“İnsan kalbine inenden ziyade zihninin yorumladığı hayalet dünyasında yaşıyor”
Ne zaman aklına bir kurgu gelirse gözlerinin yönü değişen insan, tersine akan zamanın içinde mahkum yaşıyor.Tıpkı karanlık bir odaya kapanmış da beynine gelen sinyalleri “Ağlıyorum! Gülüyorum! Evim yok, arabası var!” terimleriyle, hiç daha dışarı açılmamış “eylemsiz bakış açılı penceresi”nin ardındaki canlanan varlıksal döngülere imgelediği, gibi…
Zannı ile yaşadığını varsayılanlar sınırlandırmasına alıyor ve oradaki hafif beyin dalgalanmasını hareketlilik sanıyor.
Özveri ile kendini kaybedercesine ulaşamadığı seraptan hayallerine doğru akan ekseninde gece/gündüz çalışıyor ve başını koyduğu yastığı bulutların üstündeki aklını rüyasına daha da daldırıyor.
İnsan hakikati görmek istemiyor!
Bu sonsuz döngünün neden asla kendisini bir sonuca vardırmadığını sorgulayamıyor. Kendi etrafında dönüyor ve döndükçe nükseden izotopun desimetrik hızdaki parçacıkları gibi, kaç mikrosaniye çapına tümel kapsayıcı olduğunu kat sayamıyor.
Bir ömrün tamamlayıcı unsurlarının hayatını nasıl da kıskaca aldığını bilmek istemiyor.
Paralel evrenlerin dijital varyasyonlarından zihnine süzülen holografik sansasyonlara yenik düşüyor, kendisini bilemeyişinde kayboluyor.
Yaşayacakları bitmemiş, umudu ise genetik yapısının ruhlarını ağırlıyor.
Aldandı!
Bir sebep en uçuk değerlerle nasıl yokluğu resmedebilirdi?
Yakınsaklık izdüşümüne saygınlaştırdığı kişiliği, varlığını ispatlayacak hiçbir analizi düzenli sonuçlandıramıyor.
Kalbine inen kutsallık ise gözlerini büyülemiş...
Ya bariz gerçeklik nerede?
İşte düşüncesi tıkandı! Azımsanmayacak kadar yuhalanan cümleleri cevap olarak verdi, yine hiç şuuruna eremediği bilinci!
“Ey varlığımın yegane hükmü! Nerdesin?” derken bile bir şeyler var oluyor zihninde…
Revizyon geçiren algısı, durağan kalıplarında daralırken ve kendisinin özüne indiğinde ise karşısındaki deryanın derinliği birçok arayışın daha görgülerini araladı, bile!
Ah çektiği bir nefes bile değildi, oysa...
Aslına ihanet etti, insan!
°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
“Fakat o sarp yokuşu aşamadı”…(BELED)