Yazılı basının tükenme süreci en azından Türkiye için daha ileri tarihlerde öngörülüyordu.
Mesela; 10-15 sene sonra...
Oysa, o kadar hızlı tüketilen bir süreç oldu ki;
Grip kapan bir hastanın yoğun bakıma kaldırılma hızı gibi..
her şey hızlı çekimde ilerledi...
Habertürk, bu sosyolojik gerçekliği en erken gören gazete oldu.
Yazılı medyanın tükenmesinde sadece evrensel reel pratikler işlemedi!
Türkiye’ye özgü psikolojik ve sosyolojik etkenler de rol aldı.
Başrol elbette yazılı medyanın güvenilirlik sorunundaki...
Olağanüstü aşınmanın oldu!
5. kattan düşmüş yumurta...
Terastan düşmüş cam gibi...
Parça parça olan bir güven sorunu tüketicinin iliklerine kadar işledi...
31 Mart’tan sonra bir zamanlar büyük olan bir medya gurubunun, başta yerel ekler olmak üzere...
Verdiği genel ekler...
Sayfa sayısı (Sayfa sayıları dikkatten kaçıyor ama çoğu zaman şimdiden eksik çıkıyor!) önce azalacak...
Bir süre sonra da geriye sadece tek gazetesi kalacak!
Hesap açık;
Yazılı medya ağır zarar...
Dijital medya iyi kar ediyor!
Bir medya gurubunun, göreceli olarak beğendiği bir siyasi iktidarın lehine haber yapması aslında bir patronaj tercihi ama...
Örneğin Halk TV...
Örneğin Sözcü...
Örneğin Fox TV...
Tercihim bu diyerek açıkça yayın yapıyor...
Bu kanal ya da gazeteyi açanlar, ne ile karşılaşacaklarını, patronajın durduğu siyasal zemini biliyorlar!
Tüketicinin alışmakta, sindirmekte, güvenmekte zorlandığı...
MIŞ gibi yapmak!
Rol yapmayı bile eline yüzüne, gözüne...
Hatta dizine bulaştırmak!
Öyle değilken, öyle!
Böyle değilken, böyle gözükmeye çalışmak değil mi?
Çuvaldaki son incileri yere dökmek!
Ankara’nın siyasi zirvesinde...
İstanbul’un sessiz köşelerinde...
Bu hızlı ve büyük çürümenin BİR CEO’ya ait olduğu açıkça dillendiriliyor.
Kuyumcu tezgahında balyoz kullanan...
Bir zamanlar büyük...
Şimdilerde büyükmüş rolü yapan tepe yöneticisinin açığa çıktığından söz ediliyor...
Digital medya ile...
Yediği sucuğun kesilmiş eşeğe ait olduğunu anlayan yeni bir nesilin ortaya çıktığının altı çizilerek...
Onları kasaba kurnazlığı ile kandırmak kolay olmuyor!
Peki, bundan sonra ne olacak?
Mesela; teşbih ile anlatırsak...
Eşek etini, kuzu eti diye pazarlayan yöneticilere ne olacak?
Eski/yeni patronlarına, zirveye, eski çalışma arkadaşlarına yaptıklarını, bilenler halen yaşıyor!
Anlattıkları 600 sayfalık kitap oluyormuş!