" Güneşin kavurucu sıcağında bir alev gibi göz alan çöl , insanın vücudunu kurşundan kızgın bir manto giymiş gibi yakıp kavurur "
Mukaddes cihad talebi olumsuz cevaplanan Osmanlı devleti , Cemal paşa vasıtasıyla Şerif Hüseyin'in oğlu Faysal ile diplomatik temasa geçer. Ancak sonuç vermeyen görüşmeler neticesi Fahri Paşa komutasındaki 11. ordu Medine şehrine sevk edilir. 10 Temmuz 1916 itibari ile Arap isyanı başlamış , yüzbaşı rütbesindeki Lawrence ise Arap şeyh ve emirlerinin mukaddes ocaklarında yer bulmuştu artık .., Lawrence , azmi ile çölü ateşe verebilecek hakiki lideri gözüne kestirmek üzere Şerif Hüseyin'in üç oğlu ile görüşmeler yapıp Faysal isminde karar kılıyordu. Nedeni ise ; Faysal'ın karakterinin aşırılık kokan ihtiraslara meyilli olması idi . Tıpkı kendisi gibi ..,
8000 kişiden oluşan Faysal'ın ordusunu teftiş eden Lawrence , İngiliz hazinesinden ayda 2 sterlin maaş alan askerlerin iyi durumda olduğunu fark etti. Ancak temel disiplin zafiyetleri göze çarpıyordu. Askerler 2-3 haftada bir izinli çıkıyor ve bazen de yerlerine oğul ya da kardeşlerini gönderiyordu. Ek olarak , aşiretlerden oluşan askeri birliklerin disiplinsizlikleri ve talan geleneklerini terk edememeleri soru işaretleri barındırıyordu. 1917 yılına gelindiğinde Araplar , Osmanlı devletinin elinden bir çok kasaba ve ikmal merkezini almayı başarmış ve Fahri paşa kumandasındaki 20.000 kişilik Osmanlı ordusu adeta Medine'ye hapsedilmişti. Sıra Medine'nin atardamarı olan Hicaz demiryollarının kontrolüne gelmişti. İlk olarak Uveyş , Lawrence ve Faysal'ın da katıldığı harekat neticesi zapt edildi. Artık ihtilal Hicaz bölgesine yayılabilirdi. Sonraki üç ay boyunca Lawrence, baş sabotajcı kimliğinde demiryollarına yapılan sabotaj saldırılarına katıldı. Hem Medine ikmalini sekteye uğratan ve hem de yağmacılık kültürünü genlerinden sökemeyen bedevi savaşçılarının iştahını artıran bu savaş şekli , Faysal'ın askeri desteğini de zamanla artırıyordu.., Bu esnada General Allenby Gazze işgalini planlamaktayken , Lawrence ise Osmanlı istihkam birliklerine vurucu saldırılarla darbe indiriyordu. Allenby kuzeye yürürken Faysal'ın doğudaki hatları güvende tutması önemliydi. Fakat kış aylarında Arap birlikleri arasında kargaşa ve anlaşmazlıkların sürmesi üzerine 300 bin sterlin teşvik koparan Lawrence çözülmeyi ancak engelleyebiliyordu. Bahar aylarına doğru Avrupa'da İngilizlerin uğradığı yenilgiler , Araplar arasında tereddütlere sebep olmaktaydı. İngiliz ordusuna kayıtlı 2000 deve Lawrence'ın çabalarıyla Faysal'a hediye edilirken , haris şeyhlerde bu menfaat neticesi tekrardan hizaya sokuluyordu. Durmuş olan ilerleme 1918 sonbaharında tekrardan aktif hale getirilmişti artık .., İç savaş hararetinin arttığı dönemde Lawrence , Deraa bölgesinde Makedonyalı bir asker kaçağı zannedilerek Osmanlı ordusu tarafından tutuklanıyor , üç gün boyunca kırbaç ve tekmelere rağmen Arapça konuşmaktan vazgeçmeyen Lawrence ordugahtan kaçmayı beceriyordu. Osmanlı ordusunun yakaladığı şahsın Seydi Lawrence olduğu ise çok sonraları açığa çıkarılabiliyordu. Ve 11 Aralık 1917 günü Allenby yönetiminde İngiliz orduları tarafından Kudüs ele geçiriliyor , ikinci aslan yürekli Richard olarak tarihe geçen Allenby , Selahattin Eyyubi'nin mezarında " Uyan Selahattin , bak biz yeniden geldik " gösterisini sergiliyordu.., Bu başarı esnasında Lawrence , Suriye kozunu Fransızların elinden alıp , Faysal eliyle İngilizlerin hesabına yatıracak olmanın hesaplarını sürdürüyordu.., Esasen bir Avusturalya tümeni 30 Eylül 1918 tarihinde Şam merkezine girmek üzereyken şehre giriş için Araplar bekleniyor , Faysal ve Lawrence Şam'a girişlerinde tezahüratlarla karşılanıyordu.., Emir Hüseyin Arabistan kralı ilan edilirken Lawrence albaylık rütbesindeyken görevinin sonlandırılmasını istiyordu.., Görev başarıyla tamamlanmıştı artık ..,HATIRA : Melik Abdullah ile bir Türk diplomat arasında sonraki yıllarda geçmiş olan bir hatıra , alıntılarını paylaştığım Willy Bourgeois 'in Lawrence adlı kitabının finaline damga vurmakta olup yazı için de manalı bir final olacağı kanaatindeyim..
Melik Abdullah : Şu anda devletine ihanet etmiş bir kimsenin misafiri olmaktan dolayı üzüntü duyabilirsiniz. Ancak size bir hatıramı anlatmak isterim. Şu an bulunduğumuz salonda bir gün babamla beraberdik. İbn Suud'a mağlup olup Mekke şehrini terk eden ve Kıbrıs'ta ikamete zorlanan babam bir gün beni ziyarete geldi. Biz konuşurken bahçedeki bandonun Cezayir ve İzmir marşları çaldığını duydum. Babamın üzüleceğini düşünerek panjurları kapatmaya kalktığımda bana mani olan babam şunu anlattı ; " Bırak marşlar çalınsın .., pencereyi biraz daha aç , onları doya doya dinleyeyim.., Oğlum , biz devlete ihanet ettik. İstanbul'da 17 senelik ikametimiz boyunca mesut ve bahtiyar idik. Sizler birer şehzade idiniz. Siz mebus , ben ise Şurayı Devlet azası idim. Allah şimdi cezamızı veriyor. Korkarım ki daha büyük felaketlerle karşılaşabiliriz. Allahtan en büyük niyazım cezalarımızın çoğunu hayatta çektirmesidir. Ta ki , ahiret gününde günahlarımız azalmış olsun...! "
VE SONRASI : Şerif Hüseyin tahtı vatanını terke mecbur bırakılmış , Irak kralı olan Faysal ; Bern şehrinde zehirlenerek öldürülmüş , yerine geçen oğlu Gazi bir suikaste kurban gittiği halde otomobil kazasında ölmüş gibi gösterilmiş , Ürdün meliki Abdullah bir Arap fedaisi tarafından Kudüs'te Hz. Ömer camisi kapısında hançerle katledilmiş , Irak'ın son kralı 2. Faysal Türkiye'ye gelmek üzere uçağa binecekken amcası Abdülillah ve Nuri Sait paşa ile birlikte hükümet darbesi neticesi feci şekilde öldürülerek cesetleri sokaklarda sürüklenmiştir..
DİP NOT : Aradan geçen yüz yıllık zamandan sonra dahi bu dünyada ceza çekmekte olan bir Ortadoğu gerçeği ile yüz yüze ve İngilizlerin stratejik el atmasının neticeleri ile baş başa bir dönemde iken Lawrence'ın bir öyküden ibaret olmadığının bilincinde olmamız gerekmektedir...!