Bütün vatan ve milletseverler gibi ben de, şu ünlü sözü çok severim: “Söz konusu vatansa gerisi teferrüattır..”
Bu sözün sahibinin Atatürk mü, yoksa başkası mı olduğu konusunda kesinlik yokmuş.. Ama ben, işin o yönü üzerinde duracak değilim.. Çünkü bu sözü ilk söyleyen kişi Ata’mız değilse bile, fiilen ilk uygulayan o olmuştu. Vatanı kurtarmak için Milli Mücadeleyi o başlatmış, önce vatan deyip, kendi canı da dahil, herşeye teferrüat gözü ile bakma fedakarlığı göstererek devam etmişti.
Son günlerde cereyan eden siyasi olaylar, bu ünlü sözü kulaklarımda çok çınlatır oldu..
Çünkü Anayasa referandumundan sonra ülkeye, Tek adam rejiminin tam olarak yerleştirilmesi dönemi başlatıldı.. Siyasallaştırılan yargı da artık idarenin güdümüne tam girecek gibi adeta.. Yargı erkinin en önemli ayağı sayılan savunmanın temsilcisi Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu; “Yargının siyasallaştığı, hakimin iktidardan emir almaya başladığı yerde demokrasiden söz edilemez..” demekte..
Onun bu sözlerine katılmamak mümkün mü?
YSK seçimleri yapılsın, aklı başında herkes artık hakikati, yani hukuk devleti ve demokrasinin sona erdirildiğini net olarak görecektir..
Millet hüsranda.. Vatandaşın can güvenliği tehlikede.. Her gün gelen şehit haberleri, otobüs devrildi 24 ölü 11 yaralı gibi haberler birbirini izlemekte.. Milletin demokratik özgürlükleri ve yarını karanlıklar, tehlikeler altında.. Vatan toprakları, terörün ve dost görünen düşmanların saldırısında..
Vatan topraklarından söz edince, Ege’de Yunan işgalinde olan adalarımızı, Güneyde aynı fiili duruma doğru sürüklenmekte olan yavru vatan Kıbrıs’ımızı da asla unutmamalıyız.
Tayyip Bey iktidarının adalar konusuna ilgisizliğini gördükçe insan daha çok kahrolmakta, “söz konusu siyasi çıkarsa, vatan teferruat mı oldu?” diye kendilerine sormak istemekte..
Tayyip Bey, geçen haftanın birkaç gününü Çin’de geçirdi.. Orada bir çok ülkenin Devlet ve Hükümet Başkanları ile ikili görüşmeler yaptı..
Yunanistan Başbakanı Çipras ile de görüştü.. Ben, gazetelerde ve televizyonlarda en çok bu haberleri merak edip izledim.. Acaba Yunan işgali altındaki Ege Adalarımız hakkında ne konuştu diye, meraktan çatlıyordum..
Konuşma sırasında ağırlıklı olarak, Yunanistan’daki Fetöcü’lerin iadesi meselesi üzerinde durmuşlar.. Ege Adaları meselesinin ikili görüşmelerle halledileceğine inandıklarını söylemekle yetinmişler.. Ne demekmiş ikili görüşmeler? Adam gelsin adalarımızı işgal etsin.. Bayrağını çeksin.. Bizse Anadolu’muzdan birer parça olan o topraklarımızda kebap pişirip yiyen Yunan askerlerini seyredelim.. Sonra da meselenim çözümü için siyasetçilerin müzakere masallarını dinleyelim.. Yok öyle şey..
Ege adalarımızdaki acı durum bu iken, Kıbrıs’ta da Rum kesimi ile iki yıldan beri sürdürülen görüşmelerin devam etmesinde fikir birliğine varmışlar..
Bilenler bilir, Kıbrıs meselesinin çözümü için 15 Mayıs 2015'te Rum tarafı ile ikili görüşmeler başlatılmıştı.. New York, Cenevre, Lefkoşa’da boş konuşmalar iki yıldan beri sürüp gitmektedir..
Yani böylece Tayyip Bey ne demiş oluyor?
“Benim için öncelik Fetöcülerin iadesi meselesidir.. Ege Adaları, Kıbrıs gibi vatan meseleleri teferrüat.”
Bu değerlendirmemde yanlış mıyım?
Demek ki bu gidişle, yurdumuzun uzantısı durumundaki, kara sularımız içinde yer alan, vatan topraklarımızın birer parçası olan Ege adalarımızı da aynı şekilde teferrüata döndürecekler..
Hal böyle iken gel de yüzün gülsün, yüreğin hüsranla dolmasın?
Gel de Ziya Gökap’i hatırlama..
Atatürk “Etimin ve kemiğimin babası Ali Rıza Efendi ise, heyecanlarımın kaynağı Namık Kemal, fikirlerimin babası Ziya Gökalp’tir..”(*) derdi..
Onun için gel de milli şairlerimizin şiirlerinde teselli arama..
Yuce Tanrım, niçin beni içli yarattın?
Yahut neden kaygısızlar içine attın?
Derdim yokken niçin bana derman arattın?
Ben, derdimi gösterdiğin dermanda buldum.
Diyerek sızlanma..
Neyse daha fazla uzatıp sizlerin dertlerini de depreştirmeyeyim..
Bu dörtlüğü Ziya Gökalp’in Kızıl Elma kitabının 76. Sayfasındaki, Türk Gücü şiirinden naklettim..
Ülke perişanlıklar içinde.. Millet dertli.. Tayyip Bey, virgül, nokta, milat diyerek isimlendirdiği Amerika gezisine çıkıyor. Başımızdaki belaların en büyüğü terörün silahsal destekçisi olan ülkeye, Amerika’ya gidiyor. Bakalım oradan hangi haberlerle dönecek..
(*) Ziya Gökalp Külliyatı-15 Kitap/Hazırlayan: Yalçın Toker Toker Yayınları www.toker yayinları.com- Tel: 0535 3199349 ve [email protected]