Habertürk''ün tek şansı Mehmet Kenan Tekdağ gibi medya filozofu denilebilecek bir kalibrede yöneticiye sahip olması.
Fatih Altaylı'nın özgül ağırlığı ve etkisini de yanına eklersek...
Haberturk'ü ayakta tutan süreci özetlemiş oluruz...
Peki, gerisi?
Bir kaç iyi sunucu ve gazetecinin dışında hatır, idare etme ve alışkanlıklarla görevine devam eden dev bir medya enkazına dönüşmek üzere Habertürk...
Böyle durumlar için eskiden 5 tane A4 kâğıdı yetmez denirdi, şimdi detaylı yazsak Habertürk''ü sanal alemde taşıyan serverlar çöker.
Minik bir özete ne dersiniz?
Ekrandan milletin suratına suratına gaz çıkaracak kadar arsızlaşan bir medya merkezi oldu artık Habertürk…
Affedersiniz açık yazalım…
80 milyonun suratına ossuracak kadar saygısız bir Veyis Ateş geçti bu topraklardan…
Birkaç kişinin içinde dahi yaşansa, utanıp-sıkıldığımız bir eylemi, 80 milyonun yüzüne yüzüne ossurarak gerçekleştiren Veyis Ateş’e medya neredeyse madalya verecekti!
Pesssss…
Medya Şabanı deyince gerisini yazmaya gerek var mı?
Hayatı yalan/dolan bir magazin figürü…
Bir emek düşmanı…
Şrakkk diye yönetici yapıldı…
Bir şeyler oluyor orada…
Habertürk bu değildi!
Ya da buydu, yeni gördük?
Ya Didem Arslan Yılmaz isimli sunucu hanımefendiye ne dersiniz?
Az- çok tanırsınız.
Hani, milli bir kaç söz söyledi diye koskoca profesörü azarlayarak ekrandan atacak şımarıklığın sahibi o hanımefendi…
Hatta, şımarıklığı o boyuta geldi ki, milletin gözüne ekrandan bir de kalemini fırlattı!
Yetmedi!
İBB'de park sorunu yaşadığı gariban bir park görevlisini "pezevenk " naraları ile İmamoglu'nun basın danışmanı Murat Ongun'a şikayet ederek işten attırdığı da resmi kayıtlara geçti.
Üstelik o işten atılan park görevlisinin engelli bir de çocuğu var!
Didem Arslan Yılmaz isimli sunucunun, tv’de konuklarına "İşte bu soru, beni sosyal medya ve internet sitelerinde manşet yapar “şehveti ile soru sorduğu…
Büyüyen göz bebeklerinden…
Ekrandan fırlayacak gibi eğreti duran…
Sevinçten saniyede 30 kez kelebek gibi çırptığı takma kirpiklerinden…
Hemen anlaşılmıyor mu?
Demokratım diyen paçavra gazetecilerin hiç biri üzerinde bile durmadı!
Eşitlik, insan hakları, adalet mefhumlarının ırzına geçen o sosyal demokrat gazeteciler, çoğu zaman olduğu gibi Didem Arslan Yılmaz!ın skandalına da kör ve sağır kaldılar…
Her zamanki gibi güçlünün yanında olan soytarı gazeteciler birliği yine iş başındaydı!
Güçlüyü koru, zayıfı ez!
Basın Konseyi denen ucube mi?
Orası artık bir sirk!