Beni tanıyanlar bilirler.. Günlük olayları daima, o olayların tarihimizden bana çağrıştırdığı benzerleri ile birlikte işlemeyi severim..
Mesela günümüzün en önemli olayı ne?
Kuşkusuz, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a doğru başlattığı “Adalet Yürüyüşü” öyle değil mi?
Bu hareket, işbaşındaki iktidara, yokettiği basın hürriyeti ve her türlü kanunsuzluklar konusunda gösterilen tepki ve uyarı hareketidir.. Büyük bir vatanseverlik, kahramanca bir demokratik tepki yürüyüşüdür.. Yüzbinler yürüyor.. Kırk dereceyi bulan sıcakta yegane serinleme vasıtaları kilometrelerce uzayıp giden Ay-yıldızlı bayrağımızın gölgesi..
Bütün Türk Milliyetçilerinin yürekleri de şimdi, Kılıçdaroğlu ve arkasında oluşan, o uzun insan seli ile birlikte atıyor..
Bu kahramanca yürüyüş hakkında, başımızdakilerden ve onların sözcüsü durumundaki yandaş basından karalayıcı, küçümseyici laflar, yazılar çıkıyor.. İçlerinden gerçeği görüp dile getirenler çıkarsa ise derhal işinden kovuluyor..
Milliyetçi, Atatürkçü basındaki yayınlar bizlere moral vermekte.. Berberoğlu ve hapisteki bütün meslektaşlarımız adına, o yayınlarla moral bulmaya çalışıyoruz..
Evet günümüzün en önemli olayı ve gelişmeleri böyle..
Geleyim tarihimizin bu konuda bana çağrıştırdıklarına..
Tam 400 bin kişilik bir insan seli tarafından, Teşvikiye’den alınıp, omuzlarda Beyazıt camiine getirilen, oradaki cenaze namazından sonra Eyüp Sultan’da ebedi istirahatgahına defnedilen Büyük Mehmetçik Mareşal Fevzi Çakmak’ın defin olayını hatırladım..
Fevzi Çakmak.. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunu gerçekleştiren Milli Mücadelemizin, Mustafa Kemal ve İsmet İnönü Paşalarından sonraki üçüncü adamıydı..
O, I. Dünya Savaşında, Filistin ve Kafkasya cephelerindeki kahramanlıklarıyla tarihe adını yazdırmış bir Paşa idi.. Sonra Anadolu’ya geçti, Milli Mücadeleye katıldı.. Meclis tarafından kendisine Mareşallik rütbesi verildi. BMM Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı yaptı. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin ilanından sonra Genel Kurmay Başkanlığına getirildi. Kozan milletvekilli oldu. 1944 yılında yaş haddinden emekliye ayrılıncaya kadar Genel Kurmay Bakanlığında kaldı. Ülkede çok partili siyasi hayata geçilince önce DP’yi destekledi, 1946’da DP listesinden bağımsız İstanbul milletvekili seçildi. 1947’de Millet Partisinin kuruluşuna katıldı ve MP’nin Şeref Başkanı yapıldı. Siyasi hayatta fazla ekinliği olmayan Fevzi Çakmak, 10 Nisan 1950 tarihinde İstanbul Teşvikiye’deki sağlık yurdunda hayata gözlerini yumdu. 1876 İstanbul doğumlu olduğuna göre, öldüğünde 74 yaşında idi..
Cenazesi Teşvikiye hastanesinden alınarak yüzbinlerin omuzlarında Beyazıt camiine getirildi. Orada kılınan cenaze namazından sonra Eyüp mezarlığına kadar yine yüzbinlerin omuzlarında taşındı..
400 bin kişilik bu insan selinin bütün ayrıntılarını o günleri yaşayan yazar A. Rahim Balcıoğlu, Büyük Mehmetçik Fevzi Çakmak isimli kitabı(*)nda anlatır..
Ben burada siyaset yapmaktan yana değilim ama..
Bugün iktidarın kanunsuzluklarına karşı Adalet yürüyüşünü yapan CHP, Mareşal’in cenaze töreni sırasında iktidarda olan Parti idi.. Mareşal’in cenazesini taşıyan 400 bin genç de CHP iktidarının o zamanki kanunsuzluklarına tepki olarak yürümüştü..
Ben daima tarihsel gerçekleri yazarım.. Asla siyasal çıkarlarla ilgilenmem.. Bugün, Kılıçdaroğu’nun Adalet yürüyüşünü alkışladığım gibi, o tarihteki siyasi iktidar CHP’nin olumsuzluklarına da temas etmekten de çekinmem..
Mareşal ölmüş.. CHP iktidarda, İsmet Paşa Cumhurbaşkanı, Şemsettin Günaltay Başbakan.. Radyoda müzik yayınları devam ediyor, susmamakta.. Saz ve caz havaları hala çaldırılmakta.. Tıpkı bugünlerdekilerin yaptıkları gibi..
Teşvikiye’den alınan Mareşal’in cenazesi gençlerin omuzlarında Harbiye'den geçiyor.. Harbiye binasına bayrak çekilmediği görülünce, önce uyarılar yapılıyor... Fakat bunlara cevap veren bile olmuyor.. Bunun üzerine Nurettin Ardıçoğlu, koşarak binanın önündeki Atatürk heykelinin önüne yarı çekilmiş halde elindeki bayrağı sarıyor..
O durum, günümüzde de, Ordumuzun siyasi çıkarlara alet edilmesini anımsatmıyor mu? Bugün Jandarma kime bağlı, İçişleri Bakanlığına değil mi?
Kafile Harbiye’de Arif Nihat Asya'nın Bayrak şiirini okuduktan sonra yoluna devam ediyor.
Sonra yüzbinler, İstiklâl caddesine ulaşıyor.. Orada birikmiş öteki yüzbinler de hep birlikte kafileye katılıp ilerliyorlar.. Tepebaşı'ndaki İngiliz ve Amerikan Konsoloshanelerinin bayraklarını yarıya indirmek suretiyle milletin büyük matemine iştirak ettikleri görülüyor..
Cenaze köprü üzerine geldiği zaman, kalabalığın bir ucunun hâlâ İstiklâl caddesinde olduğu söylenmektedir.. Nihayet cenaze, Ankara caddesinden Beyazıt'a ulaştırılmıştır. Cenaze namazı Beyazıt camiinde yüzbinlerin tekbirleriyle kılınıyor.. Askeriye, tabutu top arabasına koymak için çabalıyorsa da, gençler omuzlarındaki cenazeyi vermiyorlar.. Defnedilmek üzere Eyüp’e doğru yola çıkılıyor.. Edirnekapı'dan geçilirken, o mezarlıkta yatmakta olan İstikbâl marşımızın şâiri Mehmet Akif’e saygı duruşunda bulunuluyor..
Kafile nihayet öğleden sonra saat 4’te Eyüp camiine gelmiştir.. Tabut Eyüp Sultan türbesinin önüne konuluyor ve sonra Fevzi Çakmak’ın on yedi yaşında ölmüş olan kızının mezarının yanına defnediliyor. Nur içinde yat aziz Mareşal..
Bir tarihsel noktaya da işaret ederek yazıyı noktalayayım: Atatürk öldüğü zaman, yeni Cumhurbaşkanı seçilecekti.. Birinci aday İsmet İnönü idi.. O zamanki Başbakan Celal Bayar Türkiye’nin 3. adamı durumundaki Fevzi Çakmak’a da aday olması önerisi götürmüştü.. Fevzi Çakmak’ın bu öneriye cevabı ise şöyle olmuştu: “Ben askerim. Meclis’te işe yaramam. Ben memlekete ancak cephelerde hizmet edebilirim..”
(*) Büyük Mehmetçik Fevzi Çakmak/A. Rahim Balcıoğlu, Toker Yayınları. 2. baskı- www.toker yayinları.com- Tel: 0535 3199349 ve [email protected]