Medya sahipliği para-kâr ilişkisi konuşulurken genelde şöyle denir: “Medya patronları yayın organlarından istisnalar haricinde para kazanmaz. Sadece o bir medyaya sahip olmanın gücü ile başka kazançlar elde ederler.”
İşte o yukarıdaki genel yargının istisnai bölümüne girip somut örnek vermeye geldiğinde sıra şöyle denir: “Mesela Aydın Doğan… Elinde o kadar gazete ve televizyon var ama kar ettiği tek yayın organı Kanal D’dir.”
Gerçekten de Kanal D uzun yıllardır televizyon kanallarının amiral gemisi olarak yerleştiği yeri koruyor.
İLK GÖZ AĞRISI…
1993 yılında Aydın Doğan ve Ayhan Şahenk ortaklığı ile kurulan ve hemen sonrasında sadece Aydın Doğan’a kalan Kanal D’nin hafızalara yerleşmesinin en önemli nedenlerinden biri özel televizyonların yayına geçtiği dönemin ilklerinden olması şüphesiz. Ama tabii ki unsur bir kanalın hep zirvede kalmasına yeterli olsaydı mesela aynı şeyleri daha önce kurulmuş olan Flash TV için de söylüyor olurduk. İzleyicilerin ilk göz ağrısı olduğu kadar medyaya büyük bir iştahla giren Aydın doğan’ın da ilk göz ağrısıydı Kanal D ve bunu hak edecek bir şekilde ağrılık verildi hep.
DİĞERLERİ NEYSE, O DA O!
Aslında tematik kanalar haricinde özel kanallar içerik bakımından çok da farklı değil. Biri neyse diğeri de o denebilir pekala. Aralarındaki tek fark, aynı şeyleri sunuş şekilleri, sunulan ürünleri zamanlama becerileri, dizilerden filmlere yapılan seçimlerin isabet oranı. İşte aynı içerikte de hep kumandadaki ayrıcalıklı yerini koruyan Kanal D’nin sırrı burada. Ve Kanal başarısından bahsedilecekse, uzun zaman Kanal D Yayın Yönetmeni olarak görev yapan, sonra Doğan TV Holding’in CEO’su olan İrfan Şahin’in orkestra şefliğini es geçemeyiz.
KANAL D ANAHABER… BİR ZAMANLARIN YIKILMAZ ARMADASI!
Kanallar 24 saat yayın yapsa da büyüklükleri bir saate sığdırılan anahaber bültenleri ile ölçülür bir anlamda da. Tüm yayınların reytingi bir yana, anahaber bültenlerinin reytingleri bir yanadır reyting tartışmalarında. İşte bu yüzden; Kanal D anahaber bültenlerine her zaman çok önem verdi ve o listede hep zirvede olmayı çok önemsedi. Merhum Mehmet Ali Birand yönetimindeki Kanal D Anahaber çok uzun bir süre birinciliği kimseye kaptırmadı. Birand’ın kendine has benzersiz üslubu, haber seçimi ve sunuşundaki kitleyi yakalama becerisi bunda tartışmasız etkendi ancak Kanal D yöneticilerinin anahaber bülteninin önüne ve arkasına her zaman reyting garantili yapımları yerleştirme ustalığı da dikkatten kaçacak gibi değildi. Sadece Uğur Dündar’ın Star Anahaber’i sunduğu dönem liderlik koltuğu bir Dündar’a geçti bir Birand2a ama sonrasında Dündar ekrana veda edince Birand yine rakipsiz kalacaktı.
BİRAND ÖLDÜ, KANAL D ANAHABER DE ÖLDÜ!
Aslında kurumsallığını tamamlamış yapıların en büyük avantajı kişilere bağlı olmamasıdır. Kişiler değişse de kurum aynı kalır, her neredeyse, orada durur. İşte Birand’ın vefat etmesiyle birlikte görüldü ki Kanal D Anaheber’in başarısı kurumsal bir başarıdan ziyade bir kişiye bağlı bir başarıymış. Kelimenin tam anlamıyla Mehmet Ali Birand ölünce Kanal D Anahaber de öldü. Birand’dan sonra bir süre Serdar Cebe gibi joker/nöbetçi spikerlerle kotarılan anahaber bülteni sonra Cüneyt Özdemir’in anchormanliği ile eski günlerine dönmeyi denedi ama Özdemir tam bir fiyaskoydu. 5N1K havasını bir türlü aşamayan Özdemir reytinglerde Kanal D Anahaber’in en dibi gördüğü dönemin aktörü olarak kovuldu ve artık anahaber reytinginin zirvesine Kanal D ambargasu konan günlerin tarih olduğu da ilan edilip o büyü bozuldu.
SIRADANLIK SULARI…
Anahaber bültenlerinden çekilen Kanal D artık çok daha sıradan bir kanal olarak yoluna devam ediyor. Bu güne kadar ustalıkla götürdüğü “Tutan dizilerin kanalı” büyüsü de bozulmazsa rıradanlık sularında ön sırada seyretmesi kuvvetle muhtemel. Çünkü Türk halkının dizilerden sıkıldığının, sıkılacağının ya da öyle bir ihtimalin belirdiğinin hiçbir işareti de yok.
ÖNCEKİ ANALİZ:
FOX TV