Tayyip Bey’in, tek adamlık hayalinin gerçekleşmesinin aracı yapılan Anayasa Referandumuna iki hafta bile kalmadı.
Cumhurbaşkanı, Hükümetin Bakanları, iktidar Partisinin mensupları, Devlet organlarındaki görevliler, herkes tek görev olan evetçi çalışmaların peşinde koşuşturmakta.. Milletin büyük çoğunluğu aç, işsiz, sağlık düzeni bozuk, eğitim laik anlayıştan uzaklaşmış... Ülkede can-mal güvenliği terör tehlikesi altında.. Ama bütün bunlara; işsizliğe, açlığa, adaletsizliğe, can mal güvenliğine çözüm getirme görevlisi olan Bakanlar, asli vazifelerini bir yana atmışlar, şehir şehir evetçi çalışmalar peşinde koşmaktalar.. Devletin valileri, kaymakamları, Belediye Başkanları, muhtarlar da onların peşlerinde.. Yazılı ve sözlü basının yüzde doksanlık bölümü de parelelci görevlerini yerine getirme telaşında..
Eşit şartlarda cereyan etmeyen bu yarışta, hayır’ı desteklemeye çabalayanlar ise, öncelikle binbir tehdit ve konulan engellere göğüs germe zorundalar..
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de “koltuğunu koruma” sevdası ile evetçilik hizmetinde görev üstlenenlerden.. Ne var ki, ülkücü-milliyetçi kesimden onun arkasında kimse kalmamış durumda.. Meral Akşener ve Halaçoğlu, Onan, Özdağ gibi profesörler, yerel Devlet görevlilerinin onlara salon vermeme, elektrik kesme, hoparlör susturma gibi engellemelerine göğüs gererek, Atatürkçülük, vatan ve millet sevgisinin gereği yönündeki hayırcı hizmetlerine devam etmekteler..
Bu meyanda Deniz Baykal, Kılıçdaroğlu gibi birkaç siyasinin çalışmalarını da takdirle karşılıyorum...
Hak, adalet ve milli hukukun sembolleri olan Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın eski Başkanları Yekta Güngör Özden ile Sabih Kanadoğlu’nun.. Hukuksal yapının üçüncü gücü Türkiye Barolar Birliğinin Başkanı Metin Feyzioğlu’nun cesur çıkışlarını da alkışlıyorum..
Ama itiraf etmeliyim ki bu vadide benim 1 numaram MERAL AKŞENER’dir.. Ben böyle diyorum, bilmem sizler ne düşünürsünüz.. Meral hanımın oldukça zengin bir siyasi mazisi var.. Meclis Başkan vekilliği, İç İşleri Bakanlığı gibi önemli görevlerde bulunmuş..
Bilirsiniz benim yazı konularım tarihsel çağrışımlardır.. Meral Hanım denilince ben hemen benzettiğim Halide Edip(Adıvar) hanımı anımsıyorum.. Daha doğrusu Meral Akşener ismi bana Halide Edip’i çağrıştırıyor.. Milli Mücadele dönemimizin, Atatürklü yılların kahramanlarından, Atatürk’ün HALİDE ONBAŞI’SI.. Bugün canını tehlikeye atıp köy köy, kasaba kasaba dolaşarak hayır propagandası yapan Meral hanımın şahsında, Milli Mücadele günlerinde Sultanahmet mitinglerinde milleti Milli Mücadeleye çağıran Halide Hanımı görüyorum..
Kısaca Halide Edip Adıvar’ın hayatından söz edeyim.. Bunun için 100 Büyük Edip ve Şair dizimizdeki önemli bir esere baş vuracağım.. İşin enteresan yanı bu kitabın yazarı da bir hanım.. Türk Edebiyatı uzmanı Profesör İnci Enginün..
İnci Hanım, kitabının(*) önsözünde Halide Edip Adıvar’ı tanıtır;
“Türk edebiyatının önde gelen adlarından biri olan Halide Edip, aynı zamanda Türkiye'nin geçirdiği sosyal değişmelerle de yakından ilgilenmiş ve faal rol oynamış bir yazarımızdır” der.. Ve önce özel hayatını özetler.. Salih Zeki Beyle evliliğini, ondan iki çocuğunun olduğunu anlatır. II. Meşrutiyetin ilanında Hüseyin Cahit’in Tanin gazetesinde Halide Salih imzası ile yazı yazmaya başlayışını, 31 Mart vak’ası sırasında oğlu ile birlikte yurtdışına kaçışını, Mısır ve Londra’daki hayatını hikaye eder.. Eşinden ayrılmasını, dönüşte Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura ile Türk Ocağındaki hizmetlerini, Cemal Paşa’nın daveti üzerine Suriye’ye gidişini, Adnan Adıvar’la evliliğini, I. Dünya Savaşı günlerini, İstanbul’un işgalini, Milli Mücadele günlerindeki hizmetlerini anlatır.
Zaten Halide Edip hanım, eserlerinin pek çoğunda bu tarihi olayları işlemiştir.. Türk’ün Ateşle İmtihanı, Ateş’ten Gömlek kitaplarındaki konular hep o tarihi olaylardır.. 15 Mayıs 1919 Yunanlıların İzmir’i işgali üzerine, Mustafa Kemal Paşa Anadolu’da Milli Mücadeleyi başlatmak üzere Samsun’a çıkınca, vatan ve milletini sevenler de ona destek için faaliyete geçmişlerdi. Milleti ayağa kaldırmak ve bir araya getirmek, Milli Mücadele şuuru oluşturmak isteyen bu kişiler arasında Halide Edip hanım da başta gelenlerdendi.. Türk Ocağı ve Karakol Cemiyeti tarafından Fatih, Üsküdar, Kadıköy ve Sultanahmet’te, işgali kınama mitingleri düzenlenmiş, 22 Mayıs 1919 günkü Sultanahmet mitinginde o da konuşmuştu.
Dört defa tekrarlanan Sultanahmet mitinglerinde dönemin bütün önemli edip ve şairleri vatan görevi yapmışlardı. Mehmet Emin Yurdakul, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Dr. Rıza Nur, Selim Sırrı Tarcan, Şukufe Nihal Başar en başta gelenlerdendi.
Kitabın sonraki sayfalarında, Halide Edip’in Anadolu’ya geçmek için eşi Adnan Adıvar’la birlikte Özbekler Tekkesinde kalışları, gizlice Ankara’ya hareket etmeleri anlatılır.. Eşi Adnan Adıvar’ın Atatürk Hükümetlerinde İçişleri ve Meclis II. Başkanlığı yaptığı dönemlerde kendisinin de Hakimiyet-i Milliye gazetesindeki hizmetlerine, Sakarya cephesinde çarpışmalara katılışına yer verilir.. Ordudaki rütbesinin onbaşılık olarak başladığı, Kızılay’da hemşire olarak cephelerdeki hizmetleri anlatılır..
Hepsi birbirinden değerli anılar.. Bugün Atatürkçü yolda vatan ve millet hizmetini köy köy dolaşarak mitingler düzenlemeye çabalayan Meral Akşener’le ilgili haberleri okudukça, onbaşı Halide’nin Sultanahmet mitingindeki sözleri hatırlanmadan geçilir mi?
MERAL AKŞENER’İN MİTİNGLERİ VE
HALİDE HANIMIN SULTANAHMET NUTKU
Halide Edip Hanım 22 Mayıs 1919 tarihli Sultanahmet Mitinginde millete şöyle seslenmişti:
“Kardeşlerim, evlatlarım,
Ruhu göklerde olan bu minarelerden, yedi yüz yılın şanları Osmanlı tarihinin bugünkü faciasını seyrediyor. Bu tarihî muazzam meydanda zafer alayları yapan kahraman ecdadımızın ruhları karşısında, dünyanın bir başından öbür başına at süren o namağlup erlerin gazapları önünde ben başımı kaldırıyorum ve diyorum ki, ben bir Türk ve Müslüman olarak tarihin bedbaht bir kızıyım. Dünkü kadar kahraman, fakat talihsiz Türk kızının anasıyım.. Bu yeni millet namına, ulu ecdadımızın ruhları önünde başımı eğip yemin ediyorum. Yemin ediyorum ki, bugün kolları kesilmiş Türk milletinin geçmiş günlerdeki kadar cesur bir ruhu var. Yemin ediyorum ki, göğsünü adaletten ve insaniyetten alan Osmanlı tarihine, ecdadımızın ilahi namusuna hıyanet etmeyeceğim. Hakka ve Allah'a dayanan Türk milletinin son yolunu, davasını size ve dünyaya ilan ediyorum.
……………….…
Türklerin davası Türkiye'nin zaten mevcut olan hak ve istiklalinin elinden alınmamasıdır. Türkiye ve Türkler ecdatlarına ve bayraklarına ve milletlerinin ebedi ve ilahî hakkına hıyanet etmeyeceklerdir..
……………….
Yemin edin, milletlerin ilahi hakkı ilan olunacağı güne kadar heyecanımızı muhafaza edeceğiz. Yemin edeceğiz!.. Yedi yüz senenin en asil ve en büyük mirası olan vakarımızı, adalet ve terbiyemizi unutmayacağız.
Yemin ediniz: Türkiye istiklal ve hakkı hayatını alacağı güne kadar hiç bir korku, hiç bir meşakkat önünden kaçmayacaksınız, yemin ediniz.. Yedi yüz senenin tarihi, ağlayan minareler altında yemin ediniz.
Bayrağımıza, ecdadımızın namusuna hıyanet etmeyiniz.”
İşte böyle.. Sultanahmet mitinginde milleti milli mücadeleye çağıran, Atatürk’ün onbaşısı rütbesi ile Milli Mücadelede hizmet gören, Kurtuluş Savaşı cephelerinde Kızılay’ın hemşiresi olarak çalışan, 1950’de İzmir milletvekili olarak Meclis’e katılan kahraman Halide Edip hanımla..
Bugün bütün tehdit ve engellere göğüs gererek, “ucunda ölüm de olsa yoluma devam edeceğim..” diyerek Atatürk’ün yolunda, Millete hizmet için korkmadan, yılmadan ilerleyen, “hayır oyları 10 puan önde” diyen Meral Akşener’i birbirlerine benzetmem yanlış mı?
Cevabını sizler verin.. Haydi hanımlar! Görev sırası sizlerde..
(*) Halide Edip Adıvar/Prof. Dr. İnci Enginün Toker Yayınları www.toker yayinları.com- Tel: 0535 3199349 ve [email protected]