" Sır tutabilen hiç bir ölümlü yoktur.., dudaklar sussa dahi, vücudun her noktası gerçeği anlatır " S.Freud "
" Hayatımda hiç yalan konuşmadım " şeklinde, en son ve de belki de en iddialı yalanını konuşan politik birey vasıtasıyla, yalanın işlevselliği hususunu irdelemek adeta elzem oldu. Freud ; kendi çalışmalarında, ahlak seviyesi düşük ülkelerin siyasetçileri ile yeteri kadar vaka örneklemi ile çalışmamış olduğundan, mitomanyak tanısını da rahatlıkla alabilecek bu şahısların köseleye dönmüş yüz derileri nedeniyle mimiklerinden anlamlı bir sonuç çıkarılamayacağı gerçekliği ile yüzleşememiştir.., Fizyoloji ve de psikolojinin ortak mesai alanı da olan " Duyarsızlaşma- Desensitizasyon " yoluyla, hücre ya da insanların uzun süre maruz kalınan etmene karşı duyarsızlaşması olgusu bir nevi göz ardı edilmiştir..,Yalan söyleme esnasında göz çevresi ve burun çevresinde ısınma tespit edildiği ve termal kamera yoluyla bunun saptanabileceği teorisine göre, gerçekten de yalan esnasında o bölgede farklı kimyasal reaksiyonların vuku bulduğunu farz edebiliriz. Bu durumda normal deri hücrelerinin de bu kimyasal maruziyet sonucu sertleşmesi ve köseleleşmesi olağandır. Zaten bu tip politikacıların varlığında, poligrafi cihazından tekrardan elektrik enerjisi üretmeyi düşünmemek de abesle iştigaldir ( Tanı ve Politika başlıklı köşe yazısı -22-05-2018 ) Gerçi bizde, poligrafi randevusuna girmeden önce dahi yalanlar açığa çıktığından dolayı politik enerji santralinin verimliliği de tartışmalı olacaktır..
Yalanları bir çeşit renk skalasına tabii tutup, bazı yalanlara masumiyet ya da şirinlik bahşetme uğraşısı ile insanoğlu her ne kadar mutmain gözükse de özünde yalan denilen ; Bir çıkara ulaşmak için gerçeğin çarpıtılması ya da çıkarları zarar görmesin diye gerçeğin yok sayılması davranışından başka bir şey değildir.., Bir de dinsel, tinsel, ırksal ve ideolojik yalan türleri mevcut olup daha çok kolektif nitelikli ve boyutu itibariyle kutsal yalanlar olarak adlandırılabilecek yalanlar vardır. Örneğin; batıl inançlar ve tabular, dinsel ve tinsel kutsal yalanlar olarak bir çok neslin bilinçaltı katmanında sıkışmış vaziyettedir.. Ya da ideolojik olarak bir " Dava " yüceltmesi ile içerisine herkesin kendi yalan haznesinden yaşantılar ve tahayyüller doldurulduğu boynundan büzülen torba şeklinde kutsal yalan dahi mevcuttur günümüzde.. Yazının sonunu, yalan konuşma mahareti ile kalabalıkların teveccühüne mazhar olmuş tüm yerel politikacılarımıza ilham ve takdir kaynağı olmuş bir düşünürün veciz sözlerine bırakmak isterim..:
" Halk büyük yalanlara, küçük yalanlara oranla daha çabuk inanır "
" Bir şeyi ne kadar uzun süre tekrarlarsanız, insanlar ona o kadar fazla inanır "
" Halkı her zaman ateşleyin, asla soğumasına ve düşünmesine izin vermeyin "
" Önemli olan aydınlar değil kitlelerdir. Çünkü onları kandırmak çok daha kolaydır
" Yargı, devlet hayatının efendisi değil, devlet politikasının hizmetkarı olmalıdır "
" He zaman etrafınızda bir yalaka ordusu bulundurun "
" Bana vicdansız bir medya verin, size bilinçsiz bir halk sunayım " J.Goebbels