DÜNYEVİ AYRIM : Kralın sağında ve solunda oturma pozisyonu alınmasından sonra 18. yy sonlarında , politik ayrıma vesile olunmuştur..
" Fransız devriminin ilk politik meclislerinde, 500 metrekarelik alanda halk temsillerinin coğrafi dağılımından kaynaklanan muğlak politik ayrım " tanımının geçtiği sözlükte ayrıca ; " Mevcut toplumsal ve ekonomik düzenin dar sınırları içine dahil olan bu ayrım , özellikle yurttaşları bu düzene tabi kılmaya yarar ve onların kendi yönelimlerine , oy pusulalarının tasnifi esnasında özgürce karar verdikleri yanılsamasını verir " ( Proudhon dan Deleuze e Anarşist Felsefe sözlüğü , Daniel Colson )
UHREVİ AYRIM : Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır Meali : Kitabı sol tarafından verilenler ( Hakka süresi 25. ) der ki ; Malım bana hiç fayda etmedi ( 28. ), gücüm de benden yok olup gitti ( 29. )... Ve zebanilere onlar hakkında şöyle denildi ; Çünkü o büyük Allaha inanmıyordu. ( 33. ) , yoksula yedirmeye teşvik etmiyordu ( 34. )
Amel defteri sağ tarafından verilenler ( Beled suresi 18. ) ; Bildin mi sen, o sarp yokuş nedir? ( 12. ) , köle azad etmek veya salgın bir kıtlık gününde yemek yedirmektir ( 13.-14. ), yakınlığı olan bir yetime veya hiçbir şeyi olmayan yoksula (15.-16. ), sonra da iman edip de sabrı tavsiye eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmaktır. ( 17. )
Görüldüğü üzere bugüne uyarlarsak emirleri ; açıkça ,ülke halkı için gelir düzeyini , açlık sınırına tekabül eden matematik değerlerinin üzerine çıkarabilmeye uğraşan herkes sağcı olarak telakki edilebilir..., bu akımın ismi hangi lügatte neye tekabül ederse etsin.., Karşılığında bedel beklemeksizin iyilik yapan ve açları doyuran , açıkta kalanların yardımına koşan herkes sağdadır...
SİYASİ PRATİK : Siyasi pratikte, sol iktidarında ideolojik unsura bağımlı devlet erki olma durumu uzadığında artık sağa kayma başlamış demektir . Sağa kayarak statükonun geçici kullanıcısı olurlar esasında .... Yönetimin güçle değiştirildiği durumlar için ; " Her devrim özü gereği soldur ve her askeri darbe de özü gereği sağdır " demek çok da iddialı bir söz olmaz bu minvalde.. Sağ statükonun destekçisi , konformist ve muhafazakarlık kategorisinde din ,milliyet ve mezhepçilik unsurlarını politik alana çeken bir siyaset çizgisini son 50 yılda benimserken, sol artık ne olması gereken reformların teorisini yazabilmekte ne de statükonun karşısına daha iddialı pratiklerle çıkabilmektedir... Yani kapitalist dünyada yaşanılan estetik içerisinde yön levhaları bir yerlerde çakılı duran sembollerden öteye geçmez...
Memleket pratiğinde ; çok partili döneme geçildiğinde , reformist unsurlar sunan ve kişisel özgürlüklerin tanımını genişleten anlayış dünyada sola tekabül ederken bizde sağ cenah olarak nitelenmiştir..., ne de olsa hiçbir teori şark vilayetlerinde beynelmilel anlamını tam olarak karşılamaz...
SİYASET VE İKİ RAKET : Tabii son dönemde bir kişinin raket ve top vasıtasıyla duvarla oynadığı tenis durumu bizim örneklemimizi karşılamaz.., tek parti dönemine gönderme yaparsa da aslında ter atmaya yöneliktir...
İdeal mücadele için hakemin sağında ve solunda birer raket sahibi masa tenisçisinin mevcudiyeti şarttır.., Mücadeleyi yakından izleyenler başlarını daha fazla çevirdiklerinden boyun kasları daha kıvrak olur ki bu durum da fizyolojik bir tanıtlamadır..., ek olarak masada her daim karşı sahaya gönderilmeye çalışılan toplar olmalıdır ki, siyaset sürükleyiciliğini devam ettirsin....Bazen oyunculardan herhangi biri raketini başka uyruklu oyunculara bırakabilir ki ,( Ne yazık ki bu durum hakemin gözünden dahi kaçabilmektedir ) bu durum spor ahlakına da aykırıdır.., Ben de oynayabilir miyim diyen yerel ve acemi oyuncular genelde izlemek suretiyle kenarda beklemektedirler.
Karizmatik tip oyuncuların müsabakaları esnasında gözlenen ilginç bir etkileşim dikkatlerden kaçmaz..; Müsabakaya çıkarken seyirci ile muhabbet eden, hakeme içtenlikli sözler söyleyen oyuncular, sanki raketleri ellerine alıp setler ilerledikçe hakem dahil hiç kimseyi duymayan, kendisine yapılan telkinleri umursamayan bir psikolojiye girmektedirler .., işi raketi elinden bırakmamak için türlü hilelere başvurmaya vardıran oyuncular dahi olmuştur yöresel turnuvalarda...
LAFI GÜZAF : " Politikacılar matruşka bebeği gibi ..., kurcaladıkça gerçek ebadına küçülebilmektedirler....! " 2011
" Ruhlardaki bütün deliklere duhul olan kapitalizm , önünde sonunda tırnakları uzamış sakallı bir mahluğa , evladım diyecektir..." 2011