Her ne kadar , siyasal İslam tanımı için 20. yy başlarına gidilip Ortadoğu coğrafyasından giriş cümleleri kotarılsa da , İslam dininin ümmet kavramının bağıllığını kaybettiği Hz. Muhammed'in ölümüne kadar geri gitmekte yarar vardır. Öyle ki ümmet kavramının ilk temsilcileri olan sahabe ve ilk nesil Müslümanlar , peygamberin ölümü ile birlikte gelecek kaygısı ve yas reaksiyonu birlikteliğinde defin işini iki buçuk gün geciktirmişlerdir. Halifelik liderliğinde işlevsel hale getirilmeye çalışılan İslam devleti , daha ilk zamanlarından açık kavgalar, isyanlar ve suikastlar tarihini yazmaya başlamıştır. Dört halifenin üçü öldürülmüştür. Halife Osman döneminde ; Peygamberin veda hutbesindeki açık uyarısına rağmen soyadı ve kabile üstünlüğü gözetilerek yetkilendirilmeler yapılmış ve haşimi sülalesiyle daima bir politik yarışma içinde olan Emeviler , ilk mevzilerine kavuşmuştur.., İlk siyasal İslam devleti olarak nitelendirilebilecek Emeviler dönemine kadar yaşanan çalkantılar sonucunda ilk hizipler , mezhepler ve cemaatler ayrışmış , toplum ; ümmet kavramından devlet kavramına geçerken ödenen bedelleri unutmaya zorlanmıştır.., Ki , o bedellerden en önemlisi sayılabilecek olan Emevi kralı Yezid 'in peygamberin torununu öldürmesi hadisesi , günümüz siyasal İslam kavramına bire bir ışık tutuyor olması bakımından irdelenmeye muhtaçtır.. Hz. Hüseyin ve yanındaki kafilenin etrafını çeviren Yezid'in askerleri biat ve itaat istediklerinde , peygamberin torunu şöyle söyler ; " Benim kim olduğumu biliyor ve dedem'in tebliğine iman ediyorsunuz .., peki neden bize bu zulmü yapmakta ısrar ediyorsunuz ..? ". Bu söz karşısında Yezid'in kumandanı , tüm siyasal İslam tarihinin meşhur zorba ve münafıkları adına mühim bir itirafı zikreder ; " Seni tanıyor ve dedenin kim olduğunu biliyoruz .., Ancak senin dedenin dininin vaatleri hep öteki dünya ve ölümden sonrası üzerine .., Oysa Yezid , bize bu dünyada ve peşin ödemektedir.. " . Ve sonuç itibari ile bu katliama onay veren Yezid yıllar sonra münafıklığını da itiraf edecektir ..; " Ona göklerden inen bir şey olmadı.., İslam , Mekke'nin iktidarını elde etmek için uydurulan bir dindir.. "
Üzerinde bu aşamada durulması gereken önemli mevzu ise ; gerek Muaviye ve gerekse de oğlu Yezid adına tarihsel , fıkhi ve içtimai manada dersler çıkarmak fırsatı bir çok İslam fırkasının elinden alınmıştır.., Sahabeler hakkında sahih olmayan bir çok hadis yine bu dönemde uydurulmuştur .., Bu hadis yazılarının ortak anlatısına göre ; sahabelerin yaptıklarını sorgulamak peygamberin şahsına hakaret ile ilişkilendirilmiştir.., Oysa peygamberin şahsına hakaret ve lanetine mülkiyet niteliğindeki uydurma hadisler, ilk siyasal İslam devleti olan Emeviler döneminde patlama yapmıştır.., Hadis külliyatının en güvenilir aktarıcılarından sayılan Buhari , 600 bine yakın hadisten 7145 tanesinin güvenilirliğine kanaat getirmiştir.., Hüccet'ül İslam mertebesinde saygı atfedilen Gazali , 350 bin civarı hadisten 3500 kadarını sahih kabul etmiştir. İşte tüm bu uydurma hadislerin mürekkebi , Muaviye'nin Yezid'e mirası olan küfür matbaasından temin edilmiştir. Ve de ilk siyasal İslam ve onun Müslüman bilinç dışındaki büyük suçları örtme meziyeti , bu minvalde gelişme göstermiştir.., Abbasi döneminde de büyük suçlar fetvalarca zeminlendirilmiş , büyük alimler öldürülmüş , halifeler politik ve cemaat kumpaslarında zehirlenmiştir.., Siyasal İslam'ın yirminci yüzyıla dek süregelen seyrinde bir çok İslam ülkesinin cahil zümreleri ; suçun meşrulaştırılması yolunda , yazılmayanları söyleyen emrolunmadıklarını yapan zorbalar ya da hanedanlıkları kutsamıştır .., Son yüz yılda ise , emperyalizmin en kullanışlı aleti olma mertebesinde yine siyasal İslam ve onun post modern ekolleri yer etmiş , hilafetin lanetli tarihi kendini büyük suçlar , veballer , ihanetler yoluyla tekrarlamaya devam etmiştir.., Ve son yüz yılda ; hilafet devleti adı altında bir devlete omuz verilerek hilafet tarihi boyunca işlenmiş tüm suçların görsel ve bilişsel tekrarı neşredilmiştir.., Ez cümle ; ayrıntısına girmeden anlatmaya çaba gösterdiğim siyasal İslam tarihi ; İslam'ın birincil emirlerini yok sayıp , din adına güvenilir olamayacak ravilere biat eden toplumlar ve zümrelerin kollektif suçlarının tarihidir.., Sevgi , kardeşlik ve vicdan dinini , kin , nefret ve merhametsizliğe devşirenlerin levh-i Mahfuz'a göre kaderi ; ahiretini amellerince garantiye aldığını zanneden ve zanlarını örten perçemlerinden tutularak steril hale gelecekleri cehenneme sürüklenecek olan zorbalar ve biat edenlerinin , sevk olunma gerekçelerinin anlatısının seyridir ..!