Yayımlandığı dönem ve sonrası itibariyle hayli ses getiren , siyaset sosyolojisi açısından zengin bir çağrışım portföyüne zemin hazırlayan Huntington teorisi ; " Medeniyetler çatışması " malumunuzdur. Özeti itibari ile ideolojilerin savaşının sonundaki boşluğun medeniyetlerin çatışması ile doldurulacağına ilişkin bir önsemedir. Medeniyetler arası fay hatlarının geleceğin muharebe hatlarını teşkil edeceğini savunmuştur. Batı medeniyetinin kutsanmasında Arnold Toynbee'nin halefi tavrıyla Huntington elinden geleni yapmıştır. Peki geleceğin rotasının çiziminde teorinin en açık uçlu noktası olan sosyoekonomik yönelimler açısından ; milliyetsiz kapitalist hanedanlıklar , cibilliyetsiz paralı askerler ve kaçar göçer sıcak para trafiği nasıl öngörülememiştir..?
Belki de ilk belirlenmesi gereken unsur ; mevcut entelijensiyanın kapitalizmin memelerinden beslenmesinden mütevellit sistem içinde sistemi göremeyişleridir. Sütü içmekte ve rengi ile ilgilenmemektedirler. Fırça olmadan tuvale çizim yapılamazken , fırça olarak resmi görmek de mümkün değildir. Laf cambazlığına son verip hassasiyet epistemolojisine girmekte yarar var derim..,
HASSASİYET : Huntington'un hassasiyet penceresi ile şimdinin beynelmilel politik devinimleri açıklanamamaktadır. Örneğin ; Bosna katliamı süresince Rus hassasiyetlerinin belirgin unsuru doğu bloku kardeşliği ve Ortodoks yoldaşlığı üzerinden Sırp vahşetinin görmezden gelinmesi olarak açıklık kazanabilir. Peki , aradan çokta zaman geçmemişken Aynı Rus hassasiyeti hangi bağlamlar ile Suriye'nin hamisi oluvermiştir..? Bunu açıklamak için madeniyet birlikteliklerinin izahına ihtiyaç vardır. Nasıl olup da medeniyet anlamında birbirine kutuplar kadar uzak olan iki devlet parmaklarına ufak bir kesi atıp kan kardeşi oluvermiştir. Madeniyet burada silah satışlarının cazibesi yoluyla din , mezhep ve etnik yakınlıkların üzerine çıkıvermiştir. Aynı şekilde silah satamadığı ülkeye demokrasi satmaya soyunan Yankeeler ve İngilizler, nasıl olup da Suudi krallığı gibi faşist bir monarşiyle yakın sırdaş ilişkilerini sürdürebilmektedir..? Pek tabii olarak durumu madeniyet dışında herhangi bir unsura bağlamak güçleşmektedir. Diğer yandan, Dubai ( Ahir zaman laboratuvarı ..) gibi zenginlikten nevri dönmüş bir İslam ülkesi , hemen komşusu sayılan Somalililer açlıktan ölürken , polis araçları rezervine İtalyan spor arabalarını da katarak aslında İslam adına bir medeniyetten söz edilmesinin mümkün olmadığını bize söylemektedir. Oysa medeniyetler hassasiyetler üzerine kurulur.., Dinler de hassasiyetlerin atlasıdır..., Ve vahşi kapitalizm ormanında büyük medeniyetlerin seyyar satıcılara dönüşmesi zaten olası sonuçlardır. Hangi ağacın altında satış yapıldığının ehemmiyeti yoktur. Keşke Huntington ve önceli emsallerinin kulağını çekebilecek Marksist öğretmenleri olsaydı diye düşünmeden edemiyor insan..,
ÇATIŞMA : Gelinen noktada ülkelerin önceliği ekonomik refah olduğundan, bir çok ülke birbiri ile imam nikahlı ilişkilere girip durumu resmiyete dökmekten kaçınacaktır. Temel çatışma alanları , birbirinin pazaryerine zabıta göndermek suretiyle şekillenecek , harcırah verilmeyecek ancak yıpranma payı açısından belli miktar rüşvete de göz yumulabilecektir. Bu minvalde batı medeniyetinin özgeçmişindeki en değerli parametre emperyalizme yıllarını vermiş olmaktır. Müstemleke ülkelerinde kendi milli bayraklarını dalgalandırmak yerine , o ülkelerin milli borsalarını dalgalandırarak hakimiyet kurmak daha rasyonel bir metot halini almıştır. Yani batının üstünlüğü ; medeniyetten ziyade madeniyet üzerinden anlamıyla bütünleşecek , kalıcı medeniyetler katatoni halinde iken geçici madeniyetler oryantal yapmaktan çekinmeyecektir. Bu arada batı, mirasını yediği medeniyetlerin savaşını kendi başkentlerinde yaşadığında herhangi bir teori üretemeyerek aslında medeniyet anlamında büyük bir acze düşmüş olduğunu dahi fark edemediğinden dolayı, bundan sonraki çatışma alanlarını da doğru tahlil edemeyeceğini açık etmektedir. Evet , ideolojiler artık çatışma alanı değildir. Küba komünizmi bir mezar taşıdır. Ama varlığının devamı kapitalizm için önemlidir. Çünkü mezar taşı var ise ölü bir ideolojinin varlığından söz edilebilir. Nitekim Guantanamo da bu zaferin madalyasıdır ve de birçoklarının zannettiği gibi bir ıslah bölgesi değil , bir zabıta kursu yerleşkesidir adeta ..!