" Hangi dine, mezhebe ya da tanrısal yüceliğe inanmış olduğu fark etmeksizin, dünyada her sekiz kişiden birinin reenkarnasyona inandığı söylenir "
Tanımı ; ruhun , bedenlenmek üzere tekrardan dünyevi hayata dahil oluşu şeklinde kabul ediliyor olsa da, uzunca zamandır asıl soruyu cevaplamaya çalışana pek rastlanmamıştır.., kimileri en erken iki insan neslinin şahidi olan üçüncü nesil süresini işaret etmiştir.., Tıpkı İbn Haldun'un işaret ettiği devletlerin nihai ömrü gibi.., Ki bu da azami 120 yıl demektir.
Yukarıdaki girizgahı yapmamın esas maksadına gelince..; Şahsi olarak reenkarnasyona inanmamakla birlikte, bir metafizik olgu olarak irdeleme yapmaktan da geri duramamaktayım.., Örneğin ; Ülkenin son 80-120 yıllık tarihinde yaşamış bazı karakterlerin, reenkarne olduklarını var sayan bir mantıksal çıkarım yapsak ve örneklemlerin her birine bir rakam vererek sıralasak..: İkinci Abdülhamit'in enkarne olmuş bedenine 1 desek.., Mustafa Sabri Efendi'nin enkarne olmuş cismine 2 desek.., Said Nursi'nin enkarne olmuş idrakine 3 desek .., Tabii olarak örneklemleri sayın okurlar da artırarak devam ettirebilirler..,
Benim gelmek istediğim husus ise şurasıdır ki ; Elde ettiğimiz bu sayıların toplamı bize.., Reenkarne olmuş bir toplumun tamamını vermez mi..?
Aşağıda okuyacağınız pasaj, 16 Nisan 2017 referandumundan 6 ay önce, 24 Haziran 2018 seçimlerinden 20 ay önce yazılmış olan, Ülkenin devlet mekanizmasında yıkıma mahal verilmemesi yolunda tavsiye niteliğinde yapılmış, samimi bir katkı idi..:
" Yönetim biçimi, Meşruti Monarşi olarak tekrardan şekillendirilmeli.., 40 kişilik yürütme meclisindeki paşaların ve de devletin başı olan kişi, Padişah unvanı ile taltif edilmeli.., Cuma Selamlığı geri gelmeli.., Padişahlığın, solunum cihazına bağlanana kadar süren bir unvan olduğu da anayasaya işlenmelidir.. " ( Bahsi geçen pasaj ; 20-10-2016 tarihli " O HALDE BAŞKAN..! " başlıklı yazıdan bir bölümdür )
Tüm dünyada , ülke, millet ya da ırk ayırmaksızın her devlet pratiğinde, siyasetçilerin neredeyse tamamı samimiyetsizlikle suçlanmaktan kurtulamayacaklar.., Kapitalizm ve emperyalizmin örgütlü libidosunu kendi milletlerine çekincesizce teşhir eden siyasetçiler, önünde sonunda kendi varlıklarına ve toplumlarına yabancılaşacaklardır.., Liderler ve toplum önderlerinin, cam ekranlara ve mikrofonlara konuşmak yerine, insanların gözlerine ve özlerine dönerek konuşmasının gerektiği zaman dilimindeyiz hepimiz.., Ez kaza .., Yapılan samimi uyarı ve telkinleri dinlememeyi seçmiş, akıl ederek ve tasarlayarak fiil gerçekleştirmek yerine " Kervan yolda düzelir " dürtüselliğini şiar edinmiş muktedir zihniyet, artık silkinmek ve kendine gelmekle mükelleftir.., Yazının sonunu , 1964 yapımı " Roma İmparatorluğu'nun çöküşü " adlı baş yapıt niteliğindeki sinema filminin kapanış repliği ile bitirmek isterim..
" Büyük bir uygarlık .., kendi içinde parçalanmadıkça, fethedilemez..! "