Tam olarak sekiz asır kadar önce, o zaman güneşin battığı imparatorluğun vilayetlerinde başlayan başkaldırı , Vatansız Henry olarak da bilinen kovulmuş kralı bir antlaşma yapmaya zorlamıştı. Antlaşmanın tarihte Magna Carta ( Büyük Sözleşme, Özgürlükler Andı ) olarak adlandırıldığını belirterek , hazırlayıcı tarihi anlatmak yerinde olur..; Selahaddin karşısında cesurca meydan savaşları vermiş ve bir kaç stratejik kaleyi ele geçirmeyi becermiş olan, ancak nihayetinde Kudüs'ü fethetmeyi başaramayıp Avrupa'ya geri dönmek zorunda kalan Aslan yürekli Richard'ın rehinelik , tutsaklık ve kangrenle geçen kuzey yolculuğu esnasında ölmesi üzerine tahtı ele geçiren kardeşi Henry , şizoid karakterine rağmen müttefiklerin desteklediği bir isimdi. Tanrı tarafından bu göreve hazırlandığı , kutsal izlerle donatıldığı , büyük imparatorun en büyük özelliğinin acımasızlıktan geçtiği gibi sakat fikirlere sahip olmasına rağmen dönemin hanedanları , yani asil baronları tarafından hatırı sayılacak bir süre tahammül edilen yönetme biçimiyle topraklarına hükmetti.., Krallığın bütçesini artıran savurganlığı , zaten uzun yıllar haçlı seferlerinin maliyetini ağır vergi yükleri ile karşılamak zorunda bırakılmış olan halkı ve hanedanları artık son sınırına getirdi.., Gösterişe meyli ve her dürtü çeşidinde kendini ifade eden açlığı bir yana dönemin dinsel yetkinliğine sahip tüm makamları ikna kabiliyeti ayrı bir meziyetiydi kuşkusuz.., Asla iman etmemesine rağmen büyük bir inanmış gibi davranabilmesi , dinin yayılımına direnen kafir halkalara olan göstermelik düşmanlığı ile ruhban sınıflarını yanında tutabilmesi siyasi anlamda yetkinliğini uzatıyor gibi görünmüş olsa da , ekonomik buhranın içerisinde çırpınmaya başlayan isyan birlikteliğindeki korku duvarı sarsılmaya başlamıştı çoktan.., Baronların isyanı neticesi yurdundan kovulup bir lakap sahibi de olan Henry , sonraki aşamada kendi yetkilerini sınırlayan ve kudretini aşağılayan Magna Carta anlaşmasını Haziran ayında kabul etmek zorunda kaldı ve tekrardan yurda dönüp makamına kavuştu. Tabii olarak Henry'nin şizoid karakterinde intikam dürtülerini perçinleyecek olan bu antlaşma metni , kimileri için demokrasiye geçişin ara aşamalarından biri olarak algılanmış olsa da esasında Henry için düşmanlarını not etmiş olma başarısı idi. Ancak abisine biat eden Tapınak şövalyelerinin kendisine bağlılık yemini etmemesi , ittifak etmeyi planladığı krallıkların maliyetli istekleri intikam yemini için bir handikap niteliğindeydi. Sonraki yılda kuzeylilerle ittifak kurup kendisini antlaşmaya zorlayan baronları yok etmenin mücadelesine başlayan Henry, başlattığı iç savaş esnasında hırsından değil bağırsak enfeksiyonundan ölecekti.., Sonrasında ise krallık Magna Carta antlaşmasını revize ederek eski tip monarşinin sonuna gelindiğini de ilan edecekti.., Kendisini gelmiş geçmiş en büyük yönetici ve en asil hükmedici olarak gören Henry , büyük zorbalar literatüründe sağlam bir yer edindiğinden bihaber olarak dünyadan intikal ederken , Avrupa'da akli ve ilmi gelişimin miadının da ayraçlarından biri olduğunu asla bilemedi.., Belli ki varlığı zorunlu sebeplerden biriydi.., Ki güneşin artık batmadığı emperyal imparatorluğa evrilen , evrilmeye direnen sekiz asır sonraki devletlerin yönetimini denetleyebilen ve haritalarını çizebilecek kabiliyete ulaşabilen zihniyeti doğurabilen gücü barındırabilmesini açıklamakta zorlanmayalım.., Sebepler , sebep oldukları için gereklidir.., Tarih ise onları sebep olarak ontolojik bir saygınlıkla değil , zalim veya zorba gibi epistemolojik standardizasyonla anacaktır kuşkusuz.., Çünkü ; ancak hastalıklı bir tebaanın varlığında hastalıklı liderler varlık ifade edebilir ve hastalık bitene dek saygınlıkla anılabilir .., Ve kralları ile soytarılarının , muhbirlerinin ve yardakçılarının ölmediği toplumlarda her kral yalnız başına toprağa girecek , geri kalanlar sahne izni aldıkları müddetçe mesleklerine yeni tapınma nesneleri ile devam edecektir..!