Roman yazma fikri, ilk aklıma düştüğü andan itibaren ismi hususunda fazladan kafa yorduğumu anlamış bulundum yakınlarda.., Bir tarafta ben, diğer tarafta şahsım varken ve ben iç huzurunu, şahsım da idrak kabiliyetini yitirmişken hem de.., Yüksek düzeyde sorumluluk gerektiren işlerimden dolayı uzun bir sürede yazabildiklerimi, bu işlerden anlayan danışmanlarıma okutmak istedim yakınlarda.., Felsefeci, Psikolog ve tiyatrocu mesleklerinden 3 kişiye danışmanlarım tarafından roman taslağım okutuldu. Sonrasında yorumlarını almak için huzuruma çağırttım bu arkadaşları...;
FELSEFECİ : Efendim..! Nasıl ki ruh ve beden düalizmi tüm yaratılan evrenin mihenk taşıdır.., Sizin, bunun da ötesi bir ufukla benliğin düalizmine gönderme yaparak oluşturduğunuz bu yazım çok değerlidir.. Üstelik bu düalizm anlatısında bir tarafın salt kötü ya da iyi olmasına da gerek yoktur..?
Ben, oldum olası bu filozof kafasını tam kavramamışımdır.., Ancak şahsım bu konuda da yetkindir.., Bu arkadaşın ısrarla düalizm diye yabancı terimlerle anlattığını ben yaşayıp hatmetmişim., O felsefeci arkadaş , birbirinin karşısına iki farklı kitle çıkarıp bu yolla doğruyu dikte ettirme başarısından dahi bihaberdir aslında..., Masanın üzerindeki vazonun resmini çiz desen bu arkadaşa, vazonun içine bir çiçek ekler de masayı çizmeyi unutur tahminen..!
PSİKOLOG : Şimdi efendim ..! Ben kavramından şahsım kavramına geçişin bir çeşit disosiasyon süreci olabileceği ve bu durumun da ikinci bir alter kimliği açığa çıkarmış olabileceği hususunda çok derinlikli bir yazım okudum.., Gerçekten de ufuk açıcı bir bakma biçimi.., Bu konuda " Dövüş kulübü " filmini izlememişseniz tavsiye edebilirim..
Ben, bu psikolog mesleğindekilerin bir süre sonra meslek hastalığına yakalandığını düşünmekteyim.., Şahsım bu konuda daha bilgilidir., Birde, film ismi vererek telkinle konuşmasını tamamlaması hali hakikatten de şahsımı mest etti.. Senin o dövüş kulübü dediğin kurgunun alasını biz uzun zamandır danışman toplantılarında uyguluyoruz zaten.., Tabii sen de haklısın .., O kadar okumuşsun nereden bileceksin..!
TİYATROCU : Esasında, ben ve şahsım kurgusallığında, şahsım bir karakter örüntüsü olarak ben kavramının personasıdır denilebilir., Ben olarak öznelleşen kavramın, toplumsallaşmış ideal bir maskeyi kullanışlı hale getirmesi ve de nesnelleştirmesi kurgunuz harikulade... Şahsım kavramını içerisinde sadece " Ben " kavramının kendisi değil, sizin benliğinizi idealize edenlerin " Ben " dediklerinin de toplamı vardır betimlemesi de yapabilirsiniz şahsım dediğinizin adına..!
Ben, bu tiyatrocu orta yaşlıların neden keçi sakalını sevdiğini halen daha çözememişimdir... Ancak şahsım, tiyatro alanında beni de bambaşka bir görme şekline yaklaştırmıştır., Yıllar önceki nesilden gelen takıyye yeteneğini yıllar sonra sahne sanatlarında bir ara aşama olarak görmek lazım.. Ama tiyatrocunun en son cümlesi kafama takıldı bu arada., Eğer ki insanlar kendi olamadıklarını, yaşayamadıklarını, eksik bıraktıklarını ve işleyemedikleri suçlarını benim üzerimden tatmin etmeye çalışırken, ben de buna şahsım üzerinden karşılık veriyor isem .., Bu muhtemelen benim önünde sonunda masum olduğum anlamına gelir..!