini yok saymıştır diyebiliriz rahatlıkla.
6. Ayeti ; " Leküm diyniküm ve liye diyn ", yani "Senin dinin sana benim dinim bana" cümlesi ile biten Kafirun Suresinin ilk beş ayeti Kafirlere verilecek cevabın diyalog metnini içermektedir.
Ez cümle; kendi kutsal kitabında , kutsalına yapılan saygısızlık karşısında müminin tavrı açık bir şekilde ifade edilmesine rağmen, kendisine Müslüman diyen ve kafir arayan cehaleti kendinde menkul zümreler, kendi cezalandırma metotlarını İslam adı altında hayasızca sahiplenmişlerdir.
Mezhep savaşları ile tarumar edilmekte olan bahse konu coğrafya için okuduğunu anlamak dışında başka bir yol olmadığı yüzyıllar boyunca açık olmasına rağmen, yeni hukuk kaideleri oluşturup saltanat ve hanedanlıklarını genişletmek eylemi Emevilerden beri Müslüman coğrafyasının yakasında gezinen bir lanet halini almıştır.
Kuşkusuz; sömürülmeyi hazmedip geğirirken hamd eden bir topluluğun imanı sakat, itikadı ticari ve ızdırabı ise sahiplendiği kaderidir..!