Toptan ve perakende din piyasasının vazgeçilmez pazarlama mamulü olan mehdi mevzusundaki kanaatimi çekincesiz bir şekilde vurgulayarak makaleye giriş yapmam yerinde olur..; Mehdi gelmeyecek..!
Çok tanrılı dinlerin mitoloji anlatılarındaki yarı Tanrı imgeleminden, tek Tanrılı dinlerdeki apokaliptik edebiyat külliyatına kadar neredeyse pek fazla değişmeden günümüze aktarılan Mesih, Mehdi veya görevlendirilmiş kurtarıcı anlatıları, esasında ölümlülük ve çaresizlik zorlamasına karşı dünya halklarının kolektif bilinçdışının bir ürünüdür..,
Eski Ahit ile kutsal kitaplarda anlatılagelen hikayeler etkilerini yeni ahit ile ve sonrasında sahih olmayan hadisler yoluyla İslam literatüründe sürdürmüştür..,
Hicri 2. yüzyılda Nuaym Bin Hammad ile başlayan mehdi hadisçiliği, daha kendi yüzyılında dahi güvenilmez kategorisinde olmasına rağmen, dönemin din devletleri ve otoritelerince sorgulanmaksızın sahiplenilmiştir..,
Mezhep farkı olmaksızın İslam otoriteleri halen daha bu hadisleri yok sayma cesareti gösterememektedir..,
Buhari'nin hocası olan Nuaym Bin Hammad için dönemin hadis ehli, onun aktardığı hadislerin ravilerinin güvenilmezliğini vurgulamışlardır. İmam Suyuti ile devam eden mehdi hadisleri külliyatının hemen tamamı hadis ilmi cenderesine göre şüpheli-uydurma kategorisinde olmakla beraber, bahse konu muhaddislerin neden bu alanda efor harcadıkları İslam alimleri açısından pek de irdelenmemiştir..,
Son beş yılda irdelediğim beş bine yakın hadis neticesinde ve günümüzde mehdi inancını sahiplenenlerin genel profili denkleminde bazı sonuçlara ulaşmış bulunmaktayım..: Öncelikle; Allah kelamı anlamında Mehdi manasını karşılayacak yegane kavramın Kuran-ı Kerim olduğunu ve onun dışında başka bir hidayet ışığının kıyamete değin dünyaya gelmeyeceğini söylemek gerekir..,
Akabinde de; Kitapta yer almayan Mehdi ve Mesih kavramlarının İsrailiyattan İslamiyete geçen anlatıların hadisçilerce sahiplenilmesi ve art niyet dahilinde veyahut art niyet olmaksızın bu anlatıların Hz. Muhammed ile ilişkilendirilmesinin günümüzdeki mehdi beklentisinin ana ekseni olduğunu vurgulamak yerinde olur...,
1400 yıldır Mehdi inancını sahiplenenler ve de mehdi beklentisinde düçar olanların bazı ortak özellikleri de mevcuttur ki ; Ya şizoid kişilikli olup döneminde alim veya tarikat lideri rütbesinde kabul görenler ya da dönemin iktidar dinine istemeden boyun eğerken kendi suçluluğunu fantastik hikayelerle unutmaya yeltenmiş kişilerdir..,
Peygamberin kendi fizyolojik özellikleri bile muhaddislerce net olarak aktarılmamış iken, Mehdi'nin bacak arası mesafesi, vücudundaki ben sayısı ve yerleri, kaşı, gözü ve dişine kadar türlü ayrıntıların aktarılmış olması dahi başlı başına tuhaflık arz etmektedir.., Üstelik de Mehdi'nin görüntüsünün Beni İsrail ricalinde olması, İsa'nın tekrardan dünyaya inişi ile görevini tamamlayabilmesi anlatıları da diğer bir taraftan, Müslümanların kendilerini kurtarmak yolundaki çaresizliğine tehlikeli bir göndermedir..,
Bu anlatılar, küfre ve şirke düşülebilecek derece tehlike arz eden kabullenimlere yol açabilmektedir..,
Makaleye mevzu olan Mehdi inancının ve beklentisinin toplumsal zararlarını hemen her yüz yılda tecrübe etmiş ve an itibariyle tecrübe etmeye devam eden İslam toplumları, kendi içinde şizofren din alimi kılıklılardan, cani terör örgütleri birlikteliklerine kadar bu kadim kanseri cerrahi ile atmak istiyor ise şayet..; zaman kaybetmeksizin bir içtihat masasına oturup sahih olmayan hadislerden dini bir an önce arındırmaya soyunmalıdır..,
Ve Müslüman alemi ; insanlığın kadim aşağılık kompleksinden sıyrılmak için sahiplendikleri fantastik hikayelerle oyalanmaktan kaçınmadıklarından dolayı zulüm altında ezildiklerini fark etmedikçe ve hidayet rehberini hakkıyla sahiplenmedikçe dizlerinin üzerinden kalkamayacaklarını bir an önce görmelidirler...!