Geçtiğimiz Pazar akşamı, televizyon kanalları arasında gezinti yapıyor, ağırlıklı olarak da Fox tv’de haberleri izliyorum..
Ana konular bütün tv.lerde hep aynı.. Rıza Zarrab’ın Amerikan mahkemesindeki itirafları.. CHP’nin Man adasına gönderilen veya oradan geldi denilen paralarla ilgili dekont soruları..
Yani insanların yaşadığı ekonomik güçlükler, açlık, pahalılık, işsizlikten sürünen milyonlar, vatandaşların maruz kaldığı haksızlık ve adaletsizlikler, hepsi ise gündem dışı..
İktidar olsun, muhalefet olsun, bütün siyasilerin dillerinde Zarrab ve Man adası meselesi..
Tabii böylesi, AKP’lilerin de canına minnet..
Onlar hep bir ağızdan bağrışıyorlar.. Tayyip Bey, Muş’ta AKP Kongresinde konuşuyor.. Amerikan Mahkemesini kasdederek, “Sahte Mahkemelerde ülkemi mahkum edemezler!” diye bağırıyor. Kılıçdaroğluna kükrüyor: “Kasetle geldi, dekontla gidecek..” diyor.
Başbakan ve bütün Bakanlar da Genel Başkanları’nın izinde.. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu.. “Siyaseti, dekontlarla kirletiyorlar..” derken, Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Zarrab davasındaki rüşvet iddialarını çürütebilmek için, Amerikan mahkemesinin yetkisizliğine, ABD’yi küçümseyen sözlerle vurgu yapıyor..
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, vatandaşa yaşattıkları pahalılıkla, açlıkla ilgileneceğine; “11 Aralıkta büyüme rakamları açıklanacak, kim ne yaparsa yapsın Türkiye’nin dünyada bir numara olacaktır” deyip duruyor.. Dolar, Euro fiatlarında yükselişin, kurlarla oynayanların oyunu olduğunu söylüyor.. En sonunda lafı o da Zarrab meselesine getirip, Amerikan mahkemesinde olanlar için; “o bir tiyatro oyunu..” diyor..
Nedir bu laflar yahu?.. İnsan kafayı yiyecek.. Biz nerede yaşıyoruz?.. Ekonomisi bir numara olan ülke neresi?.
Elitaş, “Kılıçdaroğlu çamur adam oldu..” deyip duruyor.
CHP’nin gösterdiği dekontlar konusundaki en doğru lafları ise Liberal Demokrat Parti’nin eski Genel Başkanı yeğenim Cem Toker söylüyor:
“Dekontların sahte olup olmadığını kanıtlamak 5 dakikalık iştir. Hepsinin üzerinde seri no.ları var... Dekontlar sahteyse, Halkbank çıkar, "dekontların aynı numaralı gerçekleri şu tarihte, şu işlemde kullanıldı" der, kanıtlar.. Durum böyle ise, CHP madara olur, konu kapanır...
Erdoğan puan alır... Bu kadar basit..”
Sözlerini ben tamamlayıp sorayım: numaralarda gösterilen dekontlar kayıtlı ise, orasını artık Tayyip Bey bilir..
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bu konulara pek bulaşmak istemiyor.. O hala AKP ile seçim ittifakının formülünü sunma peşinde.. Elinde kağıt kalem, planlar yapıyor, grafikler çiziyor, sanki çözülecek bulmaca hazırıyor.. Başbuğ Türkeş’li günlerden gelen eski MHP’li arkadaşlar, Devlet Bahçeli’nin Genel Başkanlık yaptığı bu günlerin ıztırabına nasıl tahammül ediyorlar şaşırıyorum..
Öf be! Yetti artık!
Bu mu siyaset?.. Türk milletinin bekası, yücelmesi, huzuru, rahatı bu adamların mı elinde..
Ne hale getirdiler ülkeyi, politikayı ve milli kurumları?..
Atatürk’ün, Türk Milletini yönetmek, ona hizmet etmek için kurduğu T.B.M.M. ve hükümetin görevi bunlarla zaman geçirmek mi?
Hal böyle olunca, gençlerimize diyeceğim şu:
Sevgili gençler, siz siyasi çıkar peşinde koşan bugünkü siyasilerin sözlerine kulaklarınızı kapayın, her gün, her fırsatta Atanızın sözlerin okuyup tekrarlayın.. Ezberleyin.. Belli olmaz, bakarsınız bu gidişle, müfredattan, ders kitaplarından Atamızın nutkunu da çıkarırlar..
Baksanıza, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, geçenlerde müfredatla ilgili bilgiler verirken, Atatürk’le ilgili kazanımların azaltılmasından falan söz etmişti.
Ben edebi çalışmalarım arasında, Atamızın Nutuk’unu da sadeleştirerek okuyucuya sunmuştum.. NUTUK çalışmam büyük ilgi görmüş, kitabın 3. Baskısı yapılmıştı. Hatırlarsınız büyük yazar Rahmi Turan da, “Yalçın Toker’in sadeleştirdiği Nutuk’u her Türk okumalı..” diyerek bir tavsiye yazısı yazmıştı..
Ben Nutuk’un 737. sayfasında Gençliğe Hitabe’yi, önce Atamızın kendi sözleri ile vermiş, adından biraz sadeleştirerek şöyle tekrarlamıştım:
“Ey Türk gençliği! Birinci ödevin Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini, sonsuza kadar korumak ve savunmaktır.
Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel, senin en değerli hazinendir. Gelecekte de, yurt içinde ve dışında, seni bu hazineden yoksun bırakmak isteyecek kötü niyetliler bulunacaktır. Bir gün, bağımsızlığını ve Cumhuriyeti’ni savunmak zorunda kalırsan, göreve atılmak için, içinde bulunacağın ortamın olanak ve koşullarını düşünmeyeceksin!
Bu olanak ve koşullar çok elverişsiz olabilir. Bağımsızlığına ve Cumhuriyeti’ne kıymak isteyecek düşmanlar, bütün dünyada benzeri görülmemiş bir üstünlük kazanmış olabilirler. Zorla, ya da aldatıcı düzenlerle, sevgili yurdunun bütün kaleleri alınmış, bütün gemi yapım yerleri ele geçirilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesi işgal edilmiş olabilir. Bütün bu durumlardan daha acı ve daha korkunç olmak üzere, yurdunda yönetimin başında bulunanlar, gafillik ve yoldan çıkmışlık ve hatta hâinlik içinde olabilirler. Dahası, yönetim başında bulunan böyleleri, kişisel çıkarlarını, yurduna girip yayılmış olan düşmanların siyasal amaçlarıyla birleştirebilirler. Millet, yoksulluk ve darlık içinde bezgin ve bitkin düşmüş olabilir.
Ey Türk geleceğinin genç kuşakları! İşte bu ortam ve koşullarda bile görevin, Türk bağımsızlığını ve Cumhuriyeti’ni kurtarmaktır! Bunun için gerekli olan güç, damarlarındaki soylu kanda bulunmaktadır.”
(*) NUTUK-Atatürk/ Sadeleştiren: Yalçın Toker.. Toker Yayınları- www.tokeryayinlari.com Tel: 0535 3199349 ve [email protected].