Politik mizah dükkanının kepenklerinin uzun yıllar boyunca kapalı olduğu , ortalama dört günde bir yayın yasaklarının alındığı , köşe yazarlarının tedhiş kapsamına giren uygulamalarla kalemlerinin büküldüğü bir ülke düşleyin .., zor gelebilir .., sado-mazohist eğilimleriniz yoksa , bu tip bir ülke düşsel alan sahnenizde yer bulmaz nihayetinde.., Bir de bakınız demokrasi perakendeciliğine soyunan ülkenin haline. Tişörtü havalanıp da ırkçılık dövmesi ortaya çıkınca , nasıl da çaresiz ve utangaç kalıverdi dünyanın orta yerinde .., Tabii olarak bu durumu sistemin çatlaması olarak değerlendirenler de çıkacaktır. Ancak bu mevzu üzerine daha temkinli yaklaşılması taraftarıyım. Uyku sonundaki bir çeşit esneme nöbeti gibi değerlendirmekteyim durumu .., Ve nöbet sonrası tekrardan uykuya dalmamanın garanti edilemeyeceği kanaatindeyim.., Kışın soğuğu yaklaşmakta iken , yakacak olarak göçmenleri kullanan faşist çıplak kafaların eylemleri hafızalarımızdan kolay silinmemesi gereken hatıralardan değil mi mesela ..? Bir de bu tip tarihsel çözümsüzlük durumlarından tecrübe etmekteyiz ki ; çözümsüzlük , kolektif yargılama yetisinin kaybından kaynaklanmaktaysa , oradan gelecek ilham sanattan ziyade zorbalığa hizmet etmektedir.., Bu tip durumlar lanet kategorisinde değerlendirilirse şayet, belli periyotlarla tekrarlanmasına ilişkin bir teori geliştirmemiz gerekmektedir.., Örneğin ; Buram buram totaliter oligarşi kokan siyasi partiler kanununa ne kadar demokrasi parfümü sıkarsanız sıkın , sadece odada bulunanların burunlarını yanıltabilirsiniz. Yeri gelmişken izah etmek isterim ki ; koku hücreleri de insan biyolojisinde mevcut bir çok hücre , doku ve organ gibi uyum sağlama konusunda epeyce kabiliyetlidir. Misal olarak : Bir oda dolusu dışkının içerisine bir insanı bıraktığınız vakit ortalama altı dakika içerisinde koku hücrelerinin büyük kısmı kendisini kapatır. Şayet şahıs bu süre zarfında kusmamış ise odanın koku niteliklerinden etkilenmemeye başlar. Yani duyarsızlaşır. Hücreler, organizmanın bütünlüğünü tehdit edecek durumlara karşı adaptasyon mekanizmalarını harekete geçirirler özetle .., Hücresel olanla toplumsal olan arasındaki geçitten geçebilirseniz , ülkenin hali pür melali hakkında da ilhamlara ulaşabilirsiniz. Hücresel düzeydeki kanserin toplumsal düzeyde kapitalizme denk düşmesi de bu tür bir ilhamın verisidir.., Ve toplumların lanete yol açacak durumları farkında olmadan onayladığı durumlardan da bahsedilmelidir. Mesela ; " Vekil " kavramı , inanç düzlemimiz açısından yaratıcının son peygambere dahi vermediği bir rütbe olmasına karşın , Müslüman toplumların temsili demokrasi uygulaması ile bu rütbeyi sıradan insanlara bahşetmesi bir laneti tetiklemiş olabilir. Ve bu düzlemde sahnelenen durum örneklerinden aşina olduğumuz üzere , yaka paça kavga mizansenleri sergileyen vekillerin , mevzu maaş artışı , hiper emeklilik ya da hukuki ayrıcalıklar olduğunda bir anda halvet olabilmeleri izaha muhtaçtır. Veyahut ; demokrasinin beşiği sayılabilecek Cenevre şehrinin belediye başkanı işyerine bisikleti ile giderken , bir Ortadoğu ülkesinin düşük nüfuslu bir ilçesinin minör yöneticisinin makam araçları ve korumalarla saltanat öykünmesi durumu da izaha muhtaçtır.., Tabii olarak bu bir lanet ise dahi suçlular sadece siyasetçiler değildir. Hak edildiği gibi yönetilen her toplum gibi biz de ne yazık ki bazı tanımlamaların duvarları arasında hapis vaziyetteyiz. Af çıkmasını bekleyen mahkum gibi , tüm vasıfsızlıklarımızdan bizi kurtaracak bir lider bekleme davranışı ise belki de lanetin döngüselliğini de açıklayabilir. Bunca anlatı sonrası birileri çıkıp ; " Ortada lanet falan yoktur. Seninkisi hezeyanlarından halı örüp beğeni beklemek sadece " diyebilir. Bu taktirde ben de derim ki ; " Esnerken ağzınızı kapatmayı ihmal etmeyin .., Allah muhafaza .."