Gündem yoğunluğu nedeniyle yazamadım ama TUSİAD’ın 22 Mart’ta açıkladığı Anayasa önerisi mutlaka tartışmamız gereken bir konuydu. Anayasalar, devletlerin örgütlenme ilkelerinin yansıdığı, toplumların hak ve hukuklarının çerçevelendiği belgelerdir. Seçimlerden sonra nerede ise tüm partiler yeni bir Anayasa sözü veriyorlar. Bu demektir ki yeni dönemde devletin yapısı ve işleyişinde değişiklikler olacak, toplumu kavrayan hukuki anlayış farklılaşacak.
Peki nasıl?
“Özgürlüklere ve demokrasiye daha fazla yer veren bir anayasa gerek” demekle bu iş hallolmaz. Bunu vatandaş söyleyecek fakat partiler detay verecekler. “Dünya şu şekilde değişiyor, Türk toplumunun dönüşümü şu yönde, Türk Devlet yapısının şu şu ihtiyaçları var” diyebilmeliler, partiler.
TUSİAD taslağı mevcut devlet yapısında zafiyet olduğunu var saydığı alanlarda değişiklikler öneriyordu. TUSİAD’ın hazırlattığı taslak biliyorsunuz değiştirilemez maddelerin kaldırılmasını ancak “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir” ifadesinin korunması gerektiğini savunuyordu ve en fazla eleştiriyi de bu değiştirilemez maddeler konusunda aldı. Bu eleştiriler üzerine Başkan Boyner tasarı için “TUSİAD’ın değil” demek zorunda kaldı.
Prof. Dr. Ergun Özbudun ve Prof. Dr. Turgut Tarhanlı tarafından kamuoyuna duyurulan TÜSİAD'ın yeni anayasa taslağında, darbeler sonrası oluşturulan 1961 ve 1982 anayasasının silahlı kuvvetleri bazı vesayet yetkileriyle donattığı belirtildi. Taslakta, "Kuşkusuz 1982 Anayasası bu konuda selefinden çok daha ileri gitmiştir. 2001, 2004 ve 2010 anayasa değişiklikleri ve bunlara uygun olarak çıkartılan uyum paketleri, normalleşme ve sivilleşme yönünde atılan önemli adımlar olmakla birlikte halen mevcut olan durumun da evrensel demokratik normlara uygun olmadığı söylenebilir. Yeni anayasada, seçilmiş organlar üzerinde vesayet organlarına yer verilmemeli. Silahlı kuvvetler, sivil iradeye tabi ve onun denetiminde olacak şekilde yeniden yapılandırılmalıdır." ifadelerine yer verildi.
Katılırsınız veya katılmazsınız ben TUSİAD taslağını mevcut devlet yapısını zorlayan ancak çok radikal değişikler önermeyen bir yapıda buldum. Katılmadığım yerleri var, fakat benim söylemek istediğim bu taslak mevcut devlet yapısında radikal değişikler önermiyor, özellikle BDP’lilerden gelen demokratik özerklik talepleri üzerine yapıyı çok değiştirmeden esnetiyor. Yerel yönetimlere daha fazla yetki öngörüyor.
Eğer, BDP talepleri bu kadarla karşılanacak ise amenna. Ben pek sanmıyorum.
Bu arada çok radikal bir öneri İngiltere’de resmi bir ziyarette bulunan Başbakan’ımızdan geldi. Başbakan Erdoğan, Başkanlık sistemi öneriyordu. Tabi başta Cumhurbaşkanı Gül olmak üzere bu öneriye karşı çıkan çok kimse oldu. Başbakan’ın önerisini radikal bulmamın sebebi şu; Başbakan aslında kendisini Ortadoğu coğrafyasında tüm halkların lideri olarak görüyor ve başkanlık sisteminin altında federal bir yapı öneriyor. Bu önerdiği (Benim çıkarımım) yapı ile Gürcistan’dan Suriye’ye başta Irak Kürdistanı olmak üzere bir çok yeri bu federe devlete bağlamayı öngörüyor. Daha önceleri Başkanlık sistemi önerilerini daha masumane bulurdum. Son gelişmelerden sonra başkanlık sistemi ile arzu edilenin yeni bir devlet düzeni olduğunu düşünüyorum.
Türkiye’ye gereken yeni bir Hükümet düzeni mi, yoksa yeni bir devlet düzeni mi?
Başkalarının projeleri üzerine biz hayallerimizi inşa edebilecek miyiz?
Devlet düzeni kurmak basit bir iş değil. Yeni bir mantalite, yeni kadrolar, her şeyi yeni bir organizasyon gerektiriyor. Bu iş referandumla olacak işte değil. Askersiz, savaşsız ise hiç olmaz. Hayallerinizi zorlamaya hazır mısınız?