" Suikast , sansürün aşırıya kaçmış halidir " George Bernard Shaw . 1911.
Alamut'un fedaileri kitabında James Waterson, yukarıdaki sözü Fahrettin Razi'nin başına gelenleri anlattıktan sonra zikreder.., Haşhaşinlerin bağlı olduğu İsmaililiği aşağılayan ve mülhitlikle suçlayan sunni alim Fahrettin Razi, öğrencileri arasına sızmış bir haşhaşin tarafından yaşamsal tehtid yoluyla , suikaste uğramadan eylem değişikliğine zorlamıştır.. Yazara göre haşhaşinlerin ayıklanmasındaki en önemli sorun ; İnançlarının içinde , gerçek dini düşüncelerini farklı gösterebilmelerinin açıkça bulunuyor olmasıdır. Bireyin siyasi sadakatinin ve toplumsal konumunun tanımlanmasında dinin anahtar kavram olduğu ve neredeyse giysi gibi taşındığı bir dönemde " takiyye" kavramının evrilmesini olası sonuç olarak değerlendirir yazar ..,
Yüzyıllar geçtikçe efsanelerin tarih ve tarihin de efsanelere dönüşmesi olağanlaşır. Hasan Sabbah ve fedailerine ilişkin yazılanların büyük çoğunluğunun gerçeklikten uzak ve mezhepsel çekişmelere binaen hakim Selçuklu ideolojisinin güdümünde olduğu konusunda çoğu tarihçi ön kabul geliştirmiştir.., Şiiliğin yedinci imamının İsmail olması gerektiği savından hareketle mezhep içerisinde gelişen ayrılık İsmaililiği doğurmuş olup , Hasan Sabbah daha sonra nizariler diye ayrılacak olan dini eksen kaymasının da ilk fikri önderlerinden olmuştur.., Gerek doğduğu yerlerin sunni Türkler tarafından hegemonya altında oluşu, gerekse de dönemin halife ve vezirlerinin Türk komutanlarının boyunduruğunda pasifleşmesi Hasan Sabbah için cephenin koordinatlarını çizmiştir.., Rey medresesinde dönemin en iyi eğitimlerinden istifade etmiş olan Sabbah , Alamut kalesi denilen kartal yuvasında şebekesine memleket kazandırmıştır. Halktan fikri ve ideolojik destek görmek için herkesin eşit olduğu bir toplum fikrini öne sürmeleri kısa sürede lojistik desteğe ulaşmalarının yolunu açmıştır.., Daileri yoluyla tıpkı sufiler gibi misyonerlik faaliyetlerine hız veren tarikat diğer yandan da fedailer yetiştirmek yoluyla yeni bir savaş şeklini sahiplenmiştir. Sadece Nizamülmülk suikasti ile Selçuklu devletinde deprem yaratmamış, oğullarını da öldürerek kudretli bir mesaj vermeye soyunmuşlardır..Selçuklular uzun bir süre , kısa zaferler ve yağmalarla Sabbah devletine zarar verse de karşılaştıkları direniş şekli hem yabancı ve hem de tehtit üslubu ile korku salıcı olmuştur..Bazı dönemler de saldırmazlık anlaşmaları imzalamalarında etken olan unsur , Selçuklu sultanlarının kendi sarayları ve yatak odalarında huzuru yakalamak düşüncesidir.. Diğer yandan Hasan Sabbah'ın fedailerinin ölümüne bağlılığına ilişkin gelişen efsanelerdeki tutarsızlıkları da vurgulamak gerekir.., Öncelikle Hasan sabbah'ın bu tür bir itikadi yapılanmayı müridlerine Esrar vererek gerçeküstü görünen senaryo kurguları yoluyla sağladığına ilişkin yazılara değinmek gerekir ki ; o dönemde mevcut coğrafyada esrar kullanımının yaygın olmasa da hatırı sayılır ölçüde mevcut olduğu , Sabbah'ın müritlerine habersizce bu maddeyi vererek itaati sağladığı savının da yanlış olduğunu vurgulamak gerekir..Ancak suikastçileri ve fedailerinin eylemleri neticesinde ölüm ve işkenceden korkmaması ve gözüpekliği olgusu üzerine düşündüğümüzde ve Sabbah'ın attarlık eğitimi almış olduğu bilgisinden de hareketle bitki olarak efedra sinica ( Ki mevcut yerleşim bölgelerinde yetişmektedir ) kullanmış olabileceğini düşünmek mümkündür.., Amfetamin türevi etkinlikle , uyanıklığı , dikkati ve cesareti artıran bu etken maddenin günümüz intihar bombacılarına da içirildiği bilinmektedir..Yine o dönemlerde şamanlar tarafından da bilinen Ayahuska da muhtemel etken maddelerden biri olabilir ancak bitki yağmur ormanlarını sevdiğinden bu bitkiye o dönemde Sabbah'ın ulaşmış olması çok da olası gözükmemektedir.., Haçlı ordusu ile bölgeye gelmiş ve kahramanlık ve bağlılıkları ile terfi görmüş Hospitalier şövalyelerini dahi fikirleri ile etkilemiş olduğu söylenen Hasan Sabbah'ın ölümüne dek alamut kalesindeki odasından nadir zamanlarda çıktığı söylenmiştir. Sultanlar , vezirler , halifeler ve hatta kudüs kralını dahi suikastle öldürmüş olan şebeke sonunda, Moğollar tarafından tarihin sayfalarına yollanmıştır.., yazının son kısmını Cüveyni'nin 1220 yılında buharayı alan cengiz han hakkındaki tarihi alıntısına ayırmayı uygun gördüm.., Cengiz han buhara'yı fethettiği günün ertesinde ulu caminin minberine çıkıp halka şöyle seslenir ; " Ey insanlar ...! Biline ki büyük günahlar işlediniz ve bu günahları içinizden en büyükler işledi .., büyük günahlar işlemiş olmasaydınız , Tanrı beni üzerinize ceza olarak salmazdı " Ve sonrasında İslamın büyük şehirleri ve kütüphaneleri de dahil herşeyi yakıp yıkmış olan Cengiz Han aslında basit bir musibetten çok daha fazlası olduğunu tüm islam alemine ve dünyaya göstermiştir..