Geçtiğimiz günlerde cereyan eden önemli olaylardan biri de, Hürriyet gazetesindeki patron değişikliği idi..
Aydın Doğan Bey, sahibi bulunduğu Hürriyeti ve birçok basın kuruluşunu, Erdoğan Demirören’e sattı.. İşte bu olay benim anılarımı canlandırdı..
Ben, 1954 yılında Vefa lisesini bitirip Hukuk Fakültesine yazıldığım zaman, Yeni Sabah Gazetesinde spor yazarı olarak gazeteciliğe de başlamıştım(*)..
Spor muhabiri olarak ilk görevim, Beşiktaş Kulübü, Beden Terbiyesi ve Tenis eskrim dağcılık kulübü muhabirliği idi.. Maaşım 75 lira.. Her gün Ortaköy tramvayına atlar, 3 kuruş olan ikinci mevkide, Beşiktaş Kulübüne ve Şeref Stadına gider, haberlerimi toplar, sonra Beşiktaş’tan otobüsle Taksim’e çıkardım. Taksimdeki Beden Terbiyesi Bölge müdürlüğünde Sait Selahaddin Cihanoğlu’ndan haberleri alır, oradan yürüyerek Tenis Kulübüne geçerdim.. Akşamüstü de gazeteye döner haberlerimi yazardım.
Beşiktaş Kulübündeki haber kaynaklarım, Baba Hakkı (Hakkı Yeten), Arap Sadri (Sadri Usuuğlu) falandı.. Tenis Kulübünde ise o zamanki üyelerden Erol Simavi ile karşılaşmak çok hoşuma giderdi. Erol Simavi bey, o dönemin en büyük gazetesi olan Hürriyet’in sahibi Sedat Simavi’nin küçük oğlu idi.. Babaları Sedat Simavi’nin ölümünden sonra, ağabeyisi Haldun Simavi ile birlikte Hürriyet’in ve diğer basın kuruluşlarının ortak sahibi oldular. 1971 yılında ise ağabeyi Haldun Simavi, Hürriyet gazetesini Erol Simavi’ye bıraktı.
Bu yıllarda ben de spordaki jünyorluk sıfatımı geride bırakmış, meslekte ilerlemiş, Yeni Sabahtan sonra Tercüman, Son Havadisgazetelerinde servis şeflikleri, yazarlık yapmıştım Hatta Türkiye Ticaret Postası, Meşale gibi gazete ve dergiler çıkararak sahiplik de yaptım.
Bu on onbeş yıllık süre içinde, Erol ağabeyin, gazeteciliğin teknik branşları olan klişecilik, rotatifçilikle falan bile uğraştığını ve sonra habercilik, fotoğrafçılık dallarında da çalıştığını duyardık. Patron olmasına kadarki bütün bu gelişmeleri bizzat kendisinden Tenis Kulübündeki sohbetlerimiz sırasında dinlemiştim..
Erol Simavi’nin, gazetedeki çalışmalarının dışında kalan zamanda en çok uğradığı yer, Tenis Kulübü idi. Kulübe, dostlarını da yanında getirir, birlikte yemek yerler, tenis oynarlar, sohbet ederlerdi. Dostları ise, daima önemli kişiler idi. Bakanlar, valiler, elçiler, konsoloslar falan.. Bu önemli kişilerle kendisi tenis oynarken, birlikte gelmiş olan eşlerine de zaman zaman kortlarda ben eşlik ettiğimi hatırlarım.. Bu görevi benden Erol ağabey isterdi.. Bazen ben Taksimden tenis kulübüne yürürken yolda rastlar, şoförüne beni arabaya alması talimatını verirdi.
Fenerbahçe taraftarı olan Erol Simavi, ara sıra Mithatpaşa stadına da gelir, basın tribününde bizlerle birlikte maç da seyrederdi. Tabii elleri dolu gelir, bizlere çikolatalar, dondurmalar dağıtırdı.. Bu yüzden Erol ağabeyin gelmesini dört gözle beklerdik..
Erol Simavi, siyasilerin baskılarına maruz kalmamak için Hürriyet’i 1994 yılında Aydın Doğan’a sattı. Türkiye’den ayrıldı, Londra’ya yerleşti.. İngiltere ve İsviçre’de yaşadı. 8 Haziran 2015 tarihinde Monaco’da vefat etti. Nur içinde yat Erol ağabey..
ERDOĞAN DEMİRÖREN
Hürriyet’in patronluğunu, diğer pek çok gazete ve basın kuruluşları ile birlikte, 1994’ten 2018 yılına kadar Aydın Doğan yaptı. Nihayet bu geçen ay, yani 24 yıl sonra Hürriyet, Fanatik falan gibi pek çok basın kuruluşunu Erdoğan Demirören’e sattı.. Aydın Beyle pek tanışıklığım olmadı. Fakat Hürriyet’in yeni sahibi Erdoğan Demirören’i gazeteciliğe başladığım 1954 yılından beri tanırım.. Benim Yeni Sabah’ta spor yazarlığına başladığım sırada Erdoğan da, babasının Sirkecideki oto yedek parçası mağazasında çalışırdı.
Genellikle ben, Sirkeciden tramvaya binip Beşiktaş Kulübüne gitmeden önce, o mağazaya uğrar Erdoğan’ın çayını içerdim.. O sıra Demirören, futbola başladı. Emniyet ve Beşiktaş’ta futbol oynadı.. O tarihlerde milli lig değil, mahalli ligler vardı. Üç büyüklerin yanı sıra, Sarıyer, Beylerbeyi, Kasımpaşa, Beykoz, Taksim, Beyoğluspor, Emniyet gibi takımlar oldukça güçlü idiler.. Üç büyüklere kök söktürülürlerdi. Erdoğan da Emniyet’in beğenilen oyuncularındandı. O tarihte Emniyet’in antrenörü foto muhabiri Bülent Gizdi.. Bülent ağabey benim ricam üzerine Erdoğan’la yakından meşgul oldu.. Keza Beşiktaş’ta oynamasında da katkım olmuştu.
Ne var ki, Demirören’in asıl merakı futbol değil, iş adamlığı idi.. Babasının vefatı üzerine otomobilcilik işinin başına geçti, kısa sürede giriştiği her işi büyüttü, ilerledi.. LPG, eğitim, basın sektörü gibi her alanda firmalar kurdu büyüttü. Büyük iş adamlarının başta gelenlerinden oldu. Ticari şirket ve kuruluşlarının yanı sıra Vatan ve Milliyet gazetelerinin sahibi oldu.. Şimdi de bir iki hafta önce Hürriyet, Posta, Kanal D, CNN Türk’ü de Aydın Doğandan satın aldı..
İşte durum bu.. Biz onunla yakın dostluk içinde olduğumuz, yazları Florya kampinglerde tatil yaptığımız dönemlerde müşterek mevzuumuz yalnız spor ve Beşiktaş olurdu.. Beşiktaş Kongrelerinde ve Divan toplantılarında zaman zaman yan yana otururduk.. Ama hiçbir zaman siyaset konuşmazdık.. Şimdi anlıyorum ki, siyasal fikirlerimiz taban tabana zıtmış.. Nereden bileyim.. Yıllardır hiç rastlaşıp konuşmadık.. Geldiğimiz bu siyasi anlayış ve zihinsel karşıtlık döneminde bir gün olur da karşı karşıya gelirsek belki beni hatırlamayabilir.. Veya tanımazdan gelebilir.