Memlekette.
Siyasette, yolda, sokakta, meydanlarda, evlerde...
Neler oluyor?
Dediğimiz bir dönemden geçiyoruz.
Hayatımızın ezber bozan zamanlara denk gelmesi biraz şaşırtıcı, biraz da zahmetli.
Yaşama sarılmak, olan biteni anlamak, var olanı yok saymak, yeniden, yeniden umuda sarılmak.
Öyle değil mi?
Şu günlerde olmaz böyle şey dediğiniz ne varsa olmuyor mu?
Memlekette örneğin:
Çocukluk yıllarımızdan bildiğimiz uzun zamanlar en itibarlı mesleklerden sayılanlara, yol verilmedi mi?
"Beni ne doktorlar, ne mühendisler istedi" diyen kadınların kursağında kalmadı mı? Bu heveslenmeler!
Siyasette sağ gösterip sol vuranlar, sol gösterip sağ vuranlar!
Her geçen gün artmıyor mu?
Eskilerde 'fırıldak' lakaplı siyasetçiler ünvanlarını "işini bilenlere" kaptırdı.
Yollar, sokaklar hak arama telaşında binlerce insanla doldu.
Emekliler, öğretmenler, işçiler, öğrenciler, kadınlar, hayvanseverler...
İsyan bayrağını çekmediler mi?
Kalabalık fotoğraflardaki profiller ne kadar kıymetsiz birer insan oldurulduklarının farkındalığını, tek cümleyle özetliyorlar artık.
Hak verilmez alınır!
Evlerde.
Ekonomik krizin en çok vurduğu evlerde; geçim sıkıntısı, parasızlıktan çıkan kavgalardan boşananlar, girilen bunalımlar, savrulan hayatlar, en çok darbeyi yiyen çocuklar...
E bir de normalleşme var. Gündemi meşgul eden.
Herkesin herkesle görüşmesi anlamında siyasi liderlerin öncülüğünde yürütülen.
Sonuçta bu harala gürele içinde Türkiye yeni bir yola girme çabasını sürdürüyor.
Erken seçim ihtimalini de bu yola kaydetmekte yarar var...